Benim için Black Metal gruplarının belki de en nadide olanlarından biri bugün kariyerini sonlandırmış durumda. Bunu her defasında hatırlamak ve bir şekilde dile getirmek benim için pek de iç açıcı bir şey değil. Yine de bu efsanevi grubun bu zamana kadar çıkarmış olduğu muazzam albümlerle bir şekilde yetinmeyi biliyorum. Bahsettiğim grubun adını zaten başlıkta da görüyorsunuz. Bugün, bir kez daha Fransız Black Metal ekolünün belki de en güçlü temsilcilerinden biri olan “Aosoth”u sitede ağırlamanın onurunu ve de gururunu yaşıyorum. Hatırlarsanız 2024 yılının yayın dönemini “Hepsini Dinledim” yazı dizisiyle açmış ve orada da Aosoth’a yer vermiştim. Halbuki o yazı dizisinde Aosoth’tan bahsetmeyecektim. Fakat geçen yıl öylesine fazla Aosoth dinledim ki bu yazı dizisinde mutlaka var olmasını istedim. Bu yazıda da grubun belki de ciddi anlamda Black Metal’de ne denli büyük olacaklarını gösterdiği ikinci albümleri “Ashes of Angels”tan söz edeceğim. Aosoth’un şekillenmesinde ve bir yandan da Black Metal’in dinamiklerinin daha da genişlemesi ve çarpıcı hale gelmesinde etkisinin bir hayli fazla olduğunu düşündüğüm bir albüm. Geçen yıl bu albümle ciddi bir zaman geçirdikten sonra kritiğini yazmaya karar vermiştim. 2024 yılında çıkacak albümler için biraz bekleme zamanım olduğu için bu tür eski tarihli albümleri yazmak için en ideal zaman dilimindeyim. Şimdi ise bu karanlık grubun, karanlık albümünün detaylarına geçelim.
2002 yılında temelleri atılan ve 2017 yılına kadar aktif ve üretken bir şekilde Black Metal icra etmeye devam eden Aosoth, 2009 yılında ikinci stüdyo albümü Ashes of Angesl ile büyük bir deli cesareti göstermiştir. 2009 yılını baz aldığımızda o dönemde çıkan Black Metal albümlerinin old-school veya Melodic Black Metal cenahında çıktığını ve hepsinin aynı düzlemde yer aldıklarını görürüz. Elbette bu durum bütün gruplar için geçerli bir şey değil. Fakat özellikle İskandinav Black Metal gruplarındaki o tekdüzelik bir noktadan sonra sıkıcı bir hale gelmeye başlamış ve Black Metal’e aranan kanın kıta Avrupası’ndan çıkmaya başladığı da aşikardır. Fransız grupların sessiz sedasız yükselişleri ve bir anda büyük gövde gösterilerinde bulunmaları, Black Metal’in ana konusu olan satanizmin yanına bir de felsefi doktrinler eklemeleri bu müziği daha entelektüel ve daha niş bir hale getirmeye başlamıştır. İşte Aosoth da bu ekolün içinden çıkmış bir gruptur. “Hervé Queyroix” adlı arkadaşımız (biz onu “MkM” mahlası ile biliyoruz ve yazının geri kalanında da bu mahlası ile anacağım) Aosoth’u sıradan bir Black Metal oluşumundan azade kılmak istemiş ve yaratıcılığı ile müzisyenliğinin potansiyelini zorlayarak Black Metal için daha büyük şeyleri layık görmüştür. Bunun neticesinde de grubun kendi adını verdiği “Aosoth” albümüyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Aslında ilk stüdyo albümünden önce “Antaeus” ve “Temple of Baal” ile ortak albümlere imza atmıştır Aosoth. Fakat dikkatleri üzerine çekmesi 2007 yılındaki ilk LP’si ile olmuş ve 2009 yılında çıkan Ashes of Angels ile de ortaya çıkan kaosun ne denli büyük olduğu anlaşılmaya başlanmıştır.
Ashes of Angels’ı Aosoth’un son iki albümünden çok sonra dinlemeye başladım. Zaten Aostoh’u keşfetmem grubun son albümü “V: The Inside Scriptures” ile oldu. 2017 yılında çıkan bu albümü ilk dinlediğimde tüylerim diken diken olmuştu. O zamanlar ilk defa böylesine dehşet bir şeye şahit oluyordum. Evet, “Deathspell Omega” gibi tiran bir grubu dinliyordum. Fakat bu iki grubun kulvarı farklıydı. Aosoth, kendi yaratmış olduğu bu kaotik, mistik ve görkemli Black Metal türü içinde zirveyi temsil ediyordu. V: The Inside Scriptures’ı yıllarca başa sarıp sarıp dinledim. Her dinlediğimde aynı tepkileri verip, gözlerim ışıldayarak böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini düşünüp durdum. Bu albüm beni böylesine etkilemişken ve muhtemelen Aosoth’un en sevdiğim albümünün bu albüm olacağını düşünürken her şey değişti. Grubun diskografisinde geriye doğru gitmiştim ve 2013 yılında çıkan “IV: Arrow in Heart” ile bir kez daha şok geçiriyordum. Sanki gerçek dışı bir zaman diliminde ve mekandaydım. IV: Arrow in Heart, bugün bile dinlediğimi zaman nutkumun tutulduğu ve gözlerimin dolmasını sağlayacak kadar heyecan üstü hisler yaşatan bir albümdür benim için. Zaten benim için tüm zamanların en iyi 10 Black Metal albümü listesinde de bu albüm vardır.
İşte bütün bu muazzam işlerin yolunu açan albüm ise Ashes of Angels’tır. Aosoth’un çiğliğini ve Black Metal’in kara kanlarını üstümüze boca ettiğini gördüğümüz son albümüdür. Çünkü bu albümden sonra Aosoth müziğini daha da geliştirmek istemiş ve atmosferik öğeler ile, riff yazım konusunda bambaşka bir seviyeye geçmiştir. Fakat Ashes of Angels’ın açılış şarkısı olan “Songs Without Lungs”da da gördüğümüz direkt olarak damarlarımıza işleyen şarkı yazımı artık Aosoth’un albümlerinin hepsinde kendini göstermeye başlamıştır. Bu yüzden Ashes of Angels albümü için bir şeylerin peyda olacağını gösteren albüm diye tanımlamak bence yanlış olmaz. Albümün genel atmosferinde çiğlik, kaos, dehşet ve şeytanın gölgesini görüyoruz. Bu, biz Black Metal dinleyenler için tanıdık şeyler. Fakat Aosoth bütün bunları korkusuzca ve daha üst seviyede beste yazımları ile göstererek belki de Fransız ekolüne bizleri bir kez daha hayran bırakmıştır. Her ne kadar bugün MkM’ye sorsanız IV: Arrow in Heart onun için hiçbir şey ifade etmeyen bir albüm olsa da o albümün var olmasının ve o albümde dinlediğimiz bütün o ihtişamlı şarkıların temelinin Ashes of Angels’dan geldiğini de inkâr etmemektedir. MkM için Ashes of Angels en iyi Aosoth albümüdür. Ben de bu albümün çok iyi bir albüm olduğunu söyleyebilirim. Fakat en iyi Aosoth albümü olduğunu söylemek bence IV: Arrow in Heart ve V: The Inside Scriptures’a haksızlık olacaktır. Hoş, V: The Inside Scriptures ile bir problemi yok MkM’nin. Bütün derdi bir önceki albüm ile.
Ashes of Angels, Aosoth’un en iyi işlerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Diğer taraftan Black Metal tarihindeki önemli albümlerden bir başkası da olmuştur. Aosoth keşke bugün kariyerine devam ediyor olsaydı da biz de bu muazzamlıktan nasibimizi almaya devam etseydik. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 8,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder