Albüm Kritik 880 (Blut Aus Nord / Disharmonium - Nahab)

Karanlık atmosferi yorumlama konusunda Black Metal grupları gerçekten şahane işler yapıyorlar. Özellikle ambiyansın etkisinin yüksek olduğu albümler yaratmayı seven grupların çok farklı şekildeki yorumlamaları Black Metal’i zenginleştiren bir faktör oluyor. Bir yandan da Avant-Garde Black Metal’in sunmuş olduğu daha kaotik atmosfer yaratma durumu da yine bu tarz gruplar tarafından çok iyi şekilde kullanılıyor. Birçok grubu sayabiliriz. “Deathspell Omega, Ignis Haereticum, Portal vb.” gibi grupların Black Metal’in çehresine çok farklı etkileri olduğu yadsınamaz bir gerçek. İçlerindeki deneysellik aşkını hiçbir zaman geri plana atmadan bu müziği geliştirmeye çalışmaları taktire şayan. Elbette müziklerini icra ederken birincil amaçları bu değil ama isteseler de istemeseler de bu müziğe katkıları bulunuyor. Black Metal’in gelişiminde önemli rol sahibi olan bir başka grup da Fransız “Blut Aus Nord”tur. Fransız Black Metal ekolünden gelmesi bile başlı başına heyecan uyandırmaya yetiyor. Fakat sadece Fransız olması ile durumu kotaramazlar elbette. Müzikleri de orijinalliğini koruduğu ve kendilerine özgü bir tarzda devam ettikleri için Blut Aus Nord bugün Black Metal’in en niş gruplarından birisi olarak anılmaktadır. İlk olarak 2018 yılında keşfettiğim Blut Aus Nord’un artık büyük bir hayranıyım. Özellikle geçen yıl çıkardığı muazzam albümü “Disharmonium - Undreamable Abysses”e gerçekten hayran kalmıştım. Bugün de bu albümü açıp baştan sona dinlerim. Özellikle ambiyansı ile beni alıp götürmesini istediğim bir albüm dinlemek istiyorsam Disharmonium - Undreamable Abysses gerçekten şahane bir seçenek oluyor. Bu albüm 2022 yılında çıktı ve aradan 1 yıl geçtikten sonra yine temelde aynı düzlemde olan ve aynı ortak adı taşıyan yeni albümleri artık diskografilerinde yerini aldı. Ben de size bu yıl “Disharmonium – Nahab” albümünden size söz edeceğim. Undreamable Aysses’in güçlü atmosferi ve etkileyici şarkılarından sonra bu albüm hakkında görüşlerim aynı düzeyde olmuyor ne yazık ki. Nedeninde bir sonraki paragrafta bahsedeyim.

Öncelikle her Blut Aus Nord albümünde olduğu gibi bu albümü de dinlemeden önce kendimi sakin bir zaman dilimine yerleştirdim. Çünkü bu tür ambiyansı güçlü ve deneysel elementleri bol olan albümleri dinlemek için böylesi bir ortamın gerekli olduğunu düşünüyorum. En azından ilk dinlemem için böyle bir ortamı kendime zaruri koşuyorum. Biliyorsunuz siteye birkaç gündür albüm kritiği yazamadım. Normalde bu pazar günü de eski tarihli bir albümden sizlere söz etmem gerekiyordu. Fakat her şey planlandığı gibi gitmiyor bazen ve ben bu hafta pek de müsait olamadım. O yüzden de bu albümün kritiğini artık bugün sizlere yazmak istedim. Yazana kadar da albümü baştan sona muhtemelen 8 kere dinledim. Böylesi bir albümü zaten en az iki kere dinlemek gerekiyor. Fakat ben siteye yazı girişi yapamadığım şu birkaç günde sadece bu albümü dinledim. Albümün her şeyini özümsemiş oldum. Bu albümün bir önceki albümden daha zayıf olduğunu düşünüyorum. Öncelikle atmosfer konusunda bu zayıflığı hissettim. Normal Atmospheric Black Metal gruplarına nazaran elbette çok yoğun bir atmosfer yapısına sahip. Yine bir tür bilim kurgu filminin içindeymişsiniz ve uzaysal düzlemde Blut Aus Nord müziği ile oradan oraya savruluyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Fakat önceki albümde bu hissiyat daha kuvvetli idi. Bunun en büyük nedenlerinden birisi de şarkıların çok daha etkileyici olmalarıydı. Şarkılardaki riff yazımları ve içlerindeki geçişler gerçekten kendilerine hayran bırakıyorlardı. Böylesi iyi şarkılara atmosfer öğeleri eklemek daha kolay bir iş ve daha çekici hale geliyorlar. Bu yüzden de Undreamable Abysses baştan sona hep güçlü olduğunu gösteren ve dinlemesi de daha iç açıcı olan bir albümdü. Nahab’a geldiğimiz zaman ise çok fazla “Portal” vari işleri görüyoruz. Açıkçası Blut Aus Nord hiçbir zaman Portal kadar karmaşık bir müzik icra etmedi. Evet, yine kompleks şarkılar yazıyorlar ve yine belli oranda her şey arapsaçı kıvamındaymış gibi kulağa geliyor. Yine de Portal’ın estirdiği o kaosun oranı çok daha fazla ve Portal’a yakışıyor da. Fakat Blut Aus Nord’un önceki albümde başardığı özgünlüğü bu albümde ne yazık ki göremedim. Bu kadar çok karmaşıklığa gerek olduğunu düşünmüyorum. Undreamable Abysses’in devamı niteliği taşıyan bir albüm olmasından dolayı aynı tarzda devam edilebilirdi. Blut Aus Nord belki de kendilerini tekrar edeceklerini düşündükleri için böyle bir şekilde yola devam etme kararı aldılar. Fakat ortaya çok da tadı tuzu olmayan, yine kaotik bir ambiyansa sahip olsa da Blut Aus Nord ambiyansından daha çok Portal ambiyansı veren bir albüm ortaya çıkmış. Ben, deneysel albümleri dinlemeyi seven biri olarak bu albümü dinlerken de sıkılmadım. Fakat en azından Blut Aus Nord’un kendi diskografisinde albümü değerlendirdiğimde Nahab’ın zayıf bir albüm olduğunu söylemem gerekiyor. Bu kulaklar bir yıl önce Undreamable Abysses’i ilk duyduğunda muazzam bir haz yaşamıştı. Şimdi ise böyle bir şey olmadı.


Şahane grup Blut Aus Nord bir devam albümü olarak piyasaya sürdüğü Nahab ile isteneni çok vermiş gibi görünmese de yine de ortalamanın üstünde bir Avant-Garde Black Metal ve Experimental Black Metal albümü ortaya koymuş. Bu tarzları dinlemeyi seviyorsanız mutlaka bir kulak verin derim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7/10



Yorumlar