Hepsini Dinledim 8 / Marduk

 


"Hepsini Dinledim" yazı dizisinde 10 tane yazı olacağını bu yazı dizisine başlamadan önce söylemiştim. Elbette gönül isterdi ki 2024 yılında bu dizinin bütün yazılarını bitirmiş olayım ama olmadı. Çünkü ne kadar plan yaparsam yapayım günün sonunda o planı sekteye uğratacak şeyler illaki karşıma çıkıyor. Bu yüzden de ne yazık ki bu yazı dizisini 2024 yılı içinde bitiremedim. 2 sene önce başladım bu yazı dizisine. Normalde 1 yıl içinde bitmesi gerekiyordu. Fakat bunu gerçekleştirmenin bu kadar zorlu olacağını düşünemedim. Çünkü bir yandan iş hayatıma devam ediyorum, bir yandan albüm çalışmaları var, bir yandan içinde bulunduğumuz yılın albümlerini yetiştirmeye çalışıyorum ve bir yandan da kendi kişisel hayatımı yönetmeye çalışıyorum. Eh, bütün bunları düzenli bir şekilde yapabilmem için ne yazık ki 24 saatlik bir süre benim için yeterli olmuyor. Bir günün 35 saat falan olması gerekiyor ki ben de bütün planlarımı rahat bir şekilde hayata geçirebileyim. Yine de bu yazı dizisinden vazgeçmiş değilim. İlk olarak yerli Black Metal grubumuz olan “Zifir” ile başladım bu yazı dizisine. Kimilerine göre bu grup ile başlamam gereksiz bir şeydi. Fakat aynı zamanda da bana yerli gruplardan bir haber olduğum için eleştiriler de geliyordu. Zifir’i 2 yıl önce sıklıkla dinliyordum. Özellikle “Craft” konseri öncesi bu grubu bir de canlı dinleme fırsatım olmuştu. O noktadan sonra zaten daha da fazla bu grubun üzerine eğilmeye başladım. Böyle bir yazı dizisi oluşturmak hep kafamda vardı. Hazır Zifir ile bu kadar ilgilenmeye başlamışken, bu yazı dizisinin de esas amacı olan bir grubun bütün albümlerini dinleyip, genel bir görüş belirtmek olunca ben de açılış yazısını Zifiri ile yapmak istedim ve yaptım. Sonrasında ise sırasıyla “Dark Funeral, Emperor, Gorgoroth, Burzum, Aosoth ve Immortal” hakkında yazılar yazdım. Bugün de sekizinci grup olan, İsveçli Black Metal tiranı “Marduk”a sıra geldi. Özellikle 2025 yılında ülkemize bir daha gelecek olan Marduk’u tam anlamıyla anlamak ve bütün albümlerini dinlemiş olmam gerekiyordu. Bu yazı dizisi sayesinde, bunu bir misyonun parçası olarak yapıyorum. Bu da işi daha disiplinli ve önemli bir şekilde ele almama yarıyor. Marduk’un diskografisini baştan sona dinlemek Black Metal severler için oldukça keyifli bir uğraş olarak görülebilir. Fakat ben bu grubu çok fazla dinlemediğim için bana daha çok bir keşif gezisi gibi geldi. Grubun daha önce birkaç albümünü dinlemiş biriydim. Şimdi ise bu yazıyı yazarken grubun bütün albümlerini dinlemiş biriyim. Marduk’u Black Metal sahnesinde bu kadar önemli kılan şey nedir tam olarak onu keşfetmiş oldum. Şimdi sizlere kendi düşüncelerimi paylaşacağım. Bu cümlenin altını çizmek istiyorum. Çünkü bu sitede her yazı bir subjektif bakış açısına sahiptir. O yüzden de hoşunuza gitmeyen düşüncelere sövüp saymanıza gerek yok.


Marduk, Black Metal’in şeytani iskeletinin en önemli parçalarından biri olarak gösterilmektedir. 1990 yılında temelleri atılmış olan bir grup ve o zamandan bu zamana Black Metal’in her zaman kaotik ve şeytani havasını biz metalcilere sunmuştur. Grubun kurulduğu döneme bakarsak eğer, o dönemin Black Metal’in yükseliş dönemi olduğunu görebiliriz. Özellikle 80’lerin başındaki Thrash Metal furyasının bütün dünyayı etkine almasıyla Metal camiası daha da hareketli bir hale gelmiştir. İskandinav yarımadasında Thrash Metal’in evrim geçirerek farklı bir türe evrildiğine şahit oluyoruz. Yine hızlı tempoya sahip şarkılar yazılıyordu. Fakat bu defa riff yazımları daha karanlık ve daha gotik bir havadaydı. Bir de bu beste yazımlarına satanizm odaklı şarkı sözleri de eklenince Thrash Metal’in form değiştirip, yeni bir türe evrildiğini görüyoruz. Buna da işte Black Metal deniyor. İskandinav Black Metali’nin Thrash Metal’in bir alt türü mahiyetinde bir forma sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Marduk da İskandinav Black Metali’nin ilk gruplarındandır. Bu yüzden de bu ilk dalganın özelliği Thrash Metal’in daha agresif ve şeytani halini icra eden grupları bünyesinde barındırıyor olmasıdır. Marduk’un Black Metal’i ele alış biçimi tıpkı diğer zamandaşları gibidir. Kaotik ve şeytani bir atmosfere sahip albümler yaratmaktır esas amaç ve bunu da başarmıştır. Grubun ilk albümlerini dinlediğimde doğrusunu söylemek gerekirse beni etkileyen pek de bir şey yok. Elbette bu düşüncemin ana sebebi hem birçok Black Metal grubu dinlemiş olmam hem de günümüz bakış açısı ile bu albüme yaklaşmamdır. Fakat o zamanları düşünürsek muhtemelen insanları tepeden tırnağa şoke eden albümler olmuşlardır. Zaten öyle olmasalar bugün Marduk adı da pek bir öneme sahip olmazdı. Her müzik türünün görkemini yaşadığı belli zaman dilimleri vardır. Black Metal’in de bu safkan halinin görkemli olduğu 90 ve 2000 yılları arasıdır. Sonrasında da Black Metal hiçbir zaman aşağı doğru bir ivme yakalamamıştır. Özellikle oyunun içine Avrupa ülkelerinin de dahil olmasıyla Black Metal daha etkileyici alt türlere kavuşmuş ve bu müzik daha çeşitli bir hale gelmiştir.


Marduk'un albümlerindeki agresiflik ve kaosun müptelası olan birçok insan tanıyorum. Fakat benim için bu durum çok da etkileyici bir noktada değildir. Çünkü grubun belli bir formu var ve bu formun dışını da kolay kolay çıkamamıştır. Belki son 3 albümü için bunu diyemeyiz ama önceki albümlerin hepsinde dinlediğimiz şeylerin hepsi birbirinin aynısı gibi geliyor bana. Diğer taraftan da Marduk albümlerini dinlemek benim için hiçbir zaman bir zül olmamıştır. Sanırım beklentilerden kaynaklı bir şey bu ve benim beklentilerim çok daha yüksek noktalarda bir şeyler dinlemekti. Grubun bütün diskografisini dinlediğim zamanda hep aynı şeyleri hissettim. Evet, gayet agresif ve şeytani bir Black Metal grubu Marduk. Evet, riff yazımlarındaki o kaotik tavrı çok net hissediyorum. Fakat günün sonunda hep aynı şeyleri dinliyormuşum hissinin de zihnimde oluşmasına engel olamıyorum.

Black Metal camiasında birçok grubu etkilemiş bir grup Marduk. Bu etkilenme de yersiz değil elbette. Sonuçta yıllardır bu müziği en agresif şekilde icra ediyorlar. Black Metal’in genomuna uygun bir şekilde şeytani havayı bizlere solutuyorlar. Bu yüzden de bu grubun neden bu kadar önemli olduğunu anlayabiliyorum. Birçokları için grubun esas patlama yaptığı albüm olarak “Panzer Division Marduk” gösteriliyor. Evet, bu albüm gerçekten de grubun en güçlü albümlerinden birisidir. Fakat bence bu albümden önce çıkan, 1996 yılı damgalı “Heaven Shall Burn... When We Are Gathered”tır. Bu albüme kadar Marduk’un etkileyiciliğini hep sorguladım. Fakat bu albümü dinlemeye başladığımda Marduk’un resmen bir gövde gösterisi yaptığını fark ettim. Grubun ne denli büyük bir potansiyele sahip olduğunun da göstergesi olarak kabul edilebilir bu albüm. Bu albümün sonrasında gelen, 1998 çıkışlı “Nightwing” de bu görkemi devam ettiren albümlerden bir başkası olmuştur. Sonrasında ise herkesin çok sevdiği “Panzer Division Marduk” geliyor. Herkesin övdüğü ve çok beğendiği bu albümü ben de övebilirim. Ben de dinlemekten büyük keyif alıyorum. Fakat önceki iki albümden farklı bir noktaya koyamıyor, hatta önceki iki albümü daha çok sevdiğimi de söylemeden edemiyorum. Bu albüm aynı zamanda Marduk’un savaş alanına giriş yaptığı albümüdür. Bundan sonra grubun teması daha çok top ve tüfek olarak değişmiş ve savaş üzerine şarkılar yazmaya başlamışlardır. Tarihin tozlu sayfalarına giderek daha da fazla ilgi duyan Marduk, son albümlerine kadar bu ilgiyi taşımışlardır. Grubun Black Metal sahnesinde gerçekten de büyük bir ağırlığı var. Özellikle “Dominator” gibi manyak bir davulcunun da bu grupta estirdiğini düşündüğümüzde (artık burada değil) Marduk’un hep temposu bir hayli yüksek Black Metal şarkılarını dinleme şansına erişmiş oluyoruz.


Marduk, yıllardır Black Metal’i hep aynı şekilde ele alan bir grup olmuştur. Hep Black Metal’in o çekirdek yapısına sadık kalmış ve müziğini hep o çekirdeğin etrafına inşa ederek üretmiştir. Her zaman kaosun ve dehşetin sesi olmayı başarmıştır. Benim her zaman dinlediğim bir grup değil belki ama birçok Black Metal dinleyen gibi ben de bu gruba büyük bir saygı duyuyorum. Black Metal’e yapmış olduğu katkıların da paha biçilmez olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de grubu ne kadar çok dinleyip dinlemediğim önem arz etmiyor. Göğsümü gere gere Marduk en iyilerinden biridir diyebiliyorum her zaman. Bu yüzden de 2025 yılındaki Türkiye turnelerinde verecekleri konserlerin birinde ben de bulunacağım ve hürmetimi gruba sunacağım. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!




Yorumlar