Albüm Kritik 716 (Nubivagant / The Wheel and The Universe)

Black Metal’in bazı tabuları vardır. Bu tabular ilk başta müzisyenler tarafından belirlenir ve Black Metal’in iskelet şekli ortaya çıkar. Elbette zamanla müzisyenler bu tabuları esnetirler ve daha farklı şeyler deneyerek müziklerine farklı atmosferler katmaya çalışırlar. Fakat biz dinleyiciler açısından bu durum bir ikilem yaratmaktadır. Bir yandan Black Metal’de yenilik ve deneyselliği görmek isteriz, bir yandan da bizlerin alıştığı o Black Metal formunun sağlam bir şekilde varlığını sürdürmesini bekleriz. Bu ikisini bir arada vermek de mümkün fakat genelde böyle olmaz. Özellikle vokal konusunda Black Metal şarkılarını brutal, çiğ ve kızgın çığlıklarla dinlemeye alışmış kulaklarımızın farklı bir tarzda şarkı söylemlerini dinlemek oldukça garip gelir. Benim de bugün sizlere bahsedeceğim albümde temiz vokalle şarkıları söyleyen bir abimiz var ve şarkılarını ise Black Metal çatısı altında dinleyenlerine sunuyor. İtalyan oluşum “Nubivagant”ın bu yıl çıkardığı “The Wheel and the Universe” albümü benim dinlediğim en garip Black Metal albümleri arasına girmeyi başardı. Biraz detaylarından bahsedeyim sizlere.

Temiz bir vokal ile Black Metal albümü dinlemek benim için oldukça ilginç bir deneyim oldu açıkçası. Elbette birçok Black Metal grubunun şarkılarında yer yer temiz vokal ile söylediği partisyonlar vardır. Fakat şarkının bütününe bakacak olursanız dominant olan brutal vokaldir. The Wheel and the Universe albümünde ise sadece temiz bir vokal ile şarkılar söyleniyor. “Omega” mahlaslı grubun tek elemanı şarkıları aslında başarılı bir şekilde söylemiş. Efsanevi bir sesi olmasa da şarkıları dinlerken adamın sesinden dolayı herhangi bir rahatsızlık hissetmedim. Zaten adamın sesinden daha çok bence esas büyük problem şarkıların kendilerinde saklı. Beni uzun yıllardır takip edenler bilirler. Yazılarımda çokça tek kişiden oluşan Black Metal projelerini severim ve desteklerim. Özellikle tek bir kişinin birçok enstrümanı çalarak, bütün her şeyi kendisinin yaptığı bir albümü dinlemek bana heyecan verir. Omega daha önce birçok grupta yer almış bir müzisyen aslında. Bazı grupların kadrosuda yer alırken, bazı grupların da canlı performanslarında sahnede yer almıştır. Yani bu arkadaşımız Metal camiasına yeni giriş yapmış, amatör biri değildir. Her ne kadar Nubivagant 2020 yılında ilk albümünü yayınlamış olsa da Omega’nın kendisi uzun süredir Metal camiasında yer almaktadır. Albüm aslında gayet iyi bir şekilde başlıyor. Fakat daha ilk şarkıda fark ettiğim şey benim canımı sıkmaya yetti. Şarkı öylesine düz, öylesine basit birkaç rifften oluşuyor ki bir anda kendimin 5-6 yıl önceki şarkı yazım şeklini dinliyormuşum gibi oldum. Basit şarkı yazmak kötü bir şey değil elbette. Fakat basit şarkıların etkileyici olmaları gerekiyor. O yüzden o tür şarkılar sevilerek dinleniyor. Fakat The Wheel and the Universe albümündeki şarkılarda ne yazık ki etkileyicilik namına hiçbir şey yok. Şarkılar genellikle uzunlar ve bu uzun şarkılardaki riffler ve geri kalan enstrümanların hepsinin tek düze bir şekilde ilerliyor oluşu bir süre sonra bıkkınlık getiriyor. Son zamanlarda dinlediğim en sıkıcı Black Metal albümlerinin başında geliyor The Wheel and the Universe. Vokaller dahi temiz vokal olmasına rağmen her şarkıda neredeyse aynı güfte ile söyleniyor. Sanki aynı şarkıları dinliyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Davul, bas gitar da herhangi bir şekilde heyecan yaratıcı hiçbir atak veya çeşitleme ile sizleri şaşırtmıyor. Böylesine dümdüz bir albüm dinlemeyeli epeyce bir süre olmuştu. Teşekkürler Nubivagant!


Özetle benim bir daha dinlemeyeceğim bir albüm olarak sitedeki yerini aldı The Wheel and the Universe. Bir sonraki albümde belki farklı bir yolda ilerlemeyi seçer Omega. Yoksa bu şekilde çok yavan bir müzik ile bizlerin zamanında çalacaktır. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 5,5/10



Yorumlar