Ulcerate İstanbul Konseri İzlenimlerim (12 Kasım 2024 / Salı)

Herkese selamlar! Biliyorum, birkaç gündür siteye yazı girişi yapmıyorum. Aslında bu sıralar yoğunluğum da pek yok ama kendi kendime işler çıkarma konusunda da oldukça yetenekli biri olduğum için, bir şekilde buraya yazı yazacak zamanı ayıramıyorum. Öte yandan benim için tehlike çanları da çalmaya başladı. Zira bu yılın sonuna iyiden iyiye yaklaştık ve yazmam gereken albümlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Bu yüzden enerjimin büyük bir bölümünü buraya vermenin zamanı geldi. Diğer taraftan da elbette dinleyemediğim birçok 2024 model albüm de olacak. Onlara da artık yapacak bir şeyim yok. 2025’in ilk ayları nispeten daha sakin geçtiği için o albümleri de o zaman siteye yazmış olurum. Bir de artık yeni grup keşfi işine bu noktada ara vermem gerekiyor. Birikmiş olan albümleri yazıp, 2024 yılını güçlü ve dolu bir şekilde tamamlamış olmak istiyorum. Fakat bu yazının konusu gördüğünüz üzere bir albüm incelemesi değil. Geçen aylarda birkaç defa da albüm kritiklerinde değindiğim üzere dün (12 Kasım 2024) gerçekleşen “Ulcerate” konserindeydim. Bu yazı da işte o konser izlenimlerimi kısaca sizle paylaşacağım bir yazı olacak.


Yeni Zelandalı grubun turnesinin bir ayağının da İstanbul’dan geçiyor olması beni gerçekten mutlu etmişti. Ülkemize ikinci defa geliyor grup. Öncekinde bulunamadım ama bunu kaçırmak istemiyordum. İşin benim açımdan şöyle tuhaf bir tarafı var. Ulcerate’i öyle yoğun bir şekilde dinlemiyorum. Elbette bazen kafama esiyor ve açıyorum bu manyak grubun albümlerini baştan sona dinleme etkinliği gerçekleştiriyorum. Fakat hayatımda her zaman dinlediğim gruplar arasında yer almıyor. İlk olarak 2020 yılında, grubun da yine o yıl çıkan albümleri, “Stare into Death and Be Still”i dinleyerek grubu dinlemiştim. O albümle birlikte Ulcerate’in ne denli ihtişamlı ve görkemli bir grup olduğunu anlamış ve o zamana kadar bu Death Metal devini dinlemediğim için de kendimi eleştirmiştim. Death Metal’in teknik ve melodik tarafını icra ediyorlar. Yazılan şarkıların hem karanlık hem de dramatik bir havası var. Bu durum grubun bütün albümlerinde fark ediliyor. Fakat her şeyden öte bence Ulcerate’i bu denli ihtişamlı yapan şey şarkılardaki davul performansıdır. Grubun bu yıl çıkan albümleri “Cutting the Throat of God”da da söylediğim gibi, “Merat” benim için Metal camiasındaki en muazzam ikinci davulcudur. Birincisini zaten bu siteyi uzunca bir süre takip edenler bilir. Bilmeyenler için ise “Mgła”dan “Darkside”dır. Bu yüzden de bu grubu çok dinlemesem de Merat’ın davul başındaki manyaklıklarını yakından görmeyi çok istiyordum. Konserin gerçekleştiği “IF Perforfmance Hall Beşiktaş”a gittim ve en öndeki yerimi aldım. Malum, konser sonrası siteye de değerlendirmesini yazdığım için sahneye yakın olmam gerekiyor ve bu zamana kadar, sanırım “Behemoth” hariç, bu disiplini gerçekleştirebildim.


IF'te birçok konser dinlemiş biri olarak beklentilerim az çok belliydi. 6 yıl önceki “Watain” konserinde gördüğüm berbat IF yok. Bu, gerçekten bence IF için büyük bir adım sayılır. Fakat alanı genişletmekle işler çözülmüyor tabi. Kullanılan ses sitemlerinin kalitesi, ortamın akustiği, havalandırma ve hizmet gibi unsurlar da mekânı mekân yapan şeylerdir. Ortamın akustiği için neredeyse hiç yatırım yapılmadığını birkaç konser öncesinde de anlamıştım zaten. Fakat konser deneyimlerimde o kadar da hazin sonuçlar çıkmadı ortaya. En azından 2022 yılında gerçekleşen “Mgła” konserinde milleti ve hatta grubu isyan ettirecek “Dorock XL”den fersah fersah iyi olduğunu söyleyebilirim.

Ulcerate, tam saatinde sahnedeki yerini aldı. Üç kişiden oluşan bir grup. Tek gitar, bas ve davul. Şimdi burada üzerine konuşulması gereken bir şey var. O da grubun tek bir gitarist ile turluyor olması. Evet, albüm kaydında tek bir gitaristin olması hiçbir sorun yaratmaz. Fakat böylesine kompleks bir müzik yapan grubun en azından turnelerinde bir gitariste ihtiyacı olduğu aşikâr. Çünkü melodik açıdan çok zengin şarkılar çalıyorlar ve haliyle tek bir gitarla şarkıda yer alan bütün gitar partisyonlarını vermek mümkün değil. Ulcerate de bunu bilgisayarı devreye sokarak giderme kararı almış. Özellikle benim bulunduğum sahnenin sağ tarafında (izleyiciler için) bariz bir şekilde bilgisayardan ikinci gitar partisyonları veriliyordu. Eh, bu da benim için hiç de hoş bir durum değil açıkçası. Böylesi virtüözlük isteyen şarkıları yazan bir grubun en azından canlı performanslarında dönemsel bir başka gitarist ile turlamalarını isterdim. Bu, konserde hoşuma gitmeyen ilk unsurdu. Bir diğeri ise vokal sesinin kısık kalması. Evet, en önde izlediğim için konseri vokalin sesinin zaten çok gelmesini beklemiyorum. Fakat bu handikabın üstesinden gelen birçok grubun konserine de gitmişliğim var. Bir tık daha yüksek ayarlayabilirlermiş vokali. Bu da sevmediğim ikinci durum oldu. Onun haricinde her şey gayet iyi düzeydeydi. Zaten itiraf etmem gerekir ki odak noktam hiçbir zaman vokal veya gitar olmadı tam olarak. Çünkü davulun başındaki Merat tam anlamıyla bir resital veriyordu. Muhtemelen herkes için geçerlidir bu söylediğim. Ben, herhangi bir şarkıya eşlik eden kimseyi görmedim. Fakat davulu dinlemekten mest olan (benim gibi) çok fazla insan vardı. Bu yüzden de Ulcerate’in bu performansını şahane bir hale getiren Merat’ın ta kendisi oldu. Şarkılarının süreleri uzun olan Ulcerate, bizlere de tıpkı diğer konserlerinde olduğu gibi bonkör davranarak uzun bir çalma listesi süresi sundular. Bu yüzden de kendilerine minnettarız.


Ulcerate'in bu konseri benim için bu yıl gideceğim konserlerin sonuncusu oldu. 2025 yılı için şimdiden şahane gruplar telaffuz ediliyor. Bu yüzden de 2024 senesinin Metal ve özellikle ekstrem Metal türleri açısından ne derece şahane geçtiğini hesaba kattığımızda, 2025’in de öyle olmaması için hiçbir sebep yok. Yarın, bir albüm kritiği ile sizleri selamlayacağım. Şimdilik hoşça kalın!

NOT: Fotoğraflar tarafımca çekilmiştir. Logosuz ve izinsiz kullanmayınız.

Yorumlar