Bazı grupların verdikleri imajları ile yaptıkları müzik arasında oldukça farklılıklar olabiliyor. Özellikle son 10 yıldır bu tür grupların Metal camiasında bir hayli peyda olduğunu düşünüyorum. Örnek vereceğim birkaç grup elbette olacak; “Ghost” imajı ile ilk başlarda bir Black Metal grubu havası verse de oldukça yumuşak bir müzik sergiliyordu. “Rivers of Nihil” herhangi bir pop veya indie rock grubu tarzında imaj çiziyor olsa da cayır cayır Progressive Metal yapıyor. Herhalde vereceğim örnekler arasında sonuncusu olan “Infant Annihilator” en sıradışı ve absürt olanı olacaktır. Bu grup da yine tipsiz birkaç arkadaşın bir araya gelip pop veya R&B türde müzik icra ediyor havası verse de bize çok ahlaksızca bir Deathcore yapıyorlar. Gayet güzel ve yerinde örnekler verdiğimi düşünüyorum. Bu örneklere bugün sizlere bahsedeceğim “Abbath”ı da eklemek istiyorum. Diğerleri gibi belki aşırı olmayacaktır ama Black Metal görünümüne bu kadar bürünüp de Heavy Metal, Thrash Metal ağırlıklı müzik icra eden bir abimiz olduğu da bir gerçek. Bugün sizlere Abbath’ın bu yıl çıkarmış olduğu “Dread Reaver”dan söz edeceğim.
Evet, ben de ilk başta albüm kapağından oklarımı saplayarak albümü değerlendirmeye başlamak istiyorum. Arkadaş o nedir! Yani böyle bir albüm kapağı yaratılırken veya böyle bir fikir sunulurken kimse demedi mi “birader biz ne yapıyoruz?”. Son yıllarda gördüğüm en kötü ve en göz kanatan albüm kapaklarından biri oldu Abbath’ın şu tipi. Abbath her ne kadar şeytani bir bakış ile bizleri ürkütmeye çalışıyor, kan dolaşımımızı yavaşlatmayı amaçlıyor olsa da o kafanın üstüne sonradan monte edilmiş eşsiz sanat eseri affedersiniz götümüzle gülmemize neden oluyor. Bir de kırmızı renkte çizilmiş olması daha da durumu içler acısı bir hale getiriyor. Neyse albüm kapağı ile olan yorumlarımı daha fazla uzatmak istemiyorum. Zaten birçok yerde herkes yerin dibine sokmuş. Bir de benden aynı cümleleri uzun uzadıya dinlemenizin bir alemi yok. Esas konu ise daha ciddi; bu bir Black Metal albümü mü?
Bu soruya cevap vermek bana kalırsa o kadar da kolay değil. Çünkü her ne kadar benim gönlümden kopan ve mantığıma uyan cevap “hayır, değil” olsa da müzik formları açısından değerlendirdiğimizde elbette Black Metal düzleminde yazılmış bir albüm olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Fakat Abbath’ın yaptığı müzik için hiçbir zaman yüzde yüz Black Metal demeyi uygun görmüyorum. Zaten albümü sizler de dinlediğinizde bunu çok net bir şekilde anlayacaksınızdır. Bir önceki Abbath albümü olan “Outstrider”da da durum böyleydi. O albümü dinlerken de tam anlamıyla bir Black Metal havası alamamıştım. Hatta benim için o bir Thrash Metal albümüydü. Hem de “Slayer” tarzında bir Thrash Metal albümüydü. Açıkçası ben hiçbir zaman Abbath hayranı olmadım. Ne “Immortal” döneminde Abbath karakterine ilgi duymuştum ne de kendi solo işlerinde bir ilgim oldu. Sadece siteye yazı girişi yapmak istediğim zaman dinlemek durumunda kalıyorum Abbath’ı. Yeni albüm çıkardığını görünce elbette merak ediyorum neler yaptığını. Fakat bu merakım genellikle uzun sürmüyor ve albümü yazdıktan sonra dönüp bir daha da dinleyesim gelmiyor. Hal böyleyken Dread Reaver’ın zayıf bir Abbath albümü olarak gelmesi de tuz biber ekmiş oldu. Öncelikle albüm prodüksiyonunun neden böylesine kötü olduğunu merak ediyorum. Gerçekten Abbath’ın gözüne ve kulağına nüzul mi indi acaba diye merak ediyorum. Arkadaş hadi albüm kapağında gözlerin kör oldu, peki ya prodüksiyon? Albümü sen dinlemedin mi be birader? Albümde bazı şarkılar beni çok etkileyecek özelliklere sahipler. Fakat gelin görün ki bok gibi prodüksiyon ile ne çaldığını duymak hemen hemen imkânsız hale geliyor ve sadece riffleri değil aynı zamanda davulun da ne halt ettiğini duyamıyorsunuz. Yahu albümde “Metallica” şarkısı “Trapped Under Ice”ın coverı var. Ulan şarkıyı dinlemesek önceden nasıl rifflerdne oluştuğunu çıkaramayacağız. Bu derece berbat bir iş yapılır. Ha bu arada eğer şu albümün prodüksiyonu sağlam olsaydı son zamanlardaki en iyi Metallica cover şarkısını dinliyor olabilirdik. Eh, Trapped Under Ice’ı coverlayarak zaten bir kez daha Thrash Metal’e ne derece yüzü dönük olduğunu göstermiş oldu bizlere kırmızı boynuzlu abimiz.
Albümdeki yazılan herhangi bir riffi duymak gerçekten çok güç. Bazı şarkılar gerçekten çok gaz duruyorlar. Fakat günün sonunda bir halt anlamadan şarkının sonuna gelmiş oluyorsunuz. Gerçekten bu albüm resmen ıskarta edilmiş. İleride yeniden çalınıp kaydedilir mi bilmiyorum fakat bu haliyle çok uzun süre dinlenebilecek bir albüm olmadığı kesin. Ayrıca bu albümün bir Black Metal albümü olduğunu söylemek için de kendinizi çok zorlamanız gerekiyor. Eğer Abbath’ın hatırına söylemek isterseniz evet söyleyebilirsiniz. Eğer Black Metal’in de bir nevi Thrash türevi olduğunu düşünüp söylemek isterseniz söyleyebilirsiniz. Diğer taraftan ben böyle bir etiket yapıştırmıyor ve bal gibi bir Thrash & Heavy karışımı albüm diyorum Dread Reaver için. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 6/10
Yorumlar
Yorum Gönder