Albüm Kritik 710 ( Blut Aus Nord / Disharmonium-Undreamable Abysses)

Bazı albümlerin atmosferik yapısı öylesine güçlü oluyor ki, albümü dinlediğiniz süre boyunca sizler de artık o atmosferin bir parçası oluyorsunuz. Bundan kendinizi alıkoymak pek de mümkün olmuyor. Zaten öylesi albümlere denk geldiğiniz zaman da kendinizi albümün dehlizlerine bırakmak en mantıklı seçenek oluyor. Tahmin edeceğiniz üzere bu durumu yaşayabileceğiniz Metal türlerinin başında Black Metal geliyor. Black Metal ve alt türleri bugüne kadar bizlere çeşitli görkemli albümler dinlettirdiler. Fakat bazı ülkelerden çıkan gruplar gerçekten bambaşka bir konumda kendilerine yer buldular. Black Metal’in başlangıç noktası her ne kadar yine İngiltere kabul edilse de Norveçli grupların bu türün lokomotifi olduğunu biliyoruz. Norveç’ten sonra İskandinav Yarımadası’nın çeşitli ülkelerinde de yine sağlam Black Metal oluşumlarını gördük. Fakat son 20 yıla baktığımız zaman Black Metal’in bu derece ilgi çekici bir tür olmasına en büyük katkıyı sağlayan ülkeler Avrupa ülkeleri olmuştur. Bunların başını çeken Fransa, Polonya, Almanya gibi ülkelerden çıkan Black Metal oluşumları bu türü öylesine çeşitli bir hale getirmiştir ki, Black Metal kendi içinde oldukça farklı türlere ayrılmak zorunda kalmıştır. Özellikle Fransa’dan çıkan gruplar Black Metal’i çok daha atmosferik ve yenilikçi bir şekilde özümsemiş ve bizlere çok muazzam işler dinlettirmişlerdir. Bugün de o Fransız gruplardan biri olan “Blut Aus Nord”un bu yıl çıkarmış oldukları “Disharmonium - Undreamable Abysses” albümlerinden sizlere söz edeceğim.

Blut Aus Nord bana hiç de yabancı bir grup değil. 2018 yılında “Deus Salutis Meæ” adlı albümlerini siteye yazmıştım. Bu albüm her ne kadar 2017 yılında çıkmış olsa da benim grup ile tanışmam 2018 yılına denk geldiği için ancak o zaman yazabilmiştim. Zaten bu albüm kritiğini yazmadan önce 2017 yılı tarihli albümlerini bir kez daha dinledim. Nitekim Blut Aus Nord’u özellikle açıp dinleyen biri değilim. Her ne kadar o zamanlar yaptıkları müziği genel olarak sevmiş olsam da beni tamamen etkilememişlerdi. Bu yüzden de Blut Aus Nord ile olan ilişkim o yıllarda sürdü ve sonrası devam etmedi. Geçenlerde aklıma gelmesiyle baktığım Blut Aus Nord’un yeni bir albüm çıkardığını görünce bu fırsatı kaçırmak istemedim. Normalde bu albüm değerlendirmesini daha önce yazacaktım fakat araya başka işler girince ertelemek zorunda kaldım. Öncelikle, Disharmonium - Undreamable Abysses’i bir enstrümental albüm olarak bilmeniz gerekiyor. Her ne kadar bazı şarkılarda birkaç söz ediliyor olsa da genel olarak sözleri bulunmayan şarkılar dinliyorsunuz. Blut Aus Nord’u dinlemeye çok hevesli biri kişi olmasam da bu albümleri beni tamamıyla ele geçirdi diyebilirim. Hatta son zamanlarda dinlediğim en görkemli, en ilahi albümlerden birisi Disharmonium - Undreamable Abysses oldu. Daha ilk şarkıda benim ağzımı açık bırakmayı başardı Fransız Avant-garde temsilcileri. Black Metal’in en görkemli yönünü Avant-garde ve Atmospheric Black Metal ile dinletmeyi misyon edinmiş bir gruptan işte böylesine efsanevi bir şaheser bekliyordum ben de. 2017 yılındaki Deus Salutis Meæ albümlerinde bana eksik gelen birçok şey veya tatsız gelen birçok şey bu albümde yerle yeksan olmuş. Günlerdir dinlediğim bu albümü tanımlamak için genellikle fizik üstü terimleri kullanmam gerekiyor sanırım. Hem ilahi bir sese hem de evrenin derinliklerindeki o kaotik atmosfer sesine sahip şarkılara sahip Disharmonium - Undreamable Abysses. Durum böyle olunca da bir Black Metal albümünden çok daha öte bir sanat eseri ile karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz.


1994 yılında kurulmuş olan Blut Aus Nord bugüne kadar hep başarılı albümlere imza atmış bir grup. Ben her ne kadar kendilerinin bir “fanı” olmasam da, Disharmonium - Undreamable Abysses özelinde beni de klanlarına kattıklarını söyleyebilirim. Bu albüm hakkında herhangi bir şekilde prodüksiyon veya diğer matematiksel şeyleri konuşmayı düşünmüyorum. Gerçekten de ruhumun derinlerine işleyen ve işin daha çok tinsel tarafına hitap eden bir albüm olmuş Disharmonium - Undreamable Abysses. Zaten albümün soundu ve prodüksiyonu ile ilgili bir sıkıntı olsaydı herhalde böyle beni etkileyemezdi. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 9/10



Yorumlar