Herkese selamlar! Gecenin geç saatlerine doğru ilerlerken siteye yazı yazma fikri geldi aklıma. Daha önceki yazıda da açıkladığım üzere kendi albümümün işleri ile uğraşıyorum. Her ne kadar bitmiş gibi görünse de farklı farklı işler çıkabiliyor. O tür ufak tefek işlerle uğraşmaktan siteye yazı yazma aralığım da haliyle uzuyor. Neyse bir şekilde klavyenin başına oturdum ve bugün, bu yıla ait bir albümden sizler söz edeceğim. Şubat ayının başlarında artık 2023 yılında çıkan albümlerle karşılaşıyoruz. Karşılaşma sıklığımız arttığı için ben de artık bu yılın albümlerine kulak veriyorum. Bugün sizlere bahsedeceğim grubu geçen hafta keşfetmiştim. Son 2 gündür de yoğun bir şekilde dinliyorum kendilerini. ABD’li Death Metal ve Deathcore karışımı müzik icra eden “Sagen”den ve onların bu yıl çıkardıkları “Roots of Proctor”dan sizlere söz edeceğim. 2023 yılında çıkan albümleri incelemeye oldukça sert bir şekilde giriş yapıyoruz. Dediğim gibi albümü bir süredir dinliyorum artık kulaklarımın çığlıklara ve Deathcore’un kendine has çirkinliğine doydu diyebilirim.
Death Metal ve Deathcore ikilisinin bir araya gelmesinden daha doğal bir birleşim düşünemiyorum. Düşünebilirim ama şu an onu düşünmek için geçerli bir nedenim yok. Sagen, Metal camiasında oldukça yeni bir grup olarak karşımıza çıkıyor. 2020 yılında kurulmuşlar ve ilk albümlerini de 2021 yılında yayınlamışlar. Açıkçası grubun varlığından yeni haberdar olduğum için önceki albümlerini dinlemedim. Fakat işin iyi tarafına bakarsak da diskografi geçmişlerinde sadece bir albüm var ve dinleme işi çok da zaman almayacak. Death Metal’i dinlemekten gerçekten büyük keyif alıyorum. Yıllar içinde Death Metal’e olan ilgim daha da arttı ve yeni gruplar keşfettikçe de bu türü daha fazla dinlemeye başladım. Bu sene, Mayıs ayında, yeni albümlerini dinleyeceğimiz “Cattle Decapitation” sayesinde içimdeki Death Metal ateşi harlandıkça harlandı ve alev topuna dönüştü. Grindcore ve Deathcore gibi destekleyici türlerle de yangına körükle gidiyorum. Sagen’in Roots of Proctor albümünü dinlerken gerçekten keyif aldım. Ne de olsa daha önce dinlemediğim bir grup ve bir beklentim olmadan “play” tuşuna basıp albümü dinledim. Albüm sound olarak oldukça iyi bir düzeyde yer alıyor. Çiğ, öfkeli ve kaotik bir sound yapısına sahip albümdeki şarkıları dinlemek gerçekten keyif verici. Albümün genel atmosferi gerilim dolu aslında. Bunu şarkı başlarındaki veya sonlarındaki ufak tefek gerilim dolu atmosferik partisyonlarla çok daha fazla hissediyorsunuz. Zaten albümün açılış şarkısı (introsu diyelim) “Proctor’s Ledge” de gerilimin fitilini ateşleyen girişi yapıyor. Şarkılar için yazılan riffleri genel olarak beğendim. Fakat çok daha iyilerini bu kulaklar duydu elbette. Yine de ikinci albümlerini dinlediğimizi göz önüne aldığımızda ciddi bir iş yaptıkları da aşikâr. Death Metal’i ve Deathcore’u çok iyi bir şekilde özümsemişler. Bu yüzden de albümü dinlerken sıkılmaya pek bir zaman bulamıyorsunuz. Çok kısa soluk alıp vermelerle albüm bir anda bitiyor zaten. 10 şarkı var yaklaşık 50 dakikalık bir albüm Roots of Proctor.
Bana sorarsanız Sagen’in önü açık duruyor. Eğer çok daha niş parçalar yazıp ve çok daha görkemli albümlere imza atarlarsa büyük festivallerde bu grubu çok sık görebiliriz. Dediğim gibi ben dinlemekten oldukça keyif aldım Roots of Proctor’u. Efsanevi bir albüm değil belki ama sağlam ve karakter sahibi bir albüm olduğunu düşünüyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 8/10
Yorumlar
Yorum Gönder