Herkese selamlar! Bugünkü rotamız Avusturya’nın az yukarısı. Avusturya’dayız ama yukarı tarafında, Ried im Innkreis bölgesindeyiz. Black Metal’in bu defa çok daha cesaret işi olan deneysel ve avangart tarafından bir albümden sizlere söz edeceğim. Böyle deyince de bir “Portal” veya “Deathspell Omega” tarzı bir şey beklenmesin. En azından onlar kadar uç seviyede değil yani. Benim de yeni keşfettiğim bir grup olan “Perditus” ve bu yıl çıkardığı albümü “The World Shall Know Pain”den sizlere söz edeceğim. Grubu iyi ki keşfetmişim. Öncelikle bunu söylemek istiyorum. Yine grup diyorum ama tek bir kişinin yürüttüğü bir proje Perditus. “Grandweller” mahlaslı dostumuz 2017 yılından bu yana Perditus için ter döküyor. Black Metal’i çok farklı perspektiflerden yorumluyor aslında kendisi. İçinde old-school, melodik, biraz deneysellik ve biraz avangartlık bulabileceğiniz bir nevi kompleks bir Black Metal icra ediyor. Bütün bu türleri ciddi bir şekilde birleştirmek ve bir potada eritmek çok büyük özveri ister. Çok dikkatli bir şekilde her şeyin iyi bestelenmesi gerekir ve en önemlisi bütün bunların albümün genelinde çok iyi bir atmosfer yaratması gerekir. Ne güzel ki Grandweller dostumuz bunu çok iyi bir şekilde başarmış. Bu yıl dinlediğim en güzel işlerden biri The World Shall Know Pain oldu. Bunu daha yazının girişinde söylemek istiyorum. Albümü o derece beğendim.
The World Shall Know Pain her ne kadar benim çok severek dinlediğim bir albüm olmuş olsa da albümün yarım saatlik süresi biraz üzdü. İçinde bulunan 8 şarkının her biri bittiği zaman ne oldu yahu diyorum. Hatta bazı şarkılar birbirlerine bağlanarak devam ettiği için de anlamıyorum hangi şarkı bitti, hangi şarkı başladı. Elbette bunu bir sorun olarak değerlendirmiyorum. Albüm kısa süreye sahip olsa da dinlemekten inanılmaz keyif aldığım bir albüm oldu. Black Metal’i böylesine özgün bir şekilde yorumlayan ve ciddi anlamda şahane riffler yazan adamlara hayran oluyorum. Bunu çok önceki yazılarımda da dedim. Eğer yeni bir grupsanız ve bu camiada iyi bir yer edinmek istiyorsanız muhakkak farklı düşünceleriniz olmalı ve o düşüncelerinizi iyi bir şekilde müziğinize yansıtmalısınız. Perditus işte bunu şahane bir şekilde yapmış. Grubu bu yıl çıkardığı The World Shall Know Pain albümleri ile keşfetmek benim için harikulade bir deneyim oldu. Diğer albümlerini de hemen dinleyeceğim. Zira bir cevher bulduğumu hissediyorum. Şarkı yazımları kısa süreli olmalarına rağmen harikulade riffler ve şahane atmosfer ile yapılmış. Dediğim gibi içindeki bu deneysellik ve avangart tınılar şarkıları çok daha üst seviyeye taşıyor. Öte yandan yakarış halindeki vokal tarzıyla Grandweller’ı çok beğendim. Her şeyini kendisi yapan bir manyak daha keşfetmek ne güzel! Bütün bu dehşet havayı tek başına ve süper müzik vizyonu ile vermeyi başarıyor. Albümdeki bir diğer muazzam şey ise bas gitarın kaya gibi kendini belli etmesi. İnanılmaz bir şey gerçekten. Black Metal albümlerinde duymayı her geçen gün daha çok istediğim şey bu. Bas gitarın sadece arkada bir uğultu olarak kalması yetti artık. Özellikle Deathspell Omega’nın “Paracletus”unu dinledikten sonra bas gitarın Black Metal şarkılarında ne gibi dehşet bir ortam yaratacağını daha iyi anlamış oldum. The World Shall Know Pain, bu yıl en çok dinleyeceğim albümlerden birisi olacak hiç şüphesiz. Artık kesinleşti bu. Bu yılın en iyi albümleri listesine girer mi bilmiyorum. Önümüzde daha bir sürü albüm var. Fakat aday olduğunu da söylemek isterim.
Perditus'u mutlaka dinlemenizi öneririm. Zira Black Metal’i bu denli görkemli bir hale getiren ve yenilikçi tarzı ile atmosferini bu derece güçlendiren bir grubu dinlememek büyük kayıp olur. The World Shall Know Pain şahane bir albüm olmuş. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder