Herkese selamlar! Albüm kritik yazma aralığım gittikçe uzuyor, bunun farkındayım. Fakat yakında bir düzene oturtacağımı düşünüyorum. Umarım bu düşüncem gerçekleşir. Bugün, sizlere uzunca bir süredir bahsetmek istediğim bir albümü nihayet yazmak için klavyenin başına oturdum. Daha önce 2018 yılında “Dødheimsgard” albümü incelemiştim. 2015 yılında yayınladıkları “A Umbra Omega” albümlerini yazmıştım ve o albümü de oldukça beğenmiştim. Zaten Dødheimsgard’ın 2015 yılından bu zamana kadar olan sürecinde de başka bir albümleri çıkmadı. 8 yıl sonra yeni bir albüm yayınladı Norveçli abilerimiz. 8 yıl gerçekten de uzunca bir süre yeni bir albümü yayınlamak için. Arada geçen zaman zarfında grubun en azından bir EP ile biz buradayız demesini beklerdim. Gerçi benim gibi sadece grubu uzaktan takip edenler için çok da bir şey ifade ettiğini sanmıyorum. Fakat bu grubun büyük hayranları için büyük sıkıntı olmuştur. Tıpkı benim yıllardır “Falkenbach”tan yeni bir ses duymayı beklediğim gibi çileli bir süreç geçirmişlerdir. Neyse ki Dødheimsgard bu sessizliğini bu yıl bozdu ve bizlere yine nevi şahsına münhasır, sanat ve müzik yönü bir hayli kuvvetli bir albüm sundu. Gerçekten de çok eksantrik bir albüm dinlediğimi yazının daha giriş kısmında söylemek isterim. Önceden Black Metal grubu olarak gösterilen Dødheimsgard artık bir Avant-garde Metal ve yer yer Progressive Black Metal grubu olarak lanse edilmesi gerektiğini bu albümde kesin olarak bizlere gösteriyor.
Avant-garde tınıları dinlemek benim her daim hoşuma gitmiştir. Çünkü o türün kendi içindeki dinamikleri, geçişleri ve riff yazımları oldukça değişiktir. Bu yüzden de sizi sürekli merak içinde bırakır. Avant-garde türünün herhangi bir Metal türü ile birleşmesi genellikle ortaya güzel şeylerin çıkmasına vesile olur. Fakat en çok da Black Metal’e yakışıyor bu birleşim. Bir Black Metal sevdalısı olarak bu iki türün birleşiminden gayet memnun oluyorum. Öte yandan Dødheimsgard gibi sadece Metal’i değil, genel olarak müziği teorik olarak çok iyi sindirmiş gruplar işi pratiğe dökerken de hiçbir şekilde zorluk yaşamıyorlar. Çok daha zengin ve çok daha üst düzey şarkılarla albümlerini donatabiliyorlar. Dødheimsgard, 8 yıl sonra “Black Medium Current” ile şahane bir geri dönüş yapmış. Bu albümü dinlemeden önce Dødheimsgard’ı ne kadar uzun süredir dinlemediğimi fark ettim. Hepten ne ile karşılaşacağımı unutmuşum. Albümün ilk şarkısındaki o yumuşak giriş beni biraz korkutmadı desem yalan olur. Zira en son isteyeceğim şey bir Metal grubundan çok yumuşak şarkılar dinlemektir. Elbette albümlerin içinde bu tür şarkıların olmasında bir sorun yok. Fakat bütün albümün o minvalde olması da hoş bir şey değil.
Black Medium Current, inanılmaz bir müzikal seviyeye sahip bir albüm olmuş. Albümü dinlediğiniz zaman bu derece çok yönlü bir müzikal vizyonun bir araya gelmesine şaşırmadan edemiyorsunuz. Yaratılan atmosfer, o atmosferi besleyen müzikal öğeler, Metal’in en önemli unsuru olan distorsiyonlu rifflerin çok iyi bir şekilde yazılmış olması, bas gitarın arkada yaptığı caz tarzı gövde gösterileri ve vokalin çok dinamik bir şekilde şarkılarda varlığını göstermesi ile bütünsel bir muazzamlık gösteriyor. Gerçekten bu albümü dinlerken kendimi ciddi anlamda bir sanat eseri dinlediğim düşüncesi sardı. Yanlış da değil bu düşünce. Sadece şarkıların bazılarındaki elektronik müzik partisyonları beni rahatsız etti. Beni yıllardır burada takip edenler bilir elektronik müzik denen saçmalığın Metal ile buluşmasına asla tahammülüm yok. Yine de Dødheimsgard dozunu iyi bir şekilde ayarlamayı başarmış ve öyle kahredici bir tablo ortaya çıkmıyor. 9 şarkıdan oluşan ve yaklaşık 70 dakikalık bir süreye sahip olan Black Medium Current bu uzun süresine rağmen hiç de sıkıcı bir albüm değil. Bunun en büyük nedeni de az önce bahsettiğim yüksek müzikal kalitesine sahip olmasıdır. Yazılan şarkıların her biri neredeyse 7-8 farklı geçişe ve bir o kadar da riff zenginliğine sahip. Hal böyleyken sıkıcı bir albüm olması elbette düşünülemez. Benim gibi kompleks albümler dinlemeyi seviyorsanız Black Medium Current sizi oldukça ihya edecektir.
Norveçli Dødheimsgard uzunca süren sessizliğin ardından çok iyi bir geri dönüş yapıyor ve Black Medium Current ile bu yılın en efsanevi işlerinden birine imza atıyor. Tam puan vermek isterdim ama elektronik zamazingolar beni bundan alıkoyuyor ve bir puanı kırıyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 9/10
Yorumlar
Yorum Gönder