Albüm Kritik 707 (Amon Amarth / The Great Heathen Army)

Son 10 yıldır her yeni Amon Amarth albümünü incelemek için dinlemeye karar verdiğimde başıma ağrılar giriyor ve müzikten bağımsız olarak yine aynı sözleri duyacağım için mideme ağrılar giriyor. Belki biraz abartı sözcükler oldu bunlar ama gerçekten de artık Amon Amarth albümlerini dinlemek benim için acı çekmenin başka bir varyasyonu oldu. Amon Amarth’ın bütün albümlerini dinlemiş biri olarak bu cümleleri sarf ediyorum ve bence bu cümleleri sarf etmeye hakkım var. Bir noktadan sonra şarkı sözlerinde sürekli aynı şeylerden bahsetmeleri öylesine can sıkıcı oluyor ki, ister istemez bu sıkıcılık müziklerine de yansıyor. 2019’da çıkardıkları “Berserker” albümlerini incelerken de bunları söylemiştim ve yetmedi mi diye sormuştum. Yetmiyor adamlara belli ki! Bıktık arkadaş gerçekten bıktık! Ne Odin’miş, anlatmalara doyamadılar. Her albümde Saksonyalıların nasıl korkak, nasıl savaşta altına sıçtıklarını falan dinliyoruz. Vikinglerin ne cesur ne efsanevi insanlar olduklarını dinlemekten gözümüzün feri gitti. Fakat kendilerine seçtikleri yol bu olunca ve elde de kısıtlı hikayeler ve materyal olunca ister istemez evirip çevirip bizlere bunları dinletiyorlar. Bugün, hala Amon Amarth dinleyesim oluyor. Fakat “Surtur Rising”e kadar olan albümlerinden şarkılar dinliyorum. Her ne kadar zamanında “Deceiver of the Gods benim çok severek dinlediğim bir albüm olmuş olsa da artık ondan da bir tat alamıyorum. Evet, bugün sizlere yeni Amon Amarth albümü olan “The Great Heathen Army”den söz edeceğim.

Giriş kısmında ne kadar Amon Amarth’tan sıkıldığımı fark etmişsinizdir. Fakat benim Metalcilik dönemime katkısı büyük bir grup olduğu için bu adamların her albümlerini hala merak ediyorum ve hala müziklerinde ne aşamaya geldiklerini duymak istiyorum. Her şeye rağmen Amon Amarth hala kitleleri peşinden koşturan ve barbar bir halk olan Vikingleri sevdiren bir gruptur. Bu, her grubun başarabileceği bir şey değildir. Metal camiasında rüştünü ispatlamış grupların başında geliyorlar. Açıkçası The Great Heathen Army’i dinlemeden önce herhangi bir beklentim yoktu. Çünkü yıllardır duyduğumuz şeyler birbirinin aynıları oldukları için bu albümde de farklı bir şey duymayı hiç ummadım. Hatta 2019 senesine dönüp baktığımda Berserker gibi bir yıkık albüme o zaman neden 7 puan verdiğimi sorgulayıp durdum. Artık kulağıma bazı şeyleri hoş geldi diye verdim herhalde. Başka bir açıklaması yok. Yeni bir Amon Amarth albümü incelediğimde albüm kapak resimlerine değinmeden edemiyorum. The Great Heathen Army öyle boktan bir albüm kapağına sahip ki, götümle gülüp geçtim. O kadar! Saçma sapan bir albüm kapak resmini geçtikten sonra albümün içine giriş yaptığımda açıkçası bu defa şok oldum. Bu defa Amon Amarth pespayeliği ve sıradanlığı bir kenarı bırakmayı başarmış. Sakın mükemmel bir albüm olduğunu sanmayın. Fakat Surtur Rising’den sonra beni en çok etkileyen Amon Amarth albümü büyük ihtimalle The Great Heathen Army olacak gibi görünüyor. Deceiver of the Gods benim için artık bir mazi olurken, The Great Heathen Army öylesine güçlü bir şekilde geliyor ki hiç beklemediğim bir anda sevdiğim Amon Amarth albümleri arasına giriyor. Fakat burada şu ayrımı da yapmak istiyorum. Şarkı sözleri yine boktan olmuş. Yine aynı şeyleri dinliyorsunuz. Değişik hiç ama hiçbir şey yok. Bu yüzden şarkı sözlerine hiç takılmadan yoluma devam etmek istiyorum. Ulan midemiz bulandı be arkadaş! Lanet olsun!

İşin müzik tarafına geldiğimizde işler tamamen değişiyor ve sonunda Amon Amarth’a yakışır riff yazımları duyuyoruz. Bir Melodic Death Metal grubundan yine geride işler yapıyor olsalar da tek başına bayrağı taşıdıkları bu mitsel Metal işine göre çok iyi işler ortaya çıkarmışlar. Albümdeki şarkıları birer birer geçerken her seferinde şaşırdım. Her şarkı sonunda “ulan bu da iyi olmuş be” dedim. Yıllar sonra bir Amon Amarth albümü benim kafamı sallıyor ve mutlu ediyor. Bu, gerçekten büyük bir olay benim için. Yıllardır bu anı bekliyormuşçasına zevkten dört köşe oldum. Her şey bir yana “Johan Hegg” hala bir ayı gibi böğürebiliyor ya bu işte gerçekten ayakta alkışlanması gereken bir şey. Yıllardır böğüre böğüre Death Metal’in belki de en ikonik sesi olmayı başardı. Yıllar geçti ve hala kükremeye devam ediyor yiğidim. Bütün şarkılar, istisnasız bütün şarkılar, festivallerde çalınıp, seyircileri kendinden geçirecek şarkılar olmuş. Albümdeki her şarkıyı beğendim ve beğenmekten öte içimde büyük bir neşe hâkim oldu. Sadece albümün yedinci şarkısı olan “Saxons and Vikings”e konuk olarak katılan “Saxon” vokali “Biff Byford”un sesi hiç gitmemiş. Çok komik kalmış böylesine ağır, kaslı bir şarkıya. Saxon’un şarkıları için iyi bir ses olabilir. Fakat burada sesini duyduğum anda gülmeye başladım. Albümü baştan sona 3 kez dinledim ve her defasında da güldüm. Bir de şarkıda atışmaları var. Gerçekten çok komik olmuş. Ne alaka abi! Öte yandan albümdeki davul yazımlarına da bayıldım. Gruba nispeten yeni dahil olan “Jocke Wallgren”in davul performansını çok beğendim.


Amon Amarth, 2022 yılında nihayet nasıl bir grup olduklarını hatırlamışlar. Şarkı sözleri hala yavan ve sıkıcı olsa da o beğendiğimiz Amon Amarth müziğini tekrar bizlere sunmayı başarmışlar. The Great Heathen Army, dinlemekten büyük keyif aldığım, başarılı bir Amon Amarth albümü olmuş. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8/10



Yorumlar