Herkese selamlar! Bu haftaya bu defa bir Metal grubu ile başlamıyoruz. Uzun süredir siteye en azından bir albümünü yazmak istediğim bir grup olan “Led Zeppelin”in 1970 yılında çıkardığı “Led Zeppelin III” albümünden sizlere söz edeceğim. Nihayet bu dünyaca ünlü Rock grubunun albümün yazmak için klavyenin başına oturdum. Öncelikle neden bir Led Zeppelin albümünü buraya yazmak istediğimden kısaca bahsetmek istiyorum. Metali sadece dinleyen biri değilim. Şahit olduğunuz üzere. Hem dinliyorum hem de okuyup araştırıyorum. Bu okuma ve araştırmalarımın bir kısmını da burada, sizlerle, paylaşıyorum. Metal’in ortaya çıkması elbette Rock sayesinde olmuştur. İşte ben de Rock müziğin tarihini de elimden geldiğince okumaya çalışıyor ve en azından ortalama bir bilgiye sahip olmak istiyorum. Rock tarihinin en önemli grupları hakkında bilgi edinirken de elbette Led Zeppelin ismini sıkça gördüm. Bu arada Led’i daha önce de dinlemişliğim vardı. Fakat öyle herhangi bir albümünü, hususi açıp dinlemedim. Denk gelen Led şarkılarından birkaçını dinlemişimdir. Hatta o şarkılardan biri bir süre de ağzıma dolandı. Ağzıma dolanan şarkı ise grubun en popüler şarkısı olan “Immigrant Song” da bugün sizlere bahsedeceğim Led Zeppelin III albümünde yer alıyor. Grubun Rock tarihi içindeki yerine baktığımda, tıpkı diğer büyük gruplar gibi yenilikçi bir tarzı olması ve bu tarzının sonrasında gelen birçok grup üzerinde ciddi etki göstermesi dikkatimi çeken önemli iki unsur oldu. Bu yüzden de Led Zeppelin’in en azından bir albümünün Metal Müzik Ansiklopedisi içinde yer alması gerektiğine karar verdim. Grubun kariyeri 1968 yılı ile 1980 yılları arasında aktif olarak devam etmiştir. 1980 yılında grubun davulcusu “John Bonham”in ölmesi grupta büyük bir şok etkisi yaratmıştır. Otel odasında ölü bir şekilde bulunan Bonham’in alkol zehirlenmesinden öldüğü açıklanmıştır. Ölümü ile ilgili detayları bilgilere Wikipedia’dan ulaşabilirsiniz. Bu konuyu burada uzatmak istemiyorum. Bonham’in ölümünden 2 yıl sonra grup tekrar bir araya gelmiş ve 1982 yılında “Coda” albümünü çıkarmıştır. Sonrasında ise herhangi bir albüm çıkarma işi olmamış ama konserlere ve turnelere çıkmaya devam etmiştir. Grubun kuruluş kadrosunda “Robert Plant (vokal), Jimmy Page (gitar), John Paul Jones (klavye ve bas) ve son olarak da davul ve perküsyonda John Bonham” yer almıştır.
Elbette Rock deyince aklımıza gelen ülkenin İngiltere olması gerekiyor. İngiltere’nin 1960’lardaki ruh hali Rock için oldukça elverişlidir. Özellikle işçi sınıfının fabrikalarda ter döktüğü ve aynı zamanda sinir ve streslerini atmak için barlarda biralarını içerlerken ki hallerini bir fotoğraf karesi olarak düşünebiliriz. İşte, Rock da bu insanların müziğidir aslında. Proletarya takımının agresifliğini, hırçınlığını ve progresifliğini hem dile getirecekleri hem de eğlenceye dönüştürecekleri bir müzik olması gerekiyordu. O müzik ne pop kültürünün içinde vardı ne de daha elit görünen caz ve blues türlerinin genomunda vardı. Rock, gürültülü distorsiyona sahip amfilerden çıkan elektrik gitar seslerinin, agresif davul ataklarının ve kışkırtıcı şarkı sözlerinin dillendirildiği bir müzik formu olarak İngiltere’de peyda oldu. İşte, bu müziğin öncü oluşumlarından biri de Led Zeppelin oldu. Bu yüzden de kısa süren kariyerine rağmen, grubun büyüklüğü ve Rock ve Metal camiasına olan etkisi tartışmaya kapalıdır.
Led Zeppelin III albümünü seçmemin özel bir nedeni yok. Az önce giriş kısmında da dile getirdiğim gibi “Immıgrant Song” şarkısını birkaç defa dinlemiştim. Bu şarkının olduğu albümün de III numaralı Led albümü olduğunu gördüm ve bu albümü yazmak istedim. Hepsi bu. Albüm, Immigrant Song ile açılıyor. Bence gayet iyi bir seçim. Fakat bir bakıma da çok yanıltıcı bir seçim. Çünkü böyle bir şarkı ile albüme başlıyorsunuz ve albümün bu şekilde kan kaynatıcı şekilde devam edeceğini düşünüyorsunuz. Fakat hiç de öyle olmuyor. Sonrasında gelen “Friends” ile bir anda kendinizi Psychedelic Rock ve Country tarzı bir şarkının içinde buluyorsunuz. Açıkçası buna hiç anlam veremedim. Zaten albümde en az sevdiğim şarkı da Friends oldu. Bu şarkının sonrasında gelen “Celebration Day” ise Blues ve caz etkilerini de barındıran bir Rock şarkısı. Bu şarkı durumu biraz da olsa toparlıyor. Fakat şunu da unutmama gerektiğini biliyorum; Led Zeppelin’in etkilendiği müzik türleri caz, blues, pop gibi türlerdir. Bu yüzden de günümüzdeki gibi sert bir Rock albümü beklememek gerekiyor. Albümü ilk dinlediğimde bunu göz önünde bulundurmamıştım. Fakat albümü dinleme işini bitirdikten sonra üzerine düşününce vardığım bu sonucun gayet mantıklı ve tutarlı olduğunu anladım elbette. 1970 yılında çıkan bu albümün Rock için aslında çok yenilikçi yanı var. Özellikle Jimmy Page’in gitar virtüözlüğünü ciddi anlamda gösterdiği ve bunu gösterirken de gitar sololarında sertliğin dozajını arttırması Rock’ın gideceği yönü de belirliyordu. Her ne kadar albümde çok sert bir şarkı olmasa da sonraki jenerasyonun sertliğini arttıracak her şeyi sunuyordu. Bir diğer şey ise Bonham’in davulda göstermiş olduğu yenilikçi tarzdır. Rock davulculuğunun temellerinin nasıl atıldığına şahit oluyorsunuz. Bu albümü dinlemek işte bu bakımdan da çok önemli. Resmen zamanda yolculuk yapıyorsunuz. Albümü 1970’in vizyonu ile dinlemek gerekiyor. İşte o zaman o yılda bu albümün nasıl bir etki yaptığını anlayabilirsiniz. Led Zeppelin III çıktığında satış rekorları kırması boşuna değil. Şarkı yazımlarının her birinde grubun ne kadar vizyoner olduğunu ve zamanının ötesinde işler yaptığını anlıyorsunuz. Bu yüzden de Led Zeppelin’in sadece Rock tarihini değil, müzik tarihini ciddi anlamda etkilediğini düşünmeden edemiyorum. Elbette Rbert Plant’in vokal performansını da es geçmemek gerekiyor. Dinlediğim en iyi vokallerden birisi oldu üstat. Gerçekten bu adamın sesini dinlemek büyük bir ayrıcalık.
Led Zeppelin, III numaralı albümü ile adeta bir Rock tarihi dersi veriyor. Grubun önceki albümlerini ve sonraki albümlerini dinlemedim. Fakat bu albümün başlı başına bir sanat eseri olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. İnsanlığın duyması gereken bir eser. Albümün içinde birçok şarkı favoriniz olacaktır (Friends hariç – benim için). İngiliz grubun bizlere sunduğu bu güzellik için minnetlerimi buradan dile getirmek istiyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder