Albüm Kritik 662 (Allegaeon / Damnum)

Eğer biri bana sorsaydı yaşadığımız bu dönemin en etkili teknik gruplarından birisi hangisi diye biraz düşündükten sonra “Allegaeon” cevabını verirdim sanırım. Fakat kimsenin bana bu soruyu soracağını sanmam. Yine de bu fikrimi burada sizlerle paylaşmak istedim. Zira canım virtüözlük duymak istediğinde aklıma gelen birkaç gruptan birisidir Allegaeon. Bu şahane grubu 2014 yılında çıkardıkları harika albümleri “Elements of the Infinite” ile tanımıştım. Bu albümü keşfettiğimde ağzım açık kalmıştı. O sıralar neredeyse hiç teknik şeyler dinlemiyordum. Şimdi de çok fazla dinlediğim söylenemez ama eskiye oranla elbette bir artış var. Allegaeon’u ilk kez Elements of the Infinite ile duymak bence benim için büyük bir şanstı. Bu zamana kadar yarattıkları en iyi albümlerden birisi olarak gösteriliyor hala. Tabi ki Allegaeon’u oluşturan adamların her biri birer virtüöz ve haliyle dinlediğiniz şeyler de genellikle üst düzey şarkı yazımları oluyor. Fakat tek başına teknik şov elbette müziğin tam karşılığı olamaz. İşin içine maneviyatın da girdiğini unutmamak lazım. Bu zamana kadar dinlediğim Allegaeon albümlerinde neyse ki sadece virtüözlük adına bir şeyler duymadım. İçinde efsane bir ruhun da olduğu albümler yaratarak benim bu zamana kadar dinlediğim en keyif veren Death Metal gruplarından biri oldular. İşte bu Amerikalı grubun bu yıl çıkardıkları “Damnum”dan sizlere söz edeceğim.

Death Metal artık benim de keyifle dinlediğim bir tür oldu. Siteyi yakından takip edenler bilirler Death Metal’i benimseme ve onu ciddi sürelerde dinlemem bir hayli zaman aldı. Bu türü icra eden gruplardan çok azını benimsiyor ve dinlediğim albümler genellikle beni pek keyiflendirmiyordu. Belli başlı gruplar hariç geri kalan grupların yaptıkları ilgimi bile çekmiyordu. Benim için Death Metal’in ciddi grubu “Bloodbath” olmuştu. Elbette Bloodbath oyuna çok sonradan katılmış bir gruptu. Fakat benim için Death Metal’e yönümü çevirten bir gruptu aynı zamanda da. Sonrasında ise elbette bu türün babaları olan “Death” ve “Morbid Angel” gibi grupları dinleyerek neden bu türün böylesine haşin olduğunu daha iyi kavramıştım. Öte yandan Death Metal’in en çok icra edilen alt türlerinden biri olan Melodic Death Metal’de ise “At The Gates” ile kendimi bu alt türe ısıtmaya çalışıyordum. Fakat hiçbir zaman old-school Death Metal veya modern Death Metal (safkan Death Metal) kadar ilgimi çekmeyi başaramadı işin melodik kısmı. İşin melodik tarafında Black Metal gruplarının borusunun daha yüksek sesle öttüğünü söyleyebilirim.


Allegaeon için genç bir oluşum demek pek de yanlış olmaz. Metal camiasına 2008 yılında katılan bu Melodic Technical Death Metal grubu çok kısa sürede ilgiyi üzerlerine çekmeyi başarmış ve sadece Death Metal camiasında değil, bütün Metal camiasında övgülere nail olmuştur. Yaptıklarım müzik ve teknik yetenekleri göz doldurmuş olan Allegaeon üretken bir grup da olunca haliyle gözleri üzerine çevirmeyi başarmıştır. Bu zamana kadar siteye 3 Allegaeon albümü yazdım. Onlardan ilkini az önce yukarıda söylemiştim zaten, “Elements of the Infinite”. Diğerleri ise 2016 yılında çıkardıkları “Proponent for Sentience” ve Damnum’dan önceki albümleri, 2019 yılı damgalı “Apoptosis”tir. Siteye yazdığım bu 3 albümden benim gözümde başarısız ve sıkıcı olanı Proponent for Sentience idi. Hala o albümü dinlemem ve aklıma bile gelmez. Fakat Apoptosis ile bir kez daha kim olduklarını sert bir şekilde göstermişlerdi. Damnum ise bu defa sertliğin yüzeysel bir şekilde kaldığı ve sadece Metal türlerden etkileşimlerin olmadığı, diğer müzik türlerinden de tınılar duyduğumuz bir albüm olmuş. Albümü dinlediğim süre boyunca genellikle hoşnut kaldım. Fakat aralara serpiştirilmiş farklı müzik türlerinden partisyonlara pek içim ısınmadı. Bir anda Flamenko tarzı tınılar duymak ve sonrasında tekrar bangır bangır Metal’e geçmek beni kendisine çeken bir şey olmadı. Fakat elbette birçok kişi için bu ciddi anlamda yaratıcı bir şey olarak görünebilir. Diğer taraftan Damnum’da yazılan gitar rifflerini genel olarak sevdim. Zaten bu albümdeki olay gitar rifflerinden ziyade yazılan sololar olmuş. Birçok Allegaeon albümünde olduğu gibi elbette. Gitar sololarını ise genellikle başarılı buldum. Fakat önceki albüm ile kıyaslama yaptığımda beni şaşırtan herhangi bir şeyin olmadığını fark ettim. Bu da sanırım normal bir durum. Zira teknik grupların sürekli yaratıcılıklarını zorladığını biliyoruz ve kimi zaman bu yaratıcılıkları aslında önceki yazdıkları bestelerle hemen hemen aynı matematik düzleminde varlıklarını gösteriyorlar. Bu da bir dilemma oluşturmuyor değil. Yine de kulaklarımda harikulade besteler dinlemek ve bu tür albümlerde en çok sevdiğim şey olan şarkıları analiz etmek beni keyiflendirdi. Çok iyi bir albüm diyemem belki fakat iyi bir albüm olduğu da gün gibi ortada. Bence Allegaeon’un kendini yenilemesi için Metal çerçevesinde yapması gereken yenilikler var. Bunu sadece başka türlerle Metal’i sentezleyerek sürdüremezler.

Damnum, Allegaeon kalibresinde oldukça hoş bir albüm olmuş. Fakat beni bütünüyle sarmadı. Az önce de dediğim gibi bir şeylerin değişmesi lazım. Belki bu atmosferik yapıda gizlidir. Belki de ihtişamlı bir atmosfer ile bizleri bambaşka yerlere götürebilirler. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8/10



Yorumlar