Herkese selamlar! Bugünkü durağımız ABD oluyor. Her ne kadar ABD’li bir gruptan bahsedecek olsam da grubun adı İsveççe. Bu da İskandinavların Black Metal dünyasına olan etkisinin bir başka kanıtıdır bana göre. Birçok grup İngilizce isim seçerken ABD’li dostlarımız ise İsveççe bir grup ismi ile yola çıkma kararı almış. “Krigsgrav” adlı grubun müziği çok çeşitli. Baz olarak Black Metal’i temel alan müziklerinde Shoegaze, Post-Black Metal, Atmospheric Black Metal ve Melodic Black Metal unsurlarının hepsini bulmak mümkün. Grubu iki hafta önce keşfedip albüm inceleme listeme aldım. 2004 yılından bu yana üretken bir şekilde kariyerine devam ediyor grup. Ben ise grupla tanışma albümüm olan ve bu yıl çıkan “Fires in the Fall”dan sizlere söz edeceğim. Böylesine birçok alt türü içinde barındıran albümleri dinlemek elbette heyecan verici oluyor. Bu heyecanı daha albümü dinlemeden hissediyorum. Albümü dinlerken de bu heyecan ateşinin sürekli yanıyor olması önemli. Zaten bu olmuyorsa o albümden çok da bir şey beklemiyorum. Fakat Krigsgrav ‘ın öylesine güzel bir tarzı var ki ve bana sorarsanız bütün bu türleri tek bir potada eritmeyi çok iyi bir şekilde başarmış ve ortaya kendilerine özgü diyebileceğim bir tarz belirlemişler. Her şeyi duyuyorsunuz ama bu her şeyi duymak bir kaosa yol açmıyor. Tam tersine müzikal zenginliğin içinde kulaklarınız bayram ediyor.
Fire in the Fall’ın en çok dikkatimi çeken şeyi prodüksiyon kalitesi oldu. Kesinlikle çok üst düzey bir prodüksiyon işi var albümün. Soundu inanılmaz kaliteli. Bunu grup elemanları kendileri başardıysa da ayrıca bir tebrik gönderiyorum buradan. Öyle her zaman duyabileceğiniz bir prodüksiyon kalitesi olduğunu düşünmüyorum. Gerçek anlamda böylesine müzikal yönden zengin bir albüme yakışacak bir prodüksiyon kalitesinden söz ediyorum. Daha albümün ilk şarkısında bunu hissetmek ve albümün geri kalanında da şahane bir resital dinlemek gerçekten beni inanılmaz mutlu etti. Daha işin teknik kısmı ile beni heyecanlandırmayı başaran bir grup oldu Krigsgrav. Bu teknik kısım ile kaydedilen şarkılar ise son zamanlarda duyduğum en iyi işlerden bazıları olarak albümü donatıyor. Her şarkıda hayranlığım bir üst seviyeye çıktı. Bu kadar zengin bir müziği, bu kadar çeşitli riffleri ve muazzam bir vokal performansını bir araya getirmek gerçekten büyük bir iş. ABD’li dostlarımız bunu çok iyi bir şekilde başarmışlar. Albümü kaç kere dinlersem dinleyeyim hep büyük bir heyecan duydum ve albümü bitirdiğim her zaman da gözlerim parıldadı. Bu tür heyecanları sözcüklerle anlatmak pek de mümkün olmuyor. Fakat ben yine de burada çabalıyorum işte. Albümdeki riff yazımları zaten beni benden aldı. Gerçekten birçok kere bahsettiğim heyecan uyandırma etkisi bu işte. Rifflerin bir araya gelip hiçbir şey ifade etmemesini dinlemek beni artık mutlu etmiyor. Ruhen o bestelerin beni girdabına alması lazım. Krigsgrav ise bunu çok iyi bir şekilde başardı. Albümlerini dinlediğim süre boyunca muazzam şarkıların hayranı oldum. Artık dinlemekten büyük keyif alacağım bir başka grup daha bulduğum için de ayrıca mutluyum. Bu yılın yine en iyi işlerinden biri olduğunu da göğsümü gere gere söylerim.
Harikulade bir albüm dinlemiş bir insan olarak bu yazıyı da ne denli coşkuyla yazdığımı zaten cümlelerimden anlarsınız. Gitar tonları, gitar soloları, bas gitarın güçlü sesi, davulun şahane atakları, melodik rifflerin kalbe dokunması, şahane atmosferi ve işlediği natüralist teması ile Fires in the Fall şahane bir albüm olmuş. Mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder