Albüm Kritik 1126 (Pothamus / Abur)

Herkese selamlar! Bugünkü durağımız Belçika. Belçika da Metal’in sevildiği ülkelerden biri. Her ne kadar diğer Avrupa ülkelerine nazaran bu ülkeden çıkan grup sayısı daha az olsa da gerek festivalleri gerekse de dinleyici kitlesi ile oldukça sağlam bir ülkedir. Bu ülkeden çıkan, oldukça sağlam bir gruptan sizlere söz edeceğim bugün. Gruptan söz etme işini ise bu yıl çıkan albümü üzerinden yapacağım elbette. “Pothamus” Metal’in görkemli ve atmosferik tarafını dinleyenlere sunmak üzere oluşmuş bir topluluk. İçinde Sludge ve Post Metal öğelerinin barındığı, aynı zamanda Ambient Metal’in de şarkıların genelinde hissedildiği güzel bir tür icra ediyor grup. Bu yüzden de masalsı bir albüm dinlemiş oluyorsunuz. Sadece işin müzikal yönü burada ön plana çıkmıyor. Dediğim gibi grubun önceliği görkemli bir atmosfer yaratmak. Bu yüzden de öncelik olarak o görkemli atmosferi yaratmak için gerekli olan atmosferik öğelerin yoğunluğunu ayarlamak oluyor. Bu atmosferi yaratmada hem yapay seslerden yararlanılıyor hem de ciddi anlamda sağlam bas partisyonları ve perküsyon eklentileri rol oynuyor. Bundan dolayı da dinlediğiniz albüm bir Metal albümünün çok ötesine geçiyor. Sanki gerilim dolu bir film izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz kendinizi. Pothamus ile “Abur” albümleri sayesinde tanışmış oldum. Şimdi bu albüm hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşayım.

Albümü dinlemeden önce kapak resmine uzunca baktım. Benim çok hoşuma giden bir sanat eseri oldu. Belki çoğunuz için sıradan bir şey olarak görülebilir ama benim için gerçekten üzerine ciddi anlamda düşünülmüş ve albümün genel ambiyansını yansıtan bir kapak resmi olmuş. Antropolojik ve ezoterik sembolleri içinde barındıran bir kapak resmine sahip olan Abur’un müzikal ve lirik olarak temasını da yine bu fenomenler oluşturuyor. Efsaneler, insanlık hikayeleri, metafizik ve karanlık taraf gibi konular bir araya gelmiş ve Abur’u oluşturmuş. Albümü dinlediğimiz zaman da bunu yoğun bir şekilde hissediyoruz. Albüm ilk şarkıdan son şarkıya kadar hep yüksek seviye atmosfere sahip. Fakat bu atmosfer öyle içi baş ses efektlerinden oluşmuyor. Özellikle bas gitarın sürücü koltuğunda olduğu bir müzik yazımı var. Bu albümde gitar riffleri daha çok yancı olarak görünüyor. Diğer taraftan davul ve perküsyon kullanımı da şarkılardaki o antik ve gerilim dolu havayı vermeye yardımcı oluyor. Bütün bunlara ek olarak bir de iyi bir vokal performansı olunca haliyle grubun yaratmak istediği o görkemli atmosferi çok net bir şekilde duyuyoruz. Bu tür bir albümü dinlemek öyle kolay bir şey değil. Herkesin dinleyebileceği türden bir albüm değil çünkü. Özellikle daha hareketli şarkılar dinlemeye hevesli iseniz bu albüm kesinlikle sizi mutlu etmeyecektir. Fakat eğer görkemli bir albüm dinleyip, o albümle birlikte içsel bir yolculuk deneyimi yaşamak istiyorsanız da Abur gerçekten çok iyi bir alternatif olarak görünüyor. Bütün bu güzel şeyler sağlam bir prodüksiyonla da birleşince haliyle tertemiz bir sounda sahip albüm dinlemiş oluyorsunuz.


Bu yıl dinlediğim ve müziğin ötesine geçebilen albümler arasında Abur da gönlümü fethetmeyi başardı. Garip bir şekilde grubu Metal Archives’ta göremedim. Nedeni nedir bilemiyorum. Fakat bu çok da önemli değil zaten. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 9/10



Yorumlar