Albüm Kritik 648 (The Ruins of Beverast / The Thule Grimoires)

Herkese selamlar! Bir süredir kendi albüm çalışmalarımla ilgilendiğim için siteye yazı yazma sıklığım da haliyle değişkenlik gösteriyor. Bir süre daha bu böyle devam edecek fakat yılın ortasına doğru artık her şeyi halletmiş olmaya umuyorum. Fırsat bulmuşken hazır klavyenin başına oturayım dedim. Bir süredir dinlediğim ve yazmam için sırası gelen bir albüm olan “The Thule Grimoires”den sizlere söz edeceğim. Alman menşeili Doom ve Black Metal karışımı müzik yapan grup “The Ruins of Beverast”in 2021 yılında yayınlamış oldukları The Thule Grimoires aynı zamanda benim de bu grubu keşfetmemi sağlayan bir albüm oldu. Aslına bakarsanız Doom ve Black Metal ikilisini birbirine pek yakıştıramayan biriyim. Bunu daha önceki birkaç albüm değerlendirmesinde de yeri geldiği için söylemiştim. Benim gönlümü çalabilen bir müzik türü olamadı Doom & Black Metal. Kendimi çok zorluyorum, yeni yeni gruplar keşfederek bu türdeki yelpazemi genişletmeye çalışıyorum. Fakat bir noktadan sonra bana oldukça sıkıcı gelen bir türden öteye gidemiyor. İşte bu kendimi zorlamalarımdan yola çıkarak bir kez daha Doom & Black Metal albümü dinlemeye kendimi adadım birkaç gündür. Keşke sonuç değişseydi. Fakat bu albüm en azından sıkılma oranımı azaltmayı başardı.

Alexander von Meilenwald tarafından bütün her şeyi yazılıp çizilen bir grup The Ruins of Beverast. 2003 yılından bu yana üretkenliğini sürdürüyor Alexander dostumuz. Doom öğelerini güzel bir şekilde kullandığını söylemek istiyorum. Fakat iş Black Metal ile sentezleme noktasına geldiğinde aynı şeyi söylemem pek mümkün olmuyor. Bana kalırsa bu iki türü sentezlemek oldukça zor bir şey. Bu yüzden de kulağa hoş gelen ve içinde Black Metal’in de gerçek anlamda varlığını görebildiğimiz albümler dinlemek zor. Evet, Doom Metal’e ait birçok şey duyuyorsunuz fakat iş Black Metal’in köhneliğine, kaotikliğine ve hatta melodikliğine gelince kısır bir döngüye giriyorsunuz. Black Metal’in de bu derece az olması grubun mahlasında yazan Black Metal yazısına biraz haksızlık oluyor bence. Albümü dinlediğim süre boyunca oldukça güçlü bir Doom Metal ve Atmospheric Metal tınıları duydum. Atmosfer yaratma konusunda da The Ruins of Beverast hiç de fena olmayan işler başarmış. Albüm her şeyden önce prodüksiyon olarak çok iyi bir noktada yer alıyor. Çok kaliteli bir şekilde kaydedilmiş her şey ve kulaklarınızda bu kaliteyi hissediyorsunuz. Güçlü bir sounda sahip albüm dinlemek herkesi mutlu eder zaten. Fakat yine dönüp dolaşıp işin Black Metal kısmına geliyoruz. İşte o kısım bu albümde çok yüzeysel bir şekilde var. Bu da Black Metal adına bir şeyler bekleyen dinleyiciler için hoş bir dutum olmuyor haliyle. Black Metal’i bir kenara bırakıp, değerlendirme kategorisine almadığımızda ise ortaya atmosferi ile güçlü bir Doom Metal albümü çıkıyor. Fakat bu Doom Metal albümü “Black Sabbath” tarzında değil içinde bolca ekstrem riff ile bezeli bir Doom Metal albümünden söz ediyorum.


Özetle; The Thule Grimoires’i genel olarak beğenerek dinledim. Fakat bu beğenerek dinleme konusunda işin içine Black Metal’in de var olduğunu katmadım. Black Metal albümü olarak değerlendirdiğimizde ise elimizde vasat bir iş oluyor zira. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7/10



Yorumlar