Albüm Kritik 1040 (Abysmal Winds / Magna Pestilencia)

Herkese selamlar! Death Metal albümlerinden sizlere bahsetmeye devam ediyorum. Son 1 aydır sizleri Death Metal albümlerine yeterince doyurduğumu düşünüyorum. Albüm kritik listemde art arda bu kadar Death Metal albümünü sıralamak bana da şaşırtıcı geldi ama fena da olmadı. Bu sayede Death Metal’i daha iyi bir şekilde içselleştirdiğimi düşünüyorum. Bugün de sizlere Death Metal’in belki de yeryüzünde en iyi şekilde icra edildiği ülke olan İsveç’ten bir gruptan ve o grubun bu yıl çıkardığı ilk albümlerinden söz edeceğim. 2020 yılında temelleri atılmış olan “Abysmal Winds” ilk albümleri “Magna Pestilencia” yı 4 yıl sonra, yani bu yıl, bizlerin huzuruna sundular. Metal camiasında yeni olan grup aslında oldukça deneyimli müzisyenlerden oluşuyor. Daha önce birçok grupta yer almış bu müzisyenler Abysmal Winds çatısı altında bir araya gelmişler ve cayır cayır Death Metal çalmaya karar vermişler. Son zamanlarda ciddi sayıda Death Metal albümü dinlemiş biri olarak bu albümü dinlerken de oldukça donanımlı ve duygularım netti. Yani ben bir Death Metal albümü için tamamdım. Peki, Magna Pestilencia nasıl bir albüm?

Bu sorunun cevabını çok kısa bir şekilde verip, yazıyı burada sonlandırsam oldukça eğlenceli bir yazı olurdu. Belki de sinir bozucu derecede salakça bir yazı… Fakat öyle bir şey yapmayacağım elbette. Albümü baştan sona 2 defa dinledim ve sanırım ileriki günlerde de bu baştan sona dinleme etkinliğini fazlasıyla yapacağım. Çünkü albüm harikulade olmuş. Muazzam veya görkemli demiyorum. Fakat yine bu sıfatların çok yakınında gezen, sağlam ve dinlemesi çok keyifli bir albüm olmuş. Abysmal Winds, daha ilk albümlerinde böylesine gövde gösterisi yapıyorsa, sonraki albümlerinde çıtayı nerelere çıkarırlar heyecanla bekleyeceğim. Bazı gruplar böyledir. Daha ilk albümlerinde gelecekteki potansiyellerini çok net bir şekilde gösterirler. İsveçli grup da bana bu potansiyelini çok iyi bir şekilde hissettirdi. Öncelikle albümün prodüksiyon kalitesi ile başlamak istiyorum. Benim bir Death Metal albümünden duymayı istediğim prodüksiyon kalitesi tam olarak bu işte. Bunu cümlelerle anlatmak neredeyse imkânsız bir şey. Sizlerin de dinlemeniz ve benim beklentilerimin ne olduğunu o zaman fark etmeniz lazım. Fakat kabaca şu şekilde açıklayabilirim; klasik olarak tok distorsiyona sahip gitar tonları, bas gitarın ise modern bir sound yerine daha eskilerden duymaya alışık olduğumuz o temiz ve tok sesi, davulun teknolojik ses efektleri ile çok değiştirilmemiş sesi ve vokalin de büyün bunlara eşlik edebilecek güçlü varlığı… İşte bütün bunların birleşimi ile kaydedilen Magna Pestilencia’nın soundu tam anlamıyla şahane olmuş. Grup elemanlarının önceki gruplarında kazandıkları tecrübeler ve müzikal vizyonları bu albüme büyük katkı sağlamış. Yazılan riffler, davul çeşitlemeleri ve gerçekten de vokalin her şarkıyı daha da güçlü bir hale getirmesiyle beni çok memnun eden bir albüm oldu. Bir de buna ek olarak albüm kapak resmine de ayrıca bayıldım. Keşke ülkemizde bu grubun tişörtleri satılsa da şu albüm kapak resmine sahip bir tişört ile gövde gösterisi yapsam.


İsveçli çiçeği burnunda Death Metal grubu Abysmal Winds ve bu yıl çıkardıkları albümleri Magna Pestilencia’yı dinlemekten büyük keyif aldım. Bu yıl dinlediğim en güzel albümlerden birisi oldu. Grubun bir sonraki albümünde daha yaratıcı ve belki de daha deneysel işlere girerek, görkemli bir albümle bizlere merhaba diyeceğini düşünüyorum. Grubu yakından takip edeceğim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8,5/10



Yorumlar