Geçen yıl çıkardıkları albümleri “Songs of Unspeakable Terror” ile benim tarafımdan yerden yere vurulmuştu “Bloody Hammers”. Sadece benim tarafımdan da değil, birçok albüm eleştirisi yapan mecra bu albümü oldukça vasat ve sıradan bulmuştu. İyi olduğunu söyleyen basın organları da yok değildi. Fakat o basın organları için hemen hemen her albüm zaten muazzam olduğu için onların ne dediklerinin pek önemi yok. Burada isimlerini verip o basın organlarını takip edenler tarafından karşılıklı diyalog yaşamak istemiyorum. Fakat yabancı basından bahsettiğimi söyleyerek ufak bir ipucu verip bu konuyu geçiyorum. Bloody Hammers, benim uzun yıllardır dinlediğim bir grup. Kendilerini 2018 yılında keşfetmiştim ve o zamandan bugüne kadar aktif bir şekilde dinliyorum. Özellikle ekstrem türler haricinde bir şeyler dinlemek istediğim zaman tercih ettiğim gruplardan birisi oluyor Bloody Hammers. Doom Metal, Heavy Metal ve Hard Rock türlerini güzel bir şekilde birleştirip, bizlere genelde iyi albümler sunmayı başarmış bir gruptur Bloody Hammers. Bu zamana kadar siteye 4 albümlerini yazdım. Grupla ilk tanıştığım ve hala dinlemekten büyük keyif aldığım ilk albümleri “Bloody Hammers”, sonrasında 2016 yılında çıkardıkları “Lovely Sort of Death”, 2017 yılında çıkardıkları “The Summoning” ve son olarak fa geçen yıl çıkarmış oldukları “Songs of Unspeakable Terror”ün kritiklerini burada okuyabilirsiniz. Dediğim gibi bu grubu ciddi bir şekilde takip ediyorum. Bürünmüş oldukları korku temalı ve gotik hava ile “Anders Manga ve Devallia” ikilisinin elinden çıkıyor Bloody Hammers’ın şarkıları. Bana birçok gruptan esintiler vermeyi başarıyor Bloody Hammers. Bu yüzden yaptıkları albümleri heyecan içinde dinliyorum. Geçen sene oldukça kötü bir deneyim yaşadıktan sonra grubun bu sene albüm çıkaracağını düşünmüyordum açıkçası. Biraz daha ara verip, daha iyi materyaller toplayarak, daha iyi bir albümle gelmelerini umuyordum. Fakat aradan sadece 1 yıl geçti ve Bloody Hammers “Washed in the Blood” adlı albümünü dinleyenlerin huzuruna sundu.
Bloody Hammers, Metal camiasında bana göre oldukça niş bir grup olarak varlığını sürdürüyor. Çünkü Heavy Metal DNA’larını şarkılarında var ediyor ve Doom Metal ile harmanlıyor. Bunu yaparken de seleflerinin açtığı yoldan yürüyor. Bu yürümeyi sıradan ve aynı şeyleri yaparak değil, kendi tarzlarını yaratarak yapmayı seçmiş olmaları Bloody Hammers’ı bugün bilinir ve dinlenmesi keyifli bir grup haline getirdi. Bloody Hammers dinleyen herhangi bir kişi kötü bir müzik dinlediğini söyleyemez. En azından bir önceki albümlerine kadar. Elbette her grubun kariyerinde inişler ve çıkışlar oluyor. Bloody Hammers için de 2021 yılı bir iniş yılı olarak görülebilir. Washed in the Blood’a geldiğimiz zaman ise durumun ciddi bir şekilde toparlandığını görüyoruz. Geçen yılki sıkıcı bir albümden sonra kendi tarzlarını çok daha iyi bir şekilde yansıttıkları bir albüm sunuyorlar bizlere. Yazılan şarkılar daha derli toplu bir hava veriyorlar. Bloody Hammers’tan alışık olduğumuz gotik havayı da yine iyi bir şekilde veriyorlar. Heavy ve Doom Metal riffleri ile bezeli şarkıları dinlemek elbette keyif verici oluyor. Yine de bu albümdeki rifflerin çok daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Basit rifflerle etkileyici işler yapmayı genelde başarıyor Bloody Hammers. Fakat bunu sürekli yapmaya kalkınca ve nefes alma zamanı bile vermeden peşi sıra albümleri yayınlayınca yaratıcılıklarına da ket vurmuş oluyorlar. Manga’yı anlayabiliyorum. Üretmeyi çok seven birisi ve her boşluğunda yeni materyaller yazmayı ihmal etmiyor. Bu materyaller birikince ve bir albüm oluşturacak kıvama gelince de hemen kayda giriyor ve işini bitirip kenara çıkıyor. Şarkı yazımlarında neredeyse bütün elementleri kendisi yazıp, kendisi çalıyor. Klavye ve bas konusunda Davallia’ya görev düşüyor sadece. Manga’nın üretkenlik açısından böylesine çalışkan olması her ne kadar güzel bir şey olsa da Bloody Hammers’ın iyi albüm çıkarmaktan artık bir tık öteye gitmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Çok daha iyi ve o yıla damga vuracak albümler çıkarıp, ortalığı yakıp yıkmaları gerekiyor. Çünkü bu potansiyel bu grupta var.
Albümdeki şarkıları gerçekten severek dinledim. Hiç sıkılmadım. Art arda 4 kere dinlediğim bir albüm oldu. Zaten genelde Bloody Hammers albümlerini 1 defa dinleyip bırakmıyorum. Birkaç kere art arda dinleyebiliyorum. Bu albümdeki şarkılar ortalama ve ortalamanın bir tık üstünde olmuş. Daha önce Bloody Hammers dinlediyseniz daha albümün ilk şarkısında aynı formülle yazılmış bir başka albüm dinleyeceğinizi hissediyorsunuz ve bu hisleriniz de albümün sonunda doğrulanmış oluyor. Albümün en etkileyici şarkısı da bana göre albümün açılış şarkısı “Black Sunday” olmuş. Diğerleri de gayet başarılı fakat bu şarkı gerek riffleri gerekse de verdiği hissiyat nedeniyle bir adım önde yer alıyor. Manga’nın sesi yine çok güzel. Bana göre Metal camiasındaki en güzel seslerden birisine sahip Manga abimiz. Toparlayacak olursam; bir önceki albümleri Songs of Unspeakable Terror’den çok daha iyi bir albüm sunmayı başarmış Bloody Hammers. Fakat Washed in the Blood Bloody Hammers diskografisinde en güçlü albümlerden birisi olacak niteliğe de sahip değil. Yukarıda da uzun uzun bahsettiğim gibi, Anders Manga daha iyi şeyler yazmalı ve bunları çokça defa değerlendirip, biraz bizlere nefes aldırıp, şahane bir albüm haline getirip sunmalıdır. Benim naçizane düşüncem bu. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 7/10
Yorumlar
Yorum Gönder