Albüm Kritik 827 (Non Est Deus / Legacy)

Herkese selamlar! Bugün artık ABD’den uzaklaşıyoruz ve rotamızı Avrupa’ya çeviriyoruz. Avrupa deyince de akla gelen ilk ülke olan Almanya’ya uğruyoruz. Almanya, bana kalırsa her türlü sanatın en önemli merkezidir. Bu ülkede hem en iyi klasik müzik konserlerini izlersiniz hem de en iyi Metal festivallerinde kafa sallarsınız. Sadece sesli sanatlar değil diğer sanat türlerinde de en büyük ülke olma konumundadır. Böylesi entelektüel bir ülkede sanatçı olmak da zor olmasa gerek. Her türlü sanat dalında dünya çapında isimleri bu ülkeden görebilirsiniz. Bugün de bu ülkeden çıkan ve tek kişinin yürüttüğü bir Black Metal projesi olan “Non Est Deus” ve bu yıl çıkan albümü “Legacy”den sizlere söz edeceğim. Bu grubun o tek kişisi ise “Noise” mahlaslı bir arkadaşımızdır. Black Metal’in oldukça melodik tarafını icra ediyor Non Est Deus. Bu tarz için “Mgła” vari bir tarz diyebiliriz. Zira artık birçok Mgła türevi grup dinliyoruz. Özellikle Non Est Deus’un bu albümünde ciddi anlamda Mgła esintileri görüyorsunuz. Buna da şaşırmıyorum artık. Melodic Black Metal türünün şu anda zirvesini temsil ediyor Mgła ve bu türü icra etmek isteyen grupların da etkileşim yaşaması normal. Tabi bunun dozunu ayarlamak da çok önemli. Grup ilk albümünü 2018 yılında çıkarmış ve bu zamana kadar da üretkenliğini sürdürmüş.

Legacy'i dinlediğim süre boyunca Mgła’nın Black Metal dünyasına nasıl bir etki bıraktığını düşündüm. Gerçekten de kendi açtıkları yolda yürüyen ne çok grup oluverdi birden. Özellikle bunu sadece riff yazımlarında da görmüyoruz. Her davulcunun erişmek istediği muazzamlık seviyesi olarak gördüğüm Darkside’ın tarzında davul çeşitlemelerini yazmaya çalışmaları da diğer grupların öykündükleri başka bir unsur. Bütün bunları iyi bir şekilde yaparsanız da ortaya gayet güzel bir iş çıkıyor. Daha önce bu cümleleri “Groza” için de kullanmıştım. Onlar zaten direkt Mgła’nın albüm isimlerini alarak ne yapacaklarını ilk başta belli etmişti. Tabi burada dediğim şeye tekrar geliyoruz. Esinlenmek iyi hoş da özgün bir şeyler üretmedikten sonra ne kadar sürdürülebilir olacaktır bu? Non Est Deus’u dinlediğim süre boyunca bu kadar etkileşimde olmalarının rahatsız edici bir tarafı olduğunu düşündüm açıkçası. Evet, Melodic Black Metal’in şu anda gittiği yönde bu şekilde işler yapılıyor fakat en azından müziğin matematiğini biraz daha değiştirebilirmiş Noise adlı dostumuz. Çünkü aynı düzlemde yazılmış birçok albüm var ve biz o birçok albümü dinledik, dinliyoruz da. Önemli olan şeyin farklılaşma olduğu aşikâr. Yeni dünya Black Metali’nde farklılaşmak adına birçok şey deneniyor ve bunların çoğu da başarılı oluyor. Non Est Deus belki bir süre sonra cesaret göstererek farklı şeylere de yönelecektir. Bilemiyorum. Legacy’de var olan şarkıların hepsi birkaç rifften oluşan ve ciddi melodik tarafları olan ve gayet dinlenebilir işler olmuşlar. Bu albümü dinlemeye başlayan biri hiç sevmedim diyemez. En azından ben öyle düşünüyorum. Çünkü Melodic Black Metal’in içinde barındırdığı formül gayet güzel bir şekilde işlenmiş. Bu yüzden de bu albümü dinlemek herhangi bir olumsuzluk yaratmıyor. Davuldaki zil kullanımları da yine her şarkıda fazlaca kendini belli ediyor. Bu albüm için davulun lokomotifinde olan bir albüm diyemeyiz belki ama yine de davulun şarkıları daha iştah açıcı bir noktaya getirdiğini de söyleyebiliriz. Prodüksiyon açısından bence biraz daha kaliteli bir iş ortaya konabilirmiş. Biraz daha gitar distorsiyonlarının arttırılmasını isterdim. Bu kadar berrak bir sounda Black Metal’de pek gerek olduğunu sanmıyorum.


Non Est Deus’un Legacy albümünü birkaç kere dinledim. Her dinlememde de keyif aldım. Zira ben Melodic Black Metal albümlerini zaten dinlemeyi çok seven biriyim. Eh favori grubum Mgła tarzı işleri başka gruplardan dinlemek de elbette beni mutlu ediyor. Fakat Mgła taklidi şeyleri uzun süre dinlemek hoş bir şey değil. Umarım Non Est Deus bir sonraki albümünde çok daha niş ve özgün bir şey ortaya koymayı başarır. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7/10



Yorumlar