Albüm Kritik 613 (Godspeed You! Black Emperor / G_d’s Pee AT STATE’S END!)

Herkese selamlar! Bugün sizlere değişik bir albümden söz edeceğim. Burada daha önce birkaç farklı türden albümlere ve yapıtlara da yer vermiştim. Yapıt diyorum zira bir ara klasik müzik süiti bile incelemiştim burada haddim olmayarak. Hoş ona da inceleme demek biraz tuhaf olacaktır. Bana hissettirdiklerinden bahsettim desem daha doğru olur. O yazıyı okumak için de “Aladdin Suite Op. 34”ün üzerine tıklamanız yeterli. Bugün bir başka klasik müzik eserinden sizlere söz etmeyeceğim. Zaten benim için dünyanın en zor işlerinden birisi olur bu. Bu sitede sadece Metal değil, Rock türlerinden de albüm incelemeleri okudunuz. Evet, sayıları pek fazla değil belki ama sonuçta ilgimi çeken Rock albümlerinden de sizlere söz ettim. Bugün de yine bir Rock albümünden sizlere söz edeceğim. Hem de Post-Rock alt türünde olan bir albümden bahsedeceğim. Açıkçası böyle albümleri dinlemeden önce de hafiften geriliyorum. Neler hissedeceğim? Sadece benim yüzümü buruşturacak işler mi dinleyeceğim…? Bu tip sorular ister istemez oluşuyor. Oldukça yoğun bir şekilde Metal dinlerseniz sizlerin de diğer türlerle olan ilişkiniz sancılı olabiliyor doğal olarak. Bugün sizlere söz edeceğim grup neyse ki ben de gayet olumlu etkiler bıraktı ve buraya yazacağım cümlelerin sağlam bir ekstrem Metal dinleyicisi tarafından yazıldığını da unutmayın! Kanadalı köklü Post-Rock ve Ambient grubu “Godspeed You! Black Emperor”un bu yıl çıkarmış oldukları “G_d’s Pee AT STATE’S END!” albümlerinden sizlere söz edeceğim.

Öncelikle bu grupla benim gibi yeni tanışıyorsanız ilk olarak ismi sizlerin ilgisini çekecektir. Hatta “bu ne la böyle” de diyebilirsiniz. Ben aslında ilk duyduğumda bizdeki marjinal indie gruplarının isimlerine benzettim; Dolu Kadehi Ağzına Sok, Kusmuğumdaki Gemiler, Misyoner Sevişmeler türünde grup isimlerimiz var malum bizlerin de. Elbette buradaki isimlerin hepsini ben uydurdum. Zira gerçek grup isimlerini yazıp hayranları ve de kendileri ile uğraşmak, yüz göz olmak istemem. Fakat siz değindiğim noktayı anladınız zaten. Neyse ki Godspeed You! Black Emperor isminin geldiği yer en azından biraz daha oturaklı bir yermiş. Japon bir belgesel filminin adını olduğu gibi almış grubumuz. Daha fazla bilgi için Wikipedia’yı ziyaret edebilirsiniz. Post-Rock dediğimiz zaman elbette aklımıza gelen şey artık Rock müziğin de ötesinde bir müzik türü olması gerekiyor. Zira Rock müziğin gelenekçi yapısı ile hiç de alakası olmayan şeyler dinliyorsunuz bu türde. Rock Müzik zaten öylesine çok dallara budaklara ayrıldı ki hangi türün neyi kapsadığını veya ifade ettiğini bilmek oldukça güç. Godspeed You!’yu (artık sadece böyle yazacağım öteki türlü yoruyor) dinlerken de bunu oldukça derinden hissettim. Çünkü dinlediğim hemen hemen herhangi bir kategoriye daha doğrusu tek bir kategoriye sığmayacak kadar geniş bir yelpazeye sahip bir müzik türüydü. Albümdeki atmosferik öğeler bildiğimiz atmosferik öğeler gibi değil. Özellikle Black Metal’den alışık olduğum bir atmosferik durum doğal olarak bu albümde yok. Bu tür gruplar mükemmeliyetçilikten ziyade daha salaş bir albümle bizlerin karşısına çıkmayı tercih ediyorlar. Birkaç riff ve düzenini çok bozmayan bir davul ile işleri kotarıyorlar. Zaten bu türün dinleyicileri de öyle muazzam bir şeyler dinlemeyi beklemiyorlar. Beklentiler genellikle karşılığını bulduğu için alan memnun satan memnun durumunu görüyoruz.


Bu albümün içinde yer alan ambiyans öğelerini bir kenarı bırakmak istiyorum. Çünkü üzerine öyle uzun uzadıya söz edilecek herhangi sıra dışı durumları yok. Benim en çok ilgimi çeken bu albümde bizlere çok da uzak olmayan ezgileri duymak oldu. Bizler derken Anadolu coğrafyasından söz ediyorum elbette. Belki Anadolu’da bağlama ile çalınsa hiç de sırıtmayacak ezgileri bu albümde elektrik gitar eşliğinde dinlemek ilginç hissettirdi. Elbette bu etkileşim minimum düzeyde olduğu için oturup da bir Neşet Ertaş türküsü dinlemiyorsunuz. Dozajını çok iyi ayarlamışlar. Yazılan riffleri de genel olarak beğensem de elbette bu adamların amaçları harikulade riffler yazmadıkları için az önce de söz ettiğim üzere bir, iki “iyi” riff yazarak 7-8 dakikalık bir şarkıyı bu rifflerle döndürebiliyorlar. En güzeli ise bu şarkıları dinlerken sizlerin “eeh yetti be” demiyor oluşunuz. Çünkü devreye aynı zamanda ambiyans öğeleri de girdiği için ortaya oldukça kulaklara zevk veren bir müzik çıkıyor. Şahsen G_d’s Pee AT STATE’S END! albümünü dinlerken ruhum gayet iyi hissetti. Hatta bu albümü dinlerken kitap okumak da bana ayrı bir mutluluk verdi. Dediğim gibi bu türde duymanız gereken ne varsa duyuyorsunuz. Aynı zamanda deneysel işler de olduğu için albüm kendi içinde sürekli tekrar eden rifflerden oluşsa bile, aralara serpiştirilmiş olan bu deneysel şirinlikler ilgi çekici olmayı başarıyorlar.

Özetleyecek olursam; dinlemekten oldukça keyif aldığım bir albüm oldu G_d’s Pee AT STATE’S END!. Godspeed You! adlı grubu bu defa Spotify yoluyla falan keşfetmedim. Sevgili arkadaşım Mert sağ olsun bana bu grubu önerdi. Ben de yeni bir albüm çıkardıklarını görünce listeme aldım, dinledim ve sizlerle görüşlerimi ve duygularımı paylaştım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8/10



Yorumlar