Albüm Kritik 1091 (Urgehal / Atomkinder)

Norveç'in Black Metal ülkesi olması, Metal camiasını ekstrem türlerin en karanlığı ile buluşturmasına vesile oldu. Norveçli Black Metal grupları özellikle 80’lerin sonunda öylesine dikkat çektiler ki, sadece İskandinav Yarımadası’nda değil geniş çaplı olarak kıta Avrupası’nda da bu karanlık müzik yankılanmaya başladı. Norveç tarzı Black Metal’in yayılmasındaki en önemli gruplardan birisi de “Urgehal” oldu. Her ne kadar kariyeri son bulmuş olan bir grup olsa da var olduğu sürece birçok grubu ve daha da önemlisi Black Metal’in kendisini etkilemeyi başarmıştır. Bugün, ben de bu etkileşimden nasibini almış biri olarak sizlere Urgehal’in 2001 yılında çıkardığı “Atomkinder” albümünden söz edeceğim. Urgehal’in diskografisinde dinlemediğim iki albümden biriydi Atomkinder. Özellikle albüm kapağındaki iblis bebekten ötürü önce bu albümü dinleyip sonrasında da siteye yazmak istedim. Fakat ben de Urgehal ile nispeten geç tanışmış biriyim. Grubun kariyerinin son albümü “Aeons in Sodom”u ilk olarak dinleme şansım olmuştu. Urgehal’in varlığından haberdardım ama 2018 yılına kadar bu grubu dinleme girişimim olmamıştı. 2018 yılında da grubun 2016 yılında çıkardığı ve ne yazık ki son albümü olarak tarihe geçen Aeons in Sodom’u dinleyerek Urgehal dinlemeye başladım.

Urgehal'in Black Metal’in o bilindik tarzına ve temasına hâkim olduğunu biliyorum. Norveç ekolünden gelen bir grup olması nedeniyle ve özellikle de ikinci dalga diyebileceğimiz, Black Metal’in ikinci evrim sürecinde peyda olması ve müziğini de bu minvalde icra etmesi Urgehal’i dikkat çekici bir konuma çok çabuk getirmiştir. Hem Black Metal’in o hırçın ve kaotik kökünü hem de Thrash Metal’in hızlı ve enerjik tarafını müziğinde barındırıyor. Bundan dolayı da safkan bir Black Metal icra ediyor diyebiliriz. Atomkinder’ı dinlerken dikkat ettiğim ilk şey grubun gerçekten de Black Metal’i olabildiğince en yalın şekilde ele alması ve Norveç Black Metal’inden taviz vermeden dinleyenlerin huzuruna sunması oldu. Aeons in Sodom’da da bu etki devam ediyordu. Fakat 2001 yılında çıkan, eski bir albümde elbette bunu daha yoğun bir şekilde duyuyoruz. Özellikle riff yazımlarına baktığımda, günümüzde belki çok bilindik tarzda işler gibi görünse de o zamanlar için yenilikçi diyebileceğimiz ve yine Black Metal’in o dehşetengiz atmosferinin en sert ve sade şekilde sunulduğu bir albüm dinlediğimi düşünüyorum. Diğer taraftan da albümde bulunan 7 şarkının (2 tanesi de cover) genelinde büyük bir benzerlik var. Bunu, 5 şarkı üzerinden değerlendirip söylüyorum. “Kreator” coverı olan “Ripping Corpse” ve “Sepultura” coverı olan “Antichrist”ı işin içine dahil etmiyorum. Şarkılar arasındaki bu benzerlik beni pek mutlu etmese de dönemin dinamiklerini ele aldığımda da çok da şaşırtıcı gelmiyor. Özellikle Urgehal’in beslendiği gruplar ve atmosferin sonucu olarak bu şekilde riff yazımlarını duyuyor olmak bir noktada kabul edilebilir. Fakat yine de albümü dinlediğim sürece pek keyif aldığımı da söyleyemeyeceğim. Evet, safkan bir Norveç Black Metal albümüne iyi bir örnek olsa da diğer taraftan dinlemesi tek düze bir etki yaratan, sıradan bir albümden de öteye gidemiyor benim için.


Norveçli Urgehal’in kariyerine devam etmesini çok isterdim. Özellikle Aeons in Sodom’da daha güçlü ve biraz daha vizyoner bir hale büründüğünü görmüştüm. Fakat bu şimdilik mümkün gibi görünmüyor. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 6,5/10



Yorumlar