Bugün sizlere eski bir gruptan bahsedeceğim. Eski demek de biraz absürt geliyor kulağa fakat müzik hayatlarına başladığı tarih 1981 yılı olunca haliyle kendileri de eski tüfekler oluyorlar. Her ne kadar eski grup olarak nitelesem de kendilerini bu zamana kadar hiç dinlememiştim. Evet, başlıktan da gördüğünüz üzere bugün siteye “Voivod”u konuk ediyorum. Gerçekten çok ilginç bir durum oldu benim için. Voivod’dan elbette haberdardım fakat bu kadar eski bir oluşum olduklarını bilmiyordum. Ben daha çok 2000 başlarında müzik hayatına başlamış bir grup olduklarını düşünüyordum. Fakat Voivod gerçekten de kallavi düzeyde bir eski grup imiş. Bu zamana kadar neden dinlemediğimi bilmiyorum. Aslında grubun ismini ilk defa duyduğumda oldukça tırt gelmişti. Voivod ne be deyip hiç oralı olmamıştım. Aradan geçen uzun yıllar sonrasında Voivod bir kez daha karşıma çıktı. Hem de bu yıl çıkardıkları albümleri “Synchro Anarchy” albümleri ile. Grubun başlangıç noktası Thrash Metal olsa da bugün Progressive Metal tarzında işler yapıyorlarmış. Fakat Synchro Anarchy için sadece bir Progressive Metal albümü demek de büyük haksızlık olur. Bu albüm içinde birçok elementi barındırıyor. Bunlardan en çok benim ilgimi çeken ise atonal şarkı yazımlarıyla hem avangart hem de deneysel işleri de bizlere sunmaları oldu. Gerçekten harikulade bir albüm ile karşı karşıyayız.
Voivod, bu yılın en iyi işlerinden birine imzasını atmış. Herhangi bir şekilde bu albümden puan kırmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Kendilerini oldukça geç dinlemiş olsam da dinlediğime çok memnun oldum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Voivod'un Synchro Anarchy albümünü dinlemeden önce ne grup hakkında ne de bu albüm hakkında doğru düzgün bir bilgiye sahiptim. Müzikal açıdan ne ile karşılaşacağımı hiç bilmiyordum. Bodoslamasına albümü dinlemeye başladım. Albümün ilk şarkısı ile daha büyük şaşkınlığım başladı. İlk şarkıdaki deneysel hareketler, atonal riffler beni gerçekten çok şaşırtmıştı. Her şeyin ötesinde bas gitarın bu denli ön planda olması ve sadece şarkılara eşlik eden alt bir ses olmak yerine, şarkıların bütün dinamiklerine liderlik ediyor olması beni dehşete düşürdü. Elbette böyle şeyleri daha önce birçok grupta görmüştüm. Fakat Voivod’un bu denli işler yaptığını bilmediğim ve bu şekilde bir şeyler beklemediğim için benim için haliyle büyük bir sürpriz oldu. Albümde yer alan bütün şarkıların beni şaşırtmasına gerçekten anlam veremiyordum. Nasıl böyle etkilendiğime de anlam veremiyordum. Evet, özellikle atonal riff yazımına “Deathspell Omega”dan alışmıştım zaten. Fakat Deathspell Omega’nın icra ettiği tür Black Metal’in arşa çıkmış haliydi ve söz konusu Black Metal olunca bu tür yeni düşünceleri anlamlandırmak daha kolay oluyor. Fakat Progressive Metal’de daha önce denk gelmediğim bir şey oldu Voivod tarzı şarkı yazımı. Fakat bu atonal şarkı yazımı şarkıların bütününe hâkim değil. Orada bir yanlışlık olmasın. Belli partisyonlarda kullanılması bile benim kalbimi fethetmeye yetti. Fakat bu deneyselliğe rağmen albümde en çok ön plana çıkan şeyin bas gitar olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Albümdeki her şey gerçekten de çok iyi bir şekilde müzik düzlemine konmuş ve ortaya gerçekten de harikulade bir iş çıkarmış. Bu yaşlı kurtların böylesine seksi bir albüm ile bizleri selamlamaları da ayrı bir övgüyü hak etme meselesidir. Prodüksiyon gibi işin elektrik ve mekanik tarafında da herhangi bir sıkıntısı bulunmuyor albümün. Her şey kaymak gibi olmuş. Mucccuk mucccuk! “Snake” mahlaslı vokalimizin sesine de hayran oldum gerçekten de. Kendine ait, güzel ve şarkılara harikulade uyan bir sese sahip. Dinlemekten büyük keyif aldım kendisini.
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder