Yaz akşam üzeri deniz kenarında yürümek için harika bir aktivitedir benim için. Akşam 5-6’ya kadar güneş bütün gücüyle sıcaklığını bizlerin tepesine saldıktan sonra istirahate çekilmeye başlar. Bunu hemen bir anda da yapmaz. Edepli bir göktaşıdır kendileri. Önce toparlanır, gökyüzünden müsaade ister. Eh, ev sahibi gökyüzüdür çünkü. Güneş yavaş yavaş aydınlık yüzünü başka tarafa dönmeye başlayınca gökyüzünde adeta bir renk cümbüşü olur. O renkler genellikle turuncu, sarı ve mor renklerin sentezi şeklindedir. Özellikle bazı durumlarda mor renk baskın çıkar. İşte o zaman elimdeki birayla gökyüzüne bir selam vermek isterim. Çünkü deniz kenarını daha güzel kılmıştır ve zengin kalkışı yapmak yerine daha insan canlısı bir veda yapar güneş bizlere. Arkasında bıraktığı o renk cümbüşündeki mor renk etkileyicidir. İşte batan güneşin içinde bulundurduğu renkleri hem grup isminde hem de EP isminde var etmiş ve yeni hayata geçmiş bir projeden sizlere söz edeceğim bugün. Bu projeyi hayata geçiren güzel arkadaşım Mert Karaca’nın ta kendisidir. Bir solo-grup projesi olan “Styrofawn”ın “Abandonism” EP’sini çıktığı günden beri dinliyorum. Arkadaşımın bir çalışması olduğu için torpil geçeceğimi sanıyorsanız tabi ki yanılıyorsunuz. Gözünün yaşına bakmam!
Klavyenin başına oturmadan daha 2 saat önce “Behexen” dinliyor ve ulan ne adamlar be diye kendimden geçiyordum. Şeytanın yeryüzündeki temsilcilerinden biri olmalarına ayrı bir gıpta ederken, çiğ Black Metal’i böylesine dehşet bir şekilde üretiyor olmalarına da dibim düşüyordu. Fakat bugün sizlere bahsedeceğim bir EP vardı ve Behexen’i bir kenarı bırakıp kendimi seks müziğine bırakmak istedim. Evet, Abandonism’i dinlediğim günden beri “ulan şu şarkıda da iyi sevişilir ha” deyip duruyordum. Tabi bunu Mert ile paylaşmadım. Burada okurken sürpriz olsun istedim. Eski kült filmlerdeki seksi kadınların uyuşturucu kaçakçılarını etkilemek için otel odasında soyunurken arkada çalan şarkılara benzettim bir iki şarkıyı. Fakat hepimizin böyle şarkılara ihtiyacı yok mu? Yok diyen de ölmüştür büyük ihtimalle. En azından malum hissiyatları ölmüştür. Zevzekliği bir kenara bırakıp müzikal açıdan EP’yi ele alma zamanı geldi. Benim gibi ekstrem Metal türlerini çok seven biri için böylesi albümler aslında çok iyi kafa rahatlatma albümleri oluyorlar. Sürekli kulağınızda ve ruhunuzda felsefi, okült, kaotik duyguların dolaşıp durması bir süre sonra içten içe bizleri de o karanlık dehlizlere çekiyor. İşte öylesi durumlarda bir es vermek gerekiyor. Ben bu es verme işini genellikle Klasik Müzik’te “Bach, Handel, Brahms, Satie ve Chopin” gibi isimlerin kompozisyonlarını dinleyerek yapıyorum. Öte yandan Country, Ambient ve Atmospheric Rock da yine beni mutlu eden türler oluyor. Abandonism’i ise Indie Rock kategorisine koyabiliriz sanırım. Sanırım diyorum çünkü çok basit bir müzik dinliyormuşsunuz gibi görünse de beni tür konusunda oldukça muallakta bıraktı. Evet, Indie Rock var fakat öte yandan 70’lerin Rock tarzı ve yine aynı dönemlerin Pop-Rock tınılarını da duymak mümkün. Atmosferik bir yapısı pek olmamasına rağmen müzikal anlamda bana “Magna Carta Cartel”i de anımsatmadı değil. Oldukça naif bir müzik dinliyorsunuz. Öyle ki EP’deki 5 şarkı hep aynı naiflik düzeyinde yoluna devam ediyor. Açılış şarkısı “Good Morning, Pumpkin!” gerçekten de iyi bir seçim olmuş EP’yi açmnak için. Kanınızı ısıtıyor ve EP’nin geri kalanına artık ne dinleyeceğinizi büyük oranda bilerek devam ediyorsunuz. Yazılan bestelerin oldukça basit olması bu türün içinde olan bir şey. Burada kompleks bir şeyler beklemek oldukça hayalperest bir bakış açısı olur. Fakat gönül isterdi ki temposu biraz daha yüksek bir veya iki şarkı dinleyelim. Good Morning, Pumpkin! bence tek başına kalmış bu konuda. Bence albümün bitiş şarkısını da hareketli bir şarkı ile yapsaydı Mert tadından yenmezdi bu EP. Evet, “Someone, Anyone” da var fakat bu şarkıdaki aşırı pop havası beni pek kendine çekmedi. Şarklıları böyle tek tek ele almak yerine EP’yi bütünsel olarak değerlendirdiğimizde ise gayet başarılı bir uyum yakalandığını da söylemem gerekiyor. Yine albümün bitiş şarkısı olan “Fingerprints” hariç. Prodüksiyon açısından da Styrofawn’ın bizlere duyurmak istediği o old-school havayı çok iyi bir şekilde duyuyoruz. Beni asıl etkileyen ise Mert’in sesi oldu. Vokal konusunda böyle seksi bir sese sahip olacağını bilmiyordum. Hatta EP’yi dinlerken “bu adam herhangi bir Ghost şarkısı söylese hiç de sırıtmaz” dedim. Gerçekten çok beğendim vokal performansını şeker dostumun.
Sadede gelirsem eğer; kendim de bir solo-grup projesi yürüttüğüm için sürecin nasıl işlediğini, ne gibi zorluklarla karşılaşıldığını veya bir şeyler üretme zamanının nasıl uzadığını az çok biliyorum. Styrofawn’ın Abandonism EP’si gayet net ve başarılı bir giriş olmuş müzik camiasına. Böylesi başarılı ve damakta çok güzel tat bırakan işleri desteklemek gerek. Sizler de bir kulak verin derim. Her türlü online platformda EP’ye erişebilirsiniz. Görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 8/10
Yorumlar
Yorum Gönder