Albüm Kritik 699 (Septicflesh / Modern Primitive)

Yunanistan bayraklı Metal gruplarının artışını biliyoruz. Belki burada isim isim hepsinden söz edemem. Fakat ben de şöyle bir yabancı forumları gezdiğim zaman Yunan grupların Metal camiasındaki artışlarından ve oldukça da olumlu yönde eleştiriler aldığını okuyorum. Elbette Yunan Metal’inin en önemli gruplarından biri olan “Rotting Christ”ın ülkelerini genel olarak iyi bir şekilde uluslararası arenada temsil etmelerinin etkisini de yok sayamayız. Hoş, bana sorarsanız Rotting Christ artık gereksiz abartıdan ibaret bir grup gibi görünüyor olsa da benim düşünceme ana avrat sövecek çok fazla insan var. Olsun, onların zevkleri öyledir deyip geçiyorum. Bugün de yine bir Yunan Metal grubunun albümünden sizlere söz edeceğim. Bu defa yeni keşfettiğim gruplardan birisi değil kendileri. Daha önce de varlıklarından haberdar olduğum fakat dinlemek için kendimde hiçbir sebep bulamadığım gruplardan birisiydi “Septicflesh”. Özellikle müzik tarzlarında senfonik öğeler kullandıkları için bilhassa uzak durmayı tercih ediyordum. Fakat her şeyde olduğu gibi bunda da zinciri kırıp, ön yargılarımda ne kadar haklı veya ne kadar haksız olduğumu görmek için Septicflesh’in bu yıl çıkarmış oldukları “Modern Primitive” albümlerini dinlemeye karar verdim. Bu albümü dünden beri dinliyorum. Dediğim gibi senfonik öğelerin yoğun olduğu Metal albümleri bana çok can sıkıcı geldiği için fazlasıyla ön yargıya sahiptim. Günün sonunda Septicflesh ve Modern Primitive bende nasıl bir etki bıraktı ona bakalım isterseniz.

Öncelikle Septicflesh’in grup olarak dış görünüşleri bana çok komik geliyor. Kendileri böyle efsanevi görünmek için bu şekilde giyiniyorlar elbette. Fakat ben bu arkadaşların tiplerini ve duruşlarını gördüğüm zaman kahkahayı salıveriyorum. Fantastik filmlerde yer alan üçüncü sınıfı figüranlar gibi duruyorlar. Hani bir savaş olur ve en önce ölen onlar olur ya, hah işte öyle bir şey. Dış görünüşlerini bir kenarı bırakıp Modern Primitive’deki performanslarına gelecek olursam beni çok şaşırttıklarını söyleyerek başlamak istiyorum. Evet, senfonik öğelerin bütün şarkılarda kendini ciddi şekilde gösterdiği bir albüm dinledim. Fakat bu albümü dinlerken bu defa sıkılmak yerine, etkilendim. Özellikle senfonik öğelerin gerçekten her şarkıda cuk oturan melodik ve atmosferik partisyonları ile şarkılar bambaşka bir noktaya gelmişler. Büyük ihtimalle bu albümü dinleyen Septicflesh fanları için sıradan şeylerdir bunlar. Fakat benim gibi Symphonic Death, Black ve türevleri Metal dinlemeye çok mesafeli olanlar için oldukça güzel bir bütünlük sunuyor. Gerek yazılan harcore riffler olsun gerekse de melodik riffler olsun gerçekten ortada güzel şeyler var. En önemlisi de bu güzel şeyleri bir araya getirip, görkemli bir şeyler yaratmayı da başarmış olmalarıdır. Her bir şarkıyı dinledikten sonra “olmuş yahu bu da” dedim. Evet, mükemmel bir albüm dinlemiyordum belki ama herhangi bir can sıkıcı unsuru bulunmayan ve dinlediğim senfonik öğelerin ciddi anlamda şarkılarla bütünleşmiş olması benim gönlümü fethetmeyi başardı. Mesela albümün dördüncü şarkısı “Neuromancer”daki yaylıların performansına bayıldım. Yıllar önce “Fleshgod Apocalypse”in “King” albümlerini dinlediğimde güzel şeyler düşünmüştüm. Modern Primitive ise o albümden çok daha fazlasını ve çok daha iyisini sunuyor. Her şeyi ile beni etkileyen ve beğenimi kazanan bir albüm oldu. Grubun, tematik olarak seçtikleri fantastik konularla bütünleşen bir müzik icra etmeleri de gerçekten bu işte ne kadar başarılı olduklarını gösteriyorlar. Septicflesh’i canlı seyretmeyi isterdim. Kendileri artık benim çalma listemde yer alan bir grup oldu.


Septicflesh'in bu yıl çıkarmış oldukları Modern Primitive’i çok başarılı buldum. Dinlemekten büyük keyif aldım. Yıllar sonra senfonik öğelerle bezeli bir Death Metal albümü beni etkilemeyi başardı. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8,5/10



Yorumlar