Albüm Kritik 893 (Bonginator / The Intergalactic Gorebong of Deathpot)

Bugün, sizlere harikulade kafası güzel bir grubun yine aynı kafası güzellikle özdeşleşen bir albümünden söz edeceğim. Böyle bir giriş belki bu grup için yavan kalmış olabilir ama daha güzel girişi geçen yıl çıkardıkları EP olan “The 1986 Doink City Massacre”in albüm değerlendirmesinde yapmıştım. Şahane oluşum “Bonginator”ın bu yıl çıkardığı ilk LP’si “The Intergalactic Gorebong of Deathpot” ile Metal Müzik Ansiklopedisi bir kez daha duman altı oluyor. Bu grubun hiçbir şekilde mantık üzerine kurulmuş bir şarkı sözü yok. Aslına bakarsanız böylesi gerzek şeylerden bahseden grupları dinlemeyi pek tercih etmem. Fakat Bonginator öylesine iyi bir müzik icra ediyor ki bu adamları bir anda kendimi bağlanmış şekilde buldum. Adamların müziklerinde bile bağımlılık yapan bir ot var sanırım. Dediğim gibi temasını sadece ot ve otun güzelliklerine dayalı olarak geliştiren bir grup. Metal kısmında ise Death Metal’i icra ediyor bu deli manyak grup. Artık rahatlıklar grup diyebilirim. Zira ilk EP’sini tek başına yapan “Erik Thorstenn” ilk LP’sinde Bonginator’ı artık bir gruba dönüştürüyor ve aynı zamanda müziğini de daha güçlü bir noktaya getirmeyi hedef haline getiriyor. Peki, bu hedefinde başarıya ulaşmış mı?

Cevabını hemen vermek istiyorum ve kesinlikle evet diyorum. Bu yılın en iyi işlerinden birisine imza atmayı başarmış Bonginator. The Intergalactic Gorebong of Deathpot’u kaç kere dinledim şu iki günde inanın saymadım. Fakat bir o kadar daha yine iki günde dinlerim. Zaten bu yıl ve gelecek yıl da dahil olmak üzere en çok dinleyeceğim albümler arasında yerini kesinlikle alacaktır. Albüm öylesine güçlü ve bir yandan da öylesine eğlenceli ki bu iki şeyi bir araya getirip de böylesine şahane bir iş yapmak gerçekten tam bir delilik. Eh, Erik de zaten deli bir kardeşimiz olduğu için bu normal. Daha ilk şarkıda bize yine dünyayı içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için gerekli olan şeyin tüttürmek olduğunu söylüyor. Adam resmen böylesi şahane bir müzik ile bizleri ot bağımlısı yapacak. Ulan ülkemizde legal bir şekilde ulaşılabilir olsaydı muhtemelen bu albümü yazarken bir yandan da ot çekiyor olurdum. Albümü metaforik olarak bir şeye benzetmem gerekirse, bir mağara düşünün ve siz bu mağaranın içindesiniz. Fakat tepenizden aşağı kayalar yuvarlanıyor ve yere büyük bir gümbürtü ile düşüyorlar. Bir yandan da siz mağaranın içinde devasa bir teneke kapağına kalın bir sopa ile vurup duruyorsunuz. İşte ortaya çıkan bu dehşet gürültünün üzerine yazılmış şahane gitar riffleri ve bas partisyonları var. Ben, ancak bu şekilde betimleyebildim bu albümü. Albüm öylesine enerjik ki kafanızı sallarken boyun sakatlığı geçirmeniz muhtemeldir. Bonginator Death Metal’in her ne kadar Brutal kısmını yapıyor olsa da müziğine farklı denemeler de katmaktan geri duymuyor. Bunu daha albümün açılış şarkısında fark ediyoruz. Retro Wave dedikleri bir müzik tarzı ile şahane bir açılış yapıyor Bonginator. Bu açılışa benzer bir başka şarkı daha var bu şarkı da yine şahane olmuş. Albümü iki disk gibi düşünürsek ilk diskin bitişi olarak gördüğümüz “Blunt Smoke Interlude” da yine Retro Wave tarzında ve muhtemelen bu yılın en niş işlerinden birisi bu şarkı olacak benim için. Disk 2 ise bu aynı adlı şarkı ile başlıyor ama artık Metal versiyonuna geçiyor ve o şarkıyı da albümün en iyi şarkısı ilan ediyorum. Aslında albümdeki her şarkı muazzam olmuş. Kendimi adeta hazine ile dolu bir sandık bulmuş gibi gözlerim parlarken buluyorum. The Intergalactic Gorebong of Deathpot’un etkisini her dinlediğimde tekrar yaşayacağımı adım gibi biliyorum ve bu yüzden bile inanılmaz mutlu oluyorum.


Bonginator ilk EP’si The 1986 Doink City Massacre ile gelecek büyük deliliğin kısa bir filmi gibiydi adeta. The Intergalactic Gorebong of Deathpot ile de daha ilk LP’sinde ortalığı yakıp yıkıyor. Benim için kusursuz bir albüm oldu The Intergalactic Gorebong of Deathpot. Fakat davul kısmında garip bir şekilde, yukarıda da benzettiğim teneke sesi gibi, bir ses duyuyorsunuz. Fakat bunun yoğunluğu Metallica’nın “St. Anger”ındaki gibi değil. Çok dozunda ve davulun kayıt kalitesini asla bozmuyor. Bu davul tarzı da şarkılara ayrı bir gaz katıyor zaten. Bu yılın en iyi 15 albümünün arasına gireceğine neredeyse emin olduğum bir albüm olmuş The Intergalactic Gorebong of Deathpot. Mutlaka dinlemelisiniz ve dinlettirmelisiniz. Başta Erik olmak üzere kafası güzel diğer grup elemanlarına helal olsun diyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın! 

Not: Albüm kapağı bir kez daha efsane olmuş. Deli bu grup deli!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar