Albüm Kritik 641 (Anthrax / Among the Living)

Herkese selamlar! Bugün sonunda klavyenin başına oturabildim. Aslına bakarsanız klavyenin başına da pek oturasım yoktu. Zira sizlere bahsedeceğim albümü oldukça sancılı bir süreçte dinledim. Şu sıralar listeme dahil ettiğim oldukça eski tarihli albümleri dinlemeye başladım. Özellikle Metal dinlemeye başladığımdan beri adını sanını bildiğim fakat bir türlü dinlemek için herhangi bir çaba göstermediğim gruplara artık kulak vermek istedim. Bunun nedeni de aslında bu grupların bazıları tarafından oldukça yüksek konumlara çıkarılmalarıdır. Bu zamana kadar ilgimi çekmeyen o gruplardan birisi de işte başlıkta gördüğünüz gibi “Anthrax” idi. Anthrax dinlemek için hiçbir sebep bulamadım kendimde. En azından bu zamana kadar bir sebep bulamamıştım. Zira canım Thrash Metal dinlemek isterse “Slayer, Metallica” daha niş ve old-school (her albümleri için değil tabi ki) grupları, modern tarzda bir şeyler dinlemek istersem de yine belli başlı grupları dinliyorum. O yüzden de Anthrax’in herhangi bir eksikliğini bu zamana kadar hissetmemiştim. Hala da hissetmiyorum. Anthrax albümü incelemeye karar vermemin nedeni tamamen merak üzerine oldu. Özellikle gerçekten ciddi bir grubun Anthrax’i çok övüyor olmasına daha fazla kayıtsız kalamadım. Ben de Metal Archives’a girip, grubun en iyi albümleri hangisiymiş diye şöyle bir göz attım. Yüzdesi en yüksek olan albümlerden birisi “Among the Living”di. Ben de hiç düşünmeden listeye dahil ettim bu albümü. İki günden beri bu albümü dinlemeye çalışıyorum. Dinlemeye çalışıyorum diyorum çünkü böylesi bir albümü dinlemek için gerçekten de bu gruba tapıyor olmak gerekiyor. Ben de bu adamların büyük hayranı olmadığım için de bana çile dolu günler gibi geldi bu iki gün. Şimdi sizlere oldukça olumsuz düşüncelerimden kısaca söz etmek istiyorum.

Anthrax'i gerçekten bu zamana kadar hiç dinlemedim. Asla bir şarkılarının herhangi bir kısmını bile duymamıştım. Zaten Anthrax’in bir zamanlar bahsi geçen gruplardan biri olduğunu da bir türlü anlamıyordum. Bu adamlar elle tutulur ne yapmışlardı da böyle Thrash Metal devleri arasında gösteriliyorlardı. Zaten işin saçma kısmı “The Big 4” adı altında sözüm ona 4 büyük Thrash Metal grubunun bir araya gelerek turlamasıyla başladı benim için. Evet, Slayer, Metallica ve Megadeth (-ki Megadeth’i de tam olarak bir Thrash Metal grubu olarak görmüyorum) bu The Big 4 sahnesinde oldukları için konserlerine gidilmeyi cezbediyorlardı. Fakat Anthrax ne alaka abi? Herkes elini vicdanına koyup söylesin kim bu The Big 4 etkinliğine özelikle Anthrax’i dinlemek için gider ki? Zaten organizasyonun kendisi de oldukça negatif eleştiriler almıştı. Kim belirledi ulan bu en iyi 4 Thrash Metal grubunu diye ortalık ayağa kalkmıştı. Erkekliği deri taytlara sığdırmış “Manowar” gibi döşü kıllı abilerin bile dillerine düşmüşlerdi. Daha alçaltıcı çok az şey olabilir bence. YouTube’ta The Big Four konserlerini izlerken bile açılış grubu Anthrax’i pas geçiyordum. Ne işim olur diyordum. Among the Living albümünü dinlediğimde de bu zamana kadar bu grubu dinlemeyerek gerçekten hiçbir şey kaybetmediğimi fark etmiş oldum. Liseler arası müzik yarışmasında duyabileceğiniz tarzda vasat şarkılarla bezeli bir albüm dinliyorsunuz. Yahu gitar soloları olması şarkıların hepsi gerçekten de sadece boşluk doldurmak için yazılmış şarkılar, hepsi bu! Hele şarkıları söyleyen bir vokal var ki evlerden ırak! Arkadaş hayatımda duyduğum en kötü seslerden birisi hiç şüphesiz “Joe Belladonna”nın sesi olabilir. Gerçekten de kulaklarım isyan bayraklarını çekip, yeter artık be diye dile geleceklerdi. Bakın, burada yazdıklarım belki birçok Anthrax hayranını öfkeden deliye döndürüyor olabilir. Fakat o arkadaşlara bu albümü objektif bir duyguyla dinlemelerini istiyorum. Yanınıza bu seste bir vokal gelip dakikalarca şarkı söylese depresyona girmez misiniz? Şarkı sözlerine hiç girmek istemiyorum bile. Bu kadar dandik ve lise öğrencisinin defterine boş derste yazdığı şiirler gibi sözlerle bezeli şarkı sözlerini duymak çok fena gerçekten. Zaten öyle şarkı sözlerine böyle şarkılar demek istemiş sanırım Anthrax. 1987 yılında bu albüm çıktığında ortalıkta “…And Justice For All, Reign in Blood” gibi ve isimlerini buraya yazmadığım daha nice Thrash baş yapıtları vardı. Şimdi, ortalıkta böylesi kallavi albümler dururken Among the Living’i kim, niye dinlesin diye düşünmeden de edemiyorum. Elbette herkesin zevki, Metal’den beklentileri farklıdır. Buna da diyecek bir şeyim yok. Fakat Anthrax benim için gerçekten de büyük bir zaman kaybından başka bir şey olmadı. Sonraki albümlerinde belki toparlamış olabilirler durumu. Fakat bu vokal şarkıları söylemeye devam ediyorsa benim için asla cazip olabilecek bir grup olamaz.

1987


Bugün sizlere Anthrax’in Among the Living albümünün benim için vasat bir albümden öteye gitmediğinden söz ettim. Gerçekten müzikal ve edebi anlamda bu kadar boş çok az albüm gördüm diyebilirim. Neyse, lafı daha fazla uzatmaya gerek yok. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 5/10



Yorumlar