Herkese selamlar! Bugün sizlere 2023 yılında yazmayı yetiştiremediğim albümlerden bir başkasından söz edeceğim. Neyse ki geriye çok az albüm bıraktığım için herhangi bir pişmanlık duygum yok. Tek başıma elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Yakın zamanda da 2023 yılında çıkan birkaç albüm daha keşfettim. Onları da siteye yazacağım. Fakat bugün okuyacağınız yazının konuğu olan “Spirit Possession”ın “Of The Sign…” albümünü 2023 yılı içinde listeme dahil etmeme rağmen yazamamıştım. Spirit Possession, 2019 yılında kurulan ABD’li bir Black Metal grubu. Özellikle Thrash Metal etkilerinin de müziğinde etkisi büyük olan bir Black Metal grubu. “S. Peacock (gitar) ve A. Spungin (davul)” tarafından kurulan Spirit Possession’ın tarzını old-school tarzda Black Metal icra eden birçok gruba benzetebilirsiniz. Ben “Azaghal”ın ilk yıllarındaki haline ve biraz da “Midnight”a benzettim. Bu iki grup da oldukça etkili işler icra ettikleri için Spirit Possession’ı da potansiyeli oldukça yüksek bir grup olarak tanımlayabiliriz diye düşünüyorum. Metal camiasında oldukça yeni olan grup kendi adını verdiği ilk LP’lerini 2020 yılında yayınlamış. O albümle iyi bir ses getirdikten sonra ayaklarından gazı kesmemişler ve üretmeye devam ederek bu defa 3 yıl sonra Of The Sign… albümlerini yayınlamışlar. Albümü birkaç gündür dinliyorum. Hem de yoğun bir şekilde dinliyorum. Şimdi ise düşüncelerimi sizlerle paylaşma zamanı.
Albümü dinlediğim ilk anda grubun ciddi anlamda old-school tarzını benimsediğini hemen anladım. Bunun için ilk şarkıyı baştan sona kadar dinlemek yeterliydi zaten. Bu şarkıdan sonra gelecekler ise sadece tespitimi desteklediler. Albümü dinlemekten genel olarak zevk aldım. Dinlediğim en iyi old-school Black Metal albümlerinden birisi diyemem. Fakat Black Metal’in o eski ve çiğ yapısını çok iyi şekilde benimsemiş bu iki adamın bir araya gelip ortaya koydukları bu albümün kesinlikle yamana atılmaması gerektiğini düşünüyorum. Öyle ki Of The Sign… albümü dinleyen birçok kişi tarafından çok sevilmiş. Ben de bu albümü sevenlerdenim. Her ne kadar çok belirgin değilmiş gibi görünse de özellikle bu albümün nezdinde Crust etkilerini de görmezden gelmemeliyiz diye düşünüyorum. Diğer taraftan da grubun albüm kapak resminde kullandığı logolarını da “Vortex of End”in “Abhorrent Fervor” albüm kapak resmindeki figüre benzettim. Crust etkileşimini de “Biesy”ye benzettiğimden dedim. Gerçi Biesy için de Crust tarzında bir müzik icra ettiklerini söylemiyorlar ama yine orada da görüyorum. Neyse bu gereksiz tartışmayı uzatmaya gerek yok. Albümün prodüksiyonu ise herhangi bir old-school tarzda Black Metal grubunda duyacağınız gibi çiğ ve teknolojik etmenlerin olabildiğince minimalize getirilmiş hali gibi. Bu yüzden de eğer o tarz ses alt yapısına sahip grupları dinliyorsanız bu albüme de yabancılık çekmeyeceksinizdir. Biraz da beni rahatsız eden unsurlardan söz etmek isterim. Sound olarak beni de mutlu eden safkan bir ses altyapısına sahip olsa da gitar distorsiyonlarının çok iyi şekilde ayarlanmaması ve bazı şarkılarda her şeyin iç içe geçmiş keşmekeş bir hava veriyor olması hoşuma gitmedi. Diğer taraftan da vokale gereksiz bir eko basılması da yine beni rahatsız eden şeylerden bir başkası oldu. Bas gitarın var olup olmadığını anlayamamam da benim kulaklarımla ilgili bir şey değil sanırım. Evet, bir uğultu duyuluyor ama bunun uğultu düzeyinde kalması pek de kabul edilebilir bir şey değil. Bas gitarın bu derece vasat bir halde kulaklarımızda yankılanıyor olması ise tamamen prodüksiyon tercihinden dolayıdır.
Bütün her şeyi göz önüne aldığımızda dahi Of The Sign…’ın gayet tatmin edici bir albüm olduğunu düşünüyorum. Bana göre çok yüksek puanlar verilmesi yersiz olmuş olsa da düşük bir puan verilecek albüm de değil. Ortada bir yere konumlandırmayı tercih ediyorum ben. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 7,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder