Korkuyu ve dehşeti bizlerin huzuruna Death Metal ile sunmayı tercih etmiş bir gruptan ve onların bu yıl çıkardıkları albümden sizlere söz edeceğim. Birleşik Krallık’tan “The Bleeding” ile bu yıl çıkardıkları “Monokrator” albümleri ile tanışmış oldum. Grubun bu albümünü dünden beri dinliyorum ve oldukça enerjik hissediyorum. Çünkü bu bir Death Metal albümü ve hem de sadece bir Death Metal albümü değil, Thrash Metal tınılarının da şarkılarda kendini belli ettiği bir Death Metal albümü. Bu yüzden de sizleri gaza getirecek bütün etmenleri bünyesinde barındırıyor. Böylesi albümleri dinlemeyi seviyorum. Daha çok Black Metal’in kaotik yapısına mazur kalan bünyeme bu tür dopingler iyi geliyor. Bu bir es verme değil tam tersine bataryayı şarj etmedir. Death ve Thrash Metal albümlerinin böyle özelliklerinin olması ne güzel. Zaten önümüzdeki birkaç albüm incelemesinde de Thrash Metal ve Death Metal ağırlıklı yazılar göreceksiniz. The Bleeding 2010 yılından bu yana Metal camiasında imiş. Ben bu zamana kadar adını duymamıştım. Neyse ki bu cahilliğim burada son bulmuş oldu. Monokrator gibi gaz bir albümü dinlemek güzel olsa da böylesi bir albümü değerlendirmek pek de kolay olmuyor benim açımdan. Çünkü albüm baştan sona çok iyi hissettiriyor ve kendimi sürekli çok iyi bir albüm dinliyormuşum gibi hissediyorum. Fakat bir noktada şunu da biliyorum ki bunun nedeni şahane enerjik bir albüm dinlememden dolayıdır. O yüzden birkaç defa bu albümü dinledim ve düşüncelerimi netleştirdikten sonra klavyenin başına oturdum.
Monokrator, daha ilk şarkıda zaten ne denli gaz bir albüm olacağını ve temasının kimyasal ölümler ve türevi dehşet şeylerle bezeli şarkılarla bir yandan korku salarken bir yandan da kafalarımızı sallamaktan ağrıtacağını göstermiş oldu. Baştan sona aynı enerji ve teması ile albüm oldukça sağlam bir görünüm sergiliyor. Her şey açık ve net! Adamlar dehşet şeyleri dehşet bir müzik ile anlatmak istemişler ve bunu da başarmışlar. Öncelikle albümün soundu gerçekten çok iyi. Zaten bu soundu birçok Death Metal albümünde de duymuş ve beğenmiş biriyim. The Bleeding’in de bu sound ile şarkılarını kaydetmeleri hoşuma gitti. Öte yandan bas gitarın o çelik tellerinin harikulade bir şekilde kulaklarımda yankılanması da yine bu albümde en çok sevdiğim unsurlardan biri oldu. Yazılan riffler de kaya gibi riffler olmuş. Açıkçası bu albümü kaç kere dinlersem dinleyeyim her defasında duygu ve düşüncelerimin aynı olacağını düşünüyorum. Şahane bir albüm olmuş. Her şey öylesine güzel bir şekilde albümün bütününe yansıtılmış ki çok kaliteli ve özverili bir iş dinlediğinizi anlıyorsunuz. Bu yüzden de The Bleeding adamlarını tebrik ediyorum. Dinlemekten büyük keyif aldığım bir albüm oldu Monokrator. Thrash etkisinin de çok iyi bir dozda ayarlanması ve bu albümü gerçekten de tam anlamıyla Death ve Thrash sentezi olarak göstermiş. Bunu yapmak da öyle kolay bir iş değildir. Fakat dediğim gibi The Bleeding üzerine düşen görevi çok iyi bir şekilde yerine getirmiş. Öte yandan gitar soloları da yine şarkılara şahane yakışmış. Her gitar solosunu çok beğendim. Bu albümde beğenmediğim hiçbir şey çıkmadı. “Jamie Stungo”nun da vokal performansı şarkıları daha da gaza getiriyor. Bütün her şeyin saat gibi işlediği bir albüm olmuş, daha ne olsun!
Bu yıl içinde dinlediğim en güzel ve en gaz albümlerden birini The Bleeding Monokrator ile yapmış. Gerçekten dinlemeye doyamadığım bir albüm olmadı. Mutlaka sizlerin de kulak vermesini isterim. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Not: Albümün 6. şarkısı olan “On Wings of Tribulation”ın girişteki ana riffi “Slayer”ın “Mandatory Suicide” şarkısına ne kadar da benziyor öyle!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder