Siz sandınız ki “Black Sabbath”ın bütün albümlerini buraya yazma işini sonlandırmayacağım. İşte şimdi yanıldınız! Evet, 3-4 ay veya daha fazla süre sonra bir Black Sabbath albümü yazıyor olabilirim ama yine de bu görevimi tamamlayacağım. Çünkü Metal’in ateşini yakan bu ilahi grubun bütün albümleri sitede olmalı. İleride birileri, herhangi bir Black Sabbath albümü hakkında bir şeyler okumak istediğinde Metal Müzik Ansiklopedisi’nin her Black Sabbath albümüne karşılık vermesini istiyorum. Bu olacak! Çünkü bugün grubun 1992 yılında çıkardığı 16. stüdyo albümleri olan “Dehumanizer”dan sizlere söz edeceğim. Yavaş da olsa bir şekilde bu süreci ilerletiyorum. Hazır bugün de pazar günü iken ve bugüne özel geçmiş tarihli albümlerden birini yazıyorken Black Sabbath görevimi yerine getireyim dedim. Fakat albümleri birer birer geçtikçe ve Black Sabbath’ın kariyerinin sonuna doğru geldikçe işler biraz tatsız olmaya başlıyor. Her ne kadar bu grubun büyük müridi olsam da her albümünün çok iyi olduğunu söyleyecek kadar da aymaz değilim. Yine de bütün olumsuzluklara rağmen Black Sabbath gibi bir tanrısal grubun varlığına her daim şükranlarımı cehennemin ta dibine sunarım. Bugün, sizlere söz edeceğim Dehumanizer albümü benim en az sevdiğim ve pek de dinlemediğim Black Sabbath albümlerinden birisidir. Kadroya baktığımızda davulu çalan abimiz hariç Black Sabbath’ın ikinci kemik kadrosunu oluşturan isimler var bu albümde de. “Tony Iommi” yine lokomotif görevini sütlenirken yanında bas gitarın tanrısı “Geezer Butler” ve şarkıları söyleyen, Heavy Metal’in en güçlü seslerinden “Ronnie James Dio” var. Davulu ise “Mob Rules” albümünde de Black Sabbath ile çalışmış, Dio’nun solo projesinde de bolca görev almış “Vinny Appice” çalıyor. Kadro sağlam olsa da Dehumanizer o kadar sağlam bir albüm değil ne yazık ki.
Black Sabbath’ın her şeyi olan Iommi’nin bir riff canavarı olduğunu herhalde bilmeyen yoktur. Bu zamana kadar yarattıkları, yazdıkları, besteledikleri muazzam eserlerden bunu zaten çok iyi anlıyoruz. Fakat her insanın elbette yaratıcılığının belli bir noktası oluyor. Ya da yaratıcılığının durağan olduğu bir veya birkaç dönemi oluyor. Bunu Iommi’de de gözlemleyebiliyoruz. Her Black Sabbath albümünde aynı görkemi ve hayranlığı bulamıyoruz. Böyle bir şeyi başarmak da zaten zordur. Yine de Tony Iommi bu görkemi birçok albümünde göstermiştir. Fakat tıpkı Dehumanizer’da olduğu gibi bazı albümlerde de çok yavan şeyler duymuşuzdur kendisinden. Bunun sebeplerinden birini az önce söyledim aslında. Yaratıcılık konusunda bazen sanatçı üretkenliğini kaybediyor. Bu da kendini tekrarlayan veya sıkıcı işler yapmasına neden oluyor. Bir diğer unsur ise (bunu bizzat kendim gözledim, doğru bir gözlem olmak zorunda değil) Black Sabbath’ın tematik bir albüm yapmaya kalkıştığında ortaya çıkan garip bir durum oluyor. Günümüzde birçok grup belli bir tema veya hikâye üzerine albümlerini kuruyorlar. Genelde de başarılı işler oluyor bu tür projeler. Fakat Black Sabbath’ın bu tema üzerinden ilerleme işi ne yazık ki pek de etkileyici olmuyor. “Tyr, Seventh Star, Born Again,” gibi Sabbath albümleri bu dediğim tematik çöküşlere örnek olarak gösterilebilir. Evet, Tyr’i belki aralarına almak haksızlık gibi görülebilir ama o albümde yine bütünüyle harika bir albüm değil ve yine fiks bir tema tercihi olduğu için patlayan bir albüm olarak görüyorum. Black Sabbath’ın en başarılı olduğu tema şeytani temalar oldu hep. Bunu devam ettirmeleri gerekirken belki kendilerini tekrarlamamaları adına belki de olgunluğun vermiş olduğu o oturaklı havalara girmelerinden sürdürmemişlerdir. Dehumanizer da bir tematik albüm. Hem de günümüz için oldukça komik kalan bir temaya sahip. Bilgisayarların, televizyonların, teknolojinin insanları nasıl etkilediğini anlatan bir albüm dinliyorsunuz. Gerçekten de 1992’yılı için iddialı bir tema olsa da günümüzde çok komik sözlerden oluşan şarkılar dinliyorsunuz. Evet, genel geçer doğrular aslına bakarsanız. Fakat bu doğruları günümüz için pek de etkili olmayan şarkı sözleri ile dinliyorsunuz. Diğer taraftan Dio ve Iommi’nin söz yazmalarını da zaten hep komik ve zayıf bulmuşumdur.
Albüm teması yönünden pek bir şey vadetmeyince müzikal olarak neler var diye bakıyoruz elbette. Müzikal olarak da kendini tekrarlamaktan kaçınan Iommi’nin dönüp dolaşıp yine kendini tekrarlarken bulduğumuz bir albüm dinliyoruz. Kötü şarkılarla bezeli bir albüm değil Dehumanizer. Fakat öyle sizi alıp götürecek, tüylerinizi diken diken edecek şarkılarla da bezeli değil. Vasat seviyede kalan bir başka Black Sabbath albümünden öteye gidemiyor ne yazık ki. Diğer taraftan şunu da söylemeden edemeyeceğim ve biliyorum ki bu söyleyeceğim şey yüzünden birçok kişi bana sövecek. Ben Black Sabbath dinlerken Dio’nun sesini değil Ozzy’nin sesini duymak istiyorum. Evet, Dio gelmiş geçmiş en iyi Metal vokallerinden birisi ona hiçbir itirazım yok. Fakat Black Sabbath’ın o agresif ve şeytani yönü git gide kayboluyorsa bu ne yazık ki Ozzy’nin olmadığı albümlerden dolayı olmuştur. Ozzy’nin olduğu Sabbath albümlerini dinlemek ile Dio’nun olduğu albümleri dinlemek arasında dağlar kadar fark var ve ben burada sonuna kadar da Ozzy’ciyim. Albümün teknik kısmında ise prodüksiyon olarak bence döneminin de gerisinde olan bir kaliteye sahip. Çünkü 1991 yılında çıkan “Metallica” albümün prodüksiyon kalitesine baktığımızda isteyince güzel bir prodüksiyon ile şarkıların kaydedilebileceğini görüyoruz. Özellikle davulun kayıt kalitesi gerçekten de çok üzücü bir noktada.
Heavy Metal’in tanrı grubu Black Sabbath’ın etkileyiciliği en az albümlerinden biri olan Dehumanizer’dan bugün sizlere söz ettim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 6/10
Yorumlar
Yorum Gönder