Bazı gruplardan bahsedeceğim zaman derin bir nefes almam gerekiyor. Ya da kendimi bütünüyle bu grubun ruh yapısına bürümem ve yarattıkları müziği ve atmosferi tamamen benimseyip, öyle klavyenin başına geçmem gerekiyor. Bazen de bütün bunları yapsam bile öyle bir grup dinliyor oluyorum ki kafamdaki bütün düzenekleri, disiplini ve zembereği paramparça edip bir köşeye atabiliyor. Metal camiasının en hadsiz ve en fütursuz gruplarından biri olan “Infant Annihilator” da işte kafamdaki bütün düzeni, denklemi her defasında yerle yeksan etmeyi başaran bir gruptur. Varlıklarından birçok metalci ve hatta müzisyenler de rahatsız olsa da bu adamlar yıllardır kafalarına koydukları her şeyi en sert bir şekilde bizlerin huzuruna sunuyorlar. Pedofili, nekrofili, seksüel vahşet, ortalığı kana bulamak, dinlere sövmek, tecavüz ve kara mizah gibi oldukça geniş ve dehşete düşüren konulardan beslenerek bugünlere gelmiş bir grup Infant Annihilator. Grubu 2019 yılında keşfettim. Evet, bu grubu keşfetmek için çok geç bir süre. 2012 yılında Metal camiasına katılmış bir başka grubu 2019 yılında keşfetseydim geç kalmış olarak görmezdim kendimi. Fakat 2019 yılında Infant Annihilator’ı keşfetmek gerçekten de geç kalmışlık oluyor. “The Battle of Yaldabaoth” her ne kadar muazzam bir albüm olsa da grubun esas patlama yaptığı ve esas olarak birçok otorite tarafından sansür yediği ve adının anılmaması gerektiğine karar verildiği albüm olan “The Elysian Grandeval Galèriarch” ile bu grubu keşfetmiş olmayı çok isterdim. Öyle ya da böyle, geç kalmış olsam da The Elysian Grandeval Galèriarch sonrasında dinleyerek (yüz kez falan dinlemiş olabilirim) Infant Annihilator’ın katıksız dehşet saçan bir grup olduğunu tam anlamıyla kavramış oldum. Evet, özellikle The Elysian Grandeval Galèriarch albümünde işledikleri konuları hiçbir zaman tasvip edemem. Kaldı ki sadece bu konuları bu albümde işlemiyorlar da. Sonraki ve önceki albümlerde de bu tür uç ve kan donduran konuları işliyorlar. Fakat bütün bu pisliğin kulaklarımızda çınlamasına bir şekilde izin veriyoruz. Çünkü İngiliz dehşetengiz grup muhtemelen yeryüzündeki en iyi Deathcore grubu olabilir. İşte bu yüzden kulaklarımıza akan lağımla eş değer sözcüklerin müziğin arkasında kaldığını hepimiz biliyoruz. Özellikle aşırı sert şeyler dinleyen insanların bu grubu mantalitelerinden dolayı kabul etmeyip yine de sabah akşam kulaklarında “Soil the Stillborn” şarkısını döndürmesi de gayet kabul edilebilirdir. Bugün, klavyenin başına bu grubun elemanlarının yıllar önce bir araya gelip oluşturdukları başka bir oluşum olan “Mister Sister Fister”ın, 2011 yılında yayınladıkları “Conception” adlı EP’lerini bu defa Infant Annihilator adı altında yeniden çalıp söylemelerinden sizlere söz etmek için oturdum. Mister Sister Fister’ın kadrosunda yer alan ama şu anda Infant Annihilator’da yer almayan isimler var. Bunlardan ilki “Alex Teyen” (-ki bu arkadaş The Battle of Yaldabaoth’ta da konuk müzisyen olarak şarkılara eşlik etmiştir)’dir. Infant Annihilator’ın “Mister Sister Fister: Re-Conception” adlı 2024 model EP’sinde de Alex Teyen vokal konusunda “Dickie Allen” ile iş birliği yapmıştır. Mister Sister Fister’da basçı olan “James Harrison” ise EP’nin bu yeni halinde yer almamıştır. Giriş bölümünde bu denli fazla bilgi verdikten sonra, şimdi gelelim bu yeniden elden geçirme işinin nasıl olduğuna.
Infant Annihilator, 2011 yılında çıkan Conception EP’sini tekrar elden geçirme kararını iyi ki almış. Benim açımdan bu kararın neden iyi bir karar olduğunu sizlerle paylaşacağım. Öncelikle işin teknik yapısı ile başlayalım. Infant Annihilator’ın iki baş adamı var. Bunlar “Aaron Kitcher (Davul) ve Eddie Pickard” Conception’ın neredeyse her şeyini üstlenen de yine bu iki adam olmuştur. Mister Sister Fister varlığını ne kadar sürdürüyor bu konu hakkında kesin bir bilgiye ulaşamadım. Fakat Infant Annihilator’ın kazanmış olduğu popülariteyi biliyoruz. Bu yüzden de eskiden gayet sağlam bir müzisyenlik örneği göstererek yarattıkları Conception’ı Infant Annihilator’ın adının altında dinleyenlere sunmak gayet mantıklı bir yaklaşım olmuş. Diğer taraftan Mister Sister Fister’ın Conception’ı prodüksiyon kalitesi olarak çok iyi bir düzeyde değil. Aslında bana göre yeterli bir prodüksiyon kalitesine sahip olsa da Infant Annihiator bu EP’yi modern Technical Deathcore prodüksiyon kalitesi ile birleştirmek istemiş ve diskografilerinde adeta kaya gibi varlığını sürdürsün diye düşünmüşler. Bunu da gayet iyi bir şekilde yapmışlar. Beste yazımlarında Mister Sister Fister: Re-Conception’ın orijinal halinden hemen hemen hiçbir farkı yok. İngiliz manyaklar topluluğu Conception’ın özüne sadık kalarak, bu EP’nin ne denli dehşetengiz olduğunu gayet iyi bir sound ile vermek istemiş ve vermişler de. Tematik olarak herhangi bir Infant Annihilator albümünde neler duyuyorsanız bu EP’de de aynı korkutucu ve mide bulandırıcı şeyleri duyuyorsunuz. Aslına bakacak olursanız Deathcore’un temelinde zaten dehşeti sunma eğilimi var. Infant Annihilator ise bunu daha ileriye götürmüş ve konuşulmasının bile insanda mide bulandırıcı etki bıraktığı veya konuşulmasının bile tabu olduğu şeyleri alenen şarkılarında var etmiştir. Diğer taraftan işin müzikal tarafına baktığımızda bu EP’yi grubun diskografisinde son sıraya koyarım. Çünkü öyle sağlam bir diskografiye sahip ki bu manyaklar topluluğu, bu grubu hiç dinlemeyen bir Deathcore dinleyicisi muhtemelen bu EP’yi grubun en iyi işi falan sanabilir. Fakat bu kulaklar “The Palpable Leprosy of Pollution, The Elysian Grandeval Galèriarch ve The Battle of Yaldabaoth” gibi tanımlanması güç albümleri dinledi. Bu yüzden de bu EP’yi grubun kendi diskografisi içinde son sıraya koyacağım. Fakat herhangi bir Deathcore albümünden ise birkaç gömlek üstün olduğunu da söylemem gerek. Riff yazımı açısından daha kısır bir albüm olması da bunun nedenlerinden biri mesela. Örneğin daha introsunda duyduğunuz riffler ile “hass…” diyeceğiniz bir şarkı yok. Infant Annihilator ise şimdiki haliyle bunu çok iyi yapan bir grup. Az önce yukarıda örneğini verdiğim “Soil the Stillborn”da ve daha nice Infant Annihilator şarkılarının sadece girişlerinde korkuyu ve dehşeti ruhumuzun içine alıyoruz… Davul konusunun herhalde tartışmaya kapalı olduğuna hem fikiriz. Aaron Kitcher’ın davul olan ilişkisi bambaşka bir boyutta. Ben, bu adamın davul çalma tekniğini açıklayamam. Herhangi bir yorum dahi yapamam. Dinlediğimiz şeyin bir insan tarafından çalınmasını hala idrak edemiyorum. Yüzde kaçında hile vardır, yoktur bilemiyorum. Çünkü Kitcher’ın davul yazımlarının büyük bir bölümünün bilgisayar destekli olduğunu söyleyen çok kişi var. Ben, böyle olduğunu düşünmemekle birlikte, yine de o septik tarafımı bu konuya kapatmıyorum. Bir başka üzerinden durmak istediğim konu ise Dickie Allen ve Alex Teyen’in vokal performansları olacak. Bu iki dehşet verici brutal vokal arasında ben her daim Allen’ı 1 numaraya yazarım. Çünkü bu adamın brutal vokaldeki ses aralığı inanılmaz. Sanki Infant Annihilator şarkılarını bir insan değil de bir yaratık söylüyormuş gibi. Sırf bu yüzden bile Allen’ın vokal performansı Death Metal ve Deathcore camiasında tartışmaya kapalıdır. Benim için brutal vokalde zirvenin adı Dickie Allen’dır. Diğer süper vokaller ise bu adamdan sonra gelir. Böylesine iyi bir brutal vokal sesine sahip olduğu için de Infant Annihilator şarkıları daha da dehşet bir forma bürünmeyi başarıyor. Alex’in de sesi oldukça tehditkâr ama Dickie kadar değil!
Biliyorum, Mister Sister Fister: Re-Conception değerlendirme yazısı uzun bir yazı oldu. Fakat bu yazıyı daha da uzatabilirim. Çünkü benim için Metal camiasındaki en dehşet gruplardan birisinin EP’sinden sizlere bahsediyorum. Bu yüzden de bu yazının daha derinlikli ve daha yoğun olması bir noktada kaçınılmaz oluyor. Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. Eğer bu EP’yi henüz dinlemediyseniz, kulaklarınıza bir iyilik yapın ve onları bu dehşetin sesi ile buluşturun. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 8/10
Yorumlar
Yorum Gönder