Albüm Kritik 833 (This White Mountain / Icons of the Melancholy)

Herkese selamlar! Bugün de Black Metal’in Progressive tarafına yoğunlaşmış olan ve tek kişinin yıllardır yürüttüğü bir gruptan ve bu yıl çıkardığı albümden sizlere söz edeceğim. ABD’nin eller havaya bir ülke olmasından bunalmış biri olan “Kevin Narowski” bu bunalımını bizlerle müzik yoluyla paylaşmak istemiş. Dertler paylaştıkça çoğalsın demiş. Mutlulukla işi olmayınca haliyle çoğaltması gereken şey dert oluyor. 2008 yılında “This White Mountain” adında Metal camiasına soktuğu tek kişilik projesi de işte bu aktarımın bir aracıdır. Dert transferini sağlıyor. Grubun ismi bizdeki Anadolu türkülerinde geçen “oy karlı dağlar” dizelerini bana hatırlatsa da ABD’li nereden bilir Anadolu ezgilerini diyorum sonrasında. Buraya kadar iyi dalga geçtiğimin farkındayım. Bundan sonra biraz daha kendimi ciddiyete davet ediyorum. This White Mountain’ın tarzı bana “Red Apollo”yu anımsatsa da dağılmış olan o muazzam grup kadar beni can evimden vurduğunu söyleyemem. Yine de Progressive tınıları ölçülü derecede Black Metal ile buluşturması ve özellikle kederlenmek, isteyen fakat bunu da dozunda yaşamak isteyen, Metal dinleyicileri için iyi bir noktada yer alıyor grubumuz. Bugün de sizlere bu yıl çıkarmış olduğu “Icons of the Melancholy” albümünden kısaca söz edeceğim.

Ben, grubu zaten Icons of the Melancholy albümleri ile keşfettim. Albümün adı bile sizleri kederlendirmeye yetiyor. Zaten Kevin abimizin albümlerindeki temalara baktığımızda insanlığa lanet okuma, nihilizm, acı, keder gibi temaların işlendiğini görüyoruz. Eh, böyle temaları işleyen bir grubun şen şakrak müzik icra edeceğini de beklemeyiz. Albümde bu minvalde gayet hüzünlü, acı verici bir atmosfere sahip. Grubun yaptığı tür için her ne kadar Atmospheric Black Metal denmiş olsa da bence Progressive Black Metal çok daha uygun olacaktır. Atmosfer olarak elbette bir yoğunluğu var. Fakat bu sadece Atmospheric Black Metal icra eden gruplarınki kadar yoğun değil. O yüzden de tıpkı Progressive tınıları gibi atmosferi de gayet dozunda kullanmış This White Mountain. Albümü dinlemeye başlamadan önce bir de albüm kapak resmini inceledim. Açıkçası “Panopticon” tarzında bir albüm kapak resmine sahip olması bana biraz da o tarz bir şeyler duyabileceğimi düşündürdü. Nitekim haksız da çıkmadım. Panopticon’dan duymaya alışık olduğum şarkı yazımlarını bu albümde de görüyoruz. Belki melodik yoğunluk bakımından Panopticon’un bir tık daha üst seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Yine de This White Mountain’ın da aşağı kalır yanı yok. Albümü dinlemeye başladığımda her şey gayet güzel başlamıştı. İlk iki şarkı gerçekten çok etkileyiciydi. Özellikle ikinci şarkı olan “Destructive Nature” şahane rifflerle bezenmiş bir şarkı ve muhtemelen albümdeki en sevdiğim şarkı da bu şarkı oldu. Fakat zaman ve şarkılar geçtikçe aslında zamanın geçmediğini hissetmeye başladım. Çünkü şarkıların süresi çok uzun ve bazı şarkılar da gerçekten içimi kuruttu sıkıntıdan. Albümde 10 şarkı var ve albümün toplam süresi yaklaşık 77 dakika. Şarkıların uzun olması ile hiçbir zaman bir problemim olmadı. Tek bir şartla; bu uzun şarkılar kendilerini iyi bir şekilde dinletmeliler ve heyecan yaratmalılar. Progressive Metal ve Black Metal bir araya geldiği zaman bu heyecan yaratılır diye düşünüyor olabilirsiniz. Fakat bu iki türün aralarındaki ilişki hiçbir zaman şahane olmuyor ve bunu da fazlasıyla deneyimledim. Bu albümde de ne yazık ki beni sıkan birçok şarkı oldu. Bu şarkıların her birinde çok fazla değişken olmasına rağmen böyle oldu. Albümdeki şarkıları birer birer tükettikçe Power Metal havası dahi aldım bu albümde. Bazı noktalarda “Stratovarius” tınıları bile duydum. Bu kadar zengin bir albümü nasıl beğenmezsin diyorsanız bu iş işte zevk meselesi noktasına geliyor. Kaldı ki albümü de beğenmedim değil. Emeğe saygım sonsuz öncelikle ve genel olarak albümü içinde tutarlı buldum. Birkaç şarkıyı ciddi anlamda beğensem de albümün bütünü için bunu söylemem çok zor. Özellikle albümün ikinci yarısı olarak nitelediğim altıncı şarkıdan sonrası gerçekten geçmek bilmedi benim için. Öte yandan tek bir kişinin böylesi etkileyici şarkı yazımlarına imzasını atması da elbette taktir edilesi bir şey. Prodüksiyon kalitesi olarak da hiçbir sorunu yok albümün.


Icons of the Melancholy, iyi bir Progressive Black Metal albümü olmuş. Fakat benim için bu albümü baştan sona dinlemek oldukça zor bir deneyim oldu. Albümün yarısından sonrasında sıkıldım. Fakat müzikal ve teknik olarak ortada çok iyi bir iş olduğu da aşikâr. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7,5/10



Yorumlar