Albüm Kritik 1090 (Necrophobic / In the Twilight Grey)

Yeni bir aydan, yeni bir haftadan herkese selamlar! Ocak ayını da geride bıraktık ve artık 2025’i tüketme evresine yavaştan girmiş olduk. Bugün sizlere, ilk olarak 2021 yılında sitede konuk ettiğim, İsveçli Black ve Blackened Death Metal grubu “Necrophobic” ve geçen yıl çıkardığı albümü “In the Twilight Grey”den söz edeceğim. 2021 yılında siteye grubun In the Twilight Grey’den bir önceki albümü “Dawn of the Damned”ı yazmıştım. Bu albüm 2020 yılında çıkmıştı. Aslında grubu ben daha öncesinde de biliyordum. Yani en azından ismen ve nasıl müzik icra ettiklerini biliyordum. 2021 yılında ise ilk defa grubun bir albümünü dinledim ve siteye yazdım. Aradan geçen 5 yıl içinde grubun herhangi bir albüm çıkarmamış olması da benim için bir şans oldu. Zira grubu neredeyse unutma noktasına gelmişim. Her grubu aynı sıklıkta dinlemem imkânsız. Her ne kadar Necrophobic’i dinlemekten büyük keyif almış olsam da zaman içinde başka grupların, başka albümlerini dinleme işine kendimi kaptırdığım için bu albüm ve grup da tozlu raflarda yerini almak üzereymiş. Neyse ki bir şekilde tekrar yollarımız kesişti ve şimdi size grubun geçen yıl çıkardığı In the Twilight Grey hakkında düşüncelerimi aktaracağım.

Necrophobic'in icra ettiği müziği çok beğeniyorum. Uzun zamandır bu grubu dinlemiyordum. Hem In the Twilight Grey’i hem de bir önceki albümü Dawn of the Damned’ı baştan sona dinledim. In the Twilight Grey’i ise baştan sona iki kere dinledim. Grubun gerçekten de beste yazma konusunda çok sağlam bir yeteneği ve vizyonu var. Yıllardır Metal camiasında olan ve hemen hemen her albümü beğenilen gruplardan biri olmasının başlıca nedeni elbette iyi şarkılar yazıyor olmaları ve onları bir albümde toplayıp, sağlam bir albüm ortaya çıkarıyor olmalarıdır. Death Metal ve Black Metal ağırlıklı bir müzik icra ediyor grup ama bana sorarsanız bu ikisinin birleşimi olan Blackened Death Metal grubun kimliğine daha çok uyuyor. Fakat “Behemoth” gibi de değiller. Melodik yönü de oldukça sağlam olan bir grup Necrophobic. In the Twilight Grey’i dinlerken bu grubu dinlemeyi gerçekten de özlemişim dedim. Yine şahane gitar riffleri ile bezeli, oldukça sağlam şarkılar dinlettiriyor İsveçli dostlarımız. Sadece gitar işleri çok iyi değil elbette. Albümün genelinde güzel ve etkileyici bir müzisyenlik var. Davulun da vokalin de şarkılardaki güçlü duruşları görülmeyecek gibi değil. Belki bas gitarın daha stabil ve güvenli bölgelerde gezindiğini söyleyebilirim. Bütün bu iyi müzisyenlik işleri bir de iyi bir prodüksiyon ile birleşince ortaya doğal olarak başarılı bir albüm çıkmış oluyor. Necrophobic aynı zamanda şarkılarda yoğun olarak gitar soloları da kullanan bir grup ve bu gitar soloları her şarkıda çok iyi düzeyde oluyor. Şarkıları daha da güçlendiriyorlar. Benim için ekstrem albümlerde gitar soloları çok gerekli değil. Zaten çok sık da görmeyiz. Necrophobic gibi old-school menşeili gruplarda bu tür dokunuşlar genellikle oluyor. Bu yüzden de genelde başarılı solo yazımlarını duyuyoruz. Atmosferik olarak çok bir şey vadeden bir albüm değil In the Twilight Grey. Fakat buna da gerek yok zaten. Başarılı şarkı yazımları bu tür bir dokunuşa gerek duyulmadığını gösteriyor. Grubun beslendiği konular ise özellikle Black Metal’in konuları olan satanizm, dinsizlik ve okültizm konularıdır.


Dawn of the Damned ne kadar başarılı bir albüm ise In the Twilight Grey de aynı düzeyde başarılı bir albümdür. İkisinin de güçlü olduğu ve bir kez daha grup diskografisine yine üst düzey bir albüm eklediği su götürmez bir gerçektir. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 9/10



Yorumlar