Bazı gruplar kariyerlerine şahane albümlerle başlarlar ve o albümler sayesinde aslında Metal Müzik’teki yerlerini korurlar. Her ne kadar bazı gruplar diye sayıyı azaltmış gibi olsam da bu durum aslında birçok grup için geçerlidir. Özellikle 1990’ların başlarında kariyerlerine başlayan gruplarda bunu çokça görüyoruz. Diğer taraftan da bazı gruplar da ortalama veya vasat albümler ile kariyerlerini başlatmış olsalar da pes etmeyip, her yeni albümlerinde işleri toparlayıp kariyerlerini daha iyi bir noktaya getiriyorlar. Sürekli iyi albüm üretmeyi başaran gruplar da var elbette. Fakat bugünkü konuğumuz olan “Primordial” ne yazık ki bahsettiğim ilk kategoriye kendisini dahil ediyor. Kariyerlerine oldukça iyi albümlerle başlamalarına rağmen bu durum ne yazık ki uzun soluklu olmuyor. 2014 yılında çıkardıkları “Where Greater Men Have Fallen” albümü ile başlayan bir süreç aslında bu. Gerçi ben bu albümü oldukça sevmiştim zamanında. Fakat bu albümün dahi ömrü uzun soluklu olmadı benim için bile. Bundan sonra gelen “Heathen Legacy” adlı EP ve 2018 yılında çıkardıkları “Exile Amongst the Ruins” LP’si Primordial’ın dibe vuruşunun ciddi anlamda en önemli belirtileri oldular. Yıl 2023 ve sahne bir kez daha Primordial’ın. Bugün sizlere bu yıl çıkardıkları “How It Ends” albümlerinden söz edeceğim.
Kariyerlerinde böyle bir noktaya gelmelerinde Primordial’ın ne gibi bir hatanın veya çıkmazın içine girdiğini açıkçası bilemiyorum. Albümlerini dinlerken zaman içindeki değişimleri çok ciddi şekilde anlıyorum. Benim bir teorim var ama birçokları için elbette mantıklı gelmeyecektir. Fakat ben yine de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunu daha önce de “Amon Amarth” için söylemiştim. Primordial da tıpkı Amon Amarth gibi belli bir tema üzerinden şarkılar yazan ve albümler çıkaran gruptur. Normalde bunun herhangi bir sorun teşkil etmemesi gerekiyor. Birçok grup aynı temalarda albümler çıkarıyorlar. Fakat savaş ve tarihsel olayları anlatmak istiyorsanız ve bunun için de müziği kullanıyorsanız işiniz bir noktadan sonra açmaza girebiliyor. Zira sürekli bu konular üzerine bir şeyler yazmak ve müziğinizi buna uydurmaya çalışmak bir süre sonra sizi sürekli kendini tekrarlayan ve daha da kötüsü üretkenliği baltalanmış ve kurumuş yaprak gibi oradan oraya savrulan bir grup haline getiriyor. Bunun böyle olmaması da elbette ihtimal dahilinde. Fakat orada da iş dönüp dolaşıp sizin Metal’i anlama ve vizyonunuzun ne derece açık olduğu konusuna geliyor. Bakın, dün buraya “Minenwerfer”in 2014 yılında çıkarmış olduğu “Kriegserklärung” adlı EP’nin incelemesini yazdım ve o EP’ye 10 puanı yapıştırdım. Minenwerfer de yine savaşları konu alan ve yine tarihi olayları şarkılarında işleyen bir grup. Her ne kadar şarkı sözleri bana sıkıcı gelse de öyle bir müzik icra ediyorlar ki günün sonunda şarkı sözleri çok da umurunuzda olmuyor ve şahane müziğin keyfini sürüyorsunuz. İşte bunu başardığınız anda işlediğiniz temanın aynı olup olmaması da bir önem arz etmiyor. Fakat Primordial ne yazık ki hem müzikal açıdan hem de şarkı sözleri açısından çok kötü işlere imza atıyor. Muhtemelen kendileri her albümde ortaya koydukları işleri çok yenilikçi buluyordur. Fakat dinleyici nezdinde pek bir karşılığı olmuyor ne yazık ki. Çünkü bizler Primordial’ın kariyerlerini bilen ve neler yaptıklarına şahit olmuş insanlarız. Bu yüzden de grubun çok daha iyi işler yapacağını biliyoruz ve bu yüzden de bu tür vasat ve altı albümlere büyük tepkiler gösteriyoruz.
How It Ends’e baktığımızda ise yine ortalıkta elle tutulur pek bir şey olmadığını görüyoruz. Beş yıl bekledikten sonra ortaya böyle bir albümün çıkmış olması artık Primordial’ın müzikal yeterliliğini sorgulamamız gerektiğini göstermektedir. Albümü baştan sona iki kere dinledim ve her ikisinde de albümün ortasına geldiğimde bir bıkkınlık geldi diyebilirim. Albümün içindeki en iyi şarkılar hangileridir inanın hiçbir fikrim yok. Belki ilk iki şarkı için bunu söyleyebilirim. Fakat onlar da çok iyi şeyler değillerdi. Primordial’ın Black Metal yapıyor olduğuna dair söylenenler beni benden alıyor. Evet, bazı albümlerinde bunu hissediyor olsak da genel olarak ben Black Metal hissi alamıyorum bu gruptan. Yaptıkları tür için de ne denir onu da bilmiyorum. Öyle bir dilemmadayım işte. Folk Metal tarzına daha yakın olduğunu düşünüyorum. Zaten İrlandalı olmaları ve kariyerlerine de İrlanda Folk ezgilerini Black Metal ile birleştirmeleri benim düşüncemi doğruluyor. How It Ends’te de yine Where Greater Men Have Fallen havası alıyorum. Fakat bu albüm daha sıkıcı bir albüm olmuş. Prodüksiyon ile ilgili bir sıkıntı yok. Fakat yazılan şarkılar, yaratılmak istenen o suni atmosfer ne yazık ki hiçbir şekilde bende karşılık bulmadı. Klasik bir Primordial albümü olarak şarkıların süresi de uzun olunca haliyle albümü sindirmek pek de kolay olmuyor. How It Ends’ten sonra Primordial’dan hep bu minvalde albümler geleceğini düşünüyorum artık. Değişik bir şeyle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Kendileri bu yolu sevdiler ve muhtemelen bu yoldan da yürüyecekler. Onlara işlerin gayet yolunda gittiği hissini veriyor olması güzel ama dinleyicide aynı etkiyi ne yazık ki yaratamıyor.
Primordial, How It Ends ile bir kez daha hayal kırıklığı yarattı bende. Albümü dinlemek pek iç açıcı değil ve muhtemelen bu yazı yayınlandıktan sonra da dönüp bir daha dinlemeyeceğim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 5/10
Yorumlar
Yorum Gönder