Herkese selamlar! Aralık ayını neredeyse yarılamak üzereyiz. Ülkeye dair umut falan hiçbir şey kalmadı bende. Gelecek yıl için de zaten en ufak iyimser bir şey göremiyorum. En azından Metal camiasında daha iyi albümler dinlemek nasip olur diyorum. Başka türlü ruh halimin nasıl iyi olacağına dair en ufak bir fikrim yok çünkü. İyi ki müzik var da sırtımı yaslayacağım bir dayanak var. Gerçekten bu kadar dramatik girişler yapmayı ben de hiç istemem fakat içinde bulunduğumuz leş durum yüzünden artık başka türlü de olmuyor. Neyse bu dramı burada bırakıp bugün sizlere söz edeceğim albüme geçmek istiyorum. ABD’li “Alustrium”un bu yıl çıkarmış olduğu albümleri “A Monument to Silence”dan sizlere söz etmek istiyorum. Yaklaşık 3-4 hafta önce albüm kritik listeme dahil etmiştim bu albümü. Anca sıra geldi. Technical & Progressive Death Metal yapan bir grup Alustrium. Bu bakımdan da bu albümde duyacağınız notaların oldukça farklı birleşimlerini ve farklı dinamiklerini değerlendirmeniz gerekiyor. Şahsen ben de bu tür virtüözlük albümlerinde öncelik olarak elbette gitar rifflerinin çeşitliliği ve kulaklarımda bıraktığı izden bahsetmeyi önemsiyorum. Albümün içine girelim ve bizlere neler sunuyor şöyle bir bakalım.
Açıkçası Technical & Progressive Death Metal albümlerini dinlemek için gerçekten de o kafa yapısında olmanız gerekiyor. Öteki türlü bu tür albümleri dinlemek can sıkıcı bir hal alabiliyor. Her bir şarkıdaki riff çeşitleri ve değişkenler aslında çok olumlu bir şeyken birdenbire takip etmesi zor ve bunaltıcı bir hale dönüşebiliyor. Açıkçası bu olumsuz duyguyu epeyce yaşadığım için bu konuda ahkam kesmek bana da düşüyor. Evet, çok iyi virtüözlüklere şahitlik ediyorsunuz fakat saçma sapan birleşmiş lego parçaları gibi abuk bir şekle bürünebiliyor şarkılar. O anki ruh haliniz bu tür müziği dinlemek için uygun değilse kesinlikle dinlemeyin. Belki de sonrasında size oldukça iyi hissettirecek bir albümü o anlık yerden yere vurmanıza neden olacaktır. A Monument to Silence’ı ilk dinlemeye başladığımda ikinci şarkıda daha yüzüm asılmaya ve ağzımda kekremsi bir tat oluşmaya başladı. Hiçbir şey birleşmiyormuş gibi geliyordu. İyi müzisyenlik vardı fakat parçalara bölünmüş bir iş var gibi geliyordu günün sonunda bu albüm. Asla birleşmemiş ve bir yerlerde sürekli olumsuz bir nokta varmış gibi hissettirmişti bana. Ben de o an artık bu albümü dinlemeyi bu noktada bırakıp, başka türden bir şeyler dinlemeliyim demiştim. İyi ki de öyle yapmışım yoksa şu an bu albümü yerden yere vuracak bir yazı yazıyor olurdum. Neyse ki kendimi ve ruh halimi bildiğim için böyle bir yanlış yapmak yerine daha olgun bir davranışta bulundum. Albümü ikinci dinlediğimde kendimi çok daha iyi hissettim ve gerçekten de virtüözlük duymak isteyen bir ruh hali içindeydim. Bu yüzden albümdeki her bir şarkıyı çok daha iyi dinledim ve analiz ettim. Albüm öyle üst düzey bir albüm değil fakat yerden yere vurulacak kadar da içler acısı bir albüm de değil. Ortalama bir konumda yer alıyor. Yazılan riffler genel olarak beni tatmin etse de çok daha iyilerini başka gruplardan duyduğum için bazı noktalarda basite kaçılmış gibi geldi. İşin daha garip kısmı ise bu tür albümlerde bas gitar oldukça aktif olurken A Monument to Silence’da bas gitarın kendisini gösterdiği enstantaneler oldukça az ve öyle etkileyici bir şeyler de duymuyorsunuz. Açıkçası bu albümü taşıyan şey davul çeşitlemeleri olmuş. Gerçekten de şarkıları bir adım daha yukarı seviyeye taşıyor albümdeki davul yazımları. Rİfflerin ortalama olması nedeniyle davula çok daha büyük iş düşüyordu ve davulun başındaki “Kevin Corkran” üzerine düşeni oldukça iyi bir şekilde yerine getirmiş. Albümdeki şarkılar genel olarak aynı düzeyde olunca içlerinden şu şarkı çok daha iyi diyemedim. Hepsi belli bir ortalama kaliteyi tutturmuşlar. Gönül isterdi ki çok daha yaratıcı şeyler duyayım fakat A Monument to Silence nereden bakarsanız bakın normal standartlarda bir Technical & Progressive Death Metal albümü olarak Metal camiasındaki yerini almış.
Alustrium'un A Monument to Silence albümün dinlemekten herhangi bir pişmanlık yaşamadım. Fakat beni çok da keyiflendiren ve dinlemekten inanılmaz zevk aldığım bir albüm de olmadı. Bir daha dönüp dinler miyim bilmiyorum. Fakat karışık çalma listemde bu albümden herhangi bir şarkı geldiği zaman da geçmeden dinlerim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın!
Albüm Puanı: 7/10
Yorumlar
Yorum Gönder