Albüm Kritik 612 (Leprous / Aphelion)

Herkese Bugün sizlere belki de bu yılın en iyi albümünden bahsedeceğim. Evet, yanlış duymadınız! Bu yılın en iyi albümlerinden biri değil. Bu yılın en iyi albümünden söz edeceğim. Belki şimdiden bunu söylemek çok absürt olacak fakat içimde bu duygunun oluşması bile benim için çok önemli bir göstergedir. Hem de bu yılın en iyi albümü olarak gördüğüm albüm ise bu zamana kadar hiç dinlemediğim ve dinlemeye de mesafeli yaklaştığım bir grubun albüm! “Leprous”, gerçekten benim kendilerine olan şu gerzekçe tutumumu aldı ve suratıma çarptı. Bu zamana kadar neden mesafeli yaklaştığım konusunda ise inanın hiçbir açıklamam veya nedenim yok. Sadece Leprous ismini çok sık duymaya başlamıştım bir ara ve nedense böylesi durumlar beni irite ediyor. Bizzat kendimin ilgi duyması gerekecek ki bir grubu dinleyeyim veya hakkında oturup bir şeyler yazayım. Sonunda bu saçma inadımı kırdım ve birkaç gündür dinlediğim Leprous’un yeni albümü “Aphelion” benim için yılın en büyük şaheserlerinden birisi olmayı başardı. Şimdi ise bu albüm hakkındaki duygularım ve düşüncelerimden sizlere bahsetmek istiyorum.

Öncelikle bu albüm için yılın en iyi albümü demeyi gerçekten çok değerli buluyorum. Bakın yılın en iyi Metal albümü falan da değil, direkt olarak yılın en iyi albümü bu eserdir diyorum. Elbette diğer türlerde ne olup bitiyor bilmiyorum. Fakat eğer bizler sanata sanat gözüyle bakıyorsak ve bu sanatın bütünüyle estetik olması bizimi için kıstas ise işte Aphelion bütün bu olguları rahatlıkla karşılayabiliyor. Albümün daha ilk şarkısında resmen ağzım açık kaldı. Hem de duyduğum herhangi bir enstrüman sesinden dolayı değil. Bu zamana kadar dinlediğim en iyi vokallerden birisini dinliyordum çünkü. O ne muazzam bir sestir öyle! “Einar Solberg”in sesi benim için bambaşka bir seviye oldu. Gerçekten ses aralığı öylesine muazzam ki kıyaslayabileceğim herhangi biri aklıma gelmiyor. Power Metal gruplarının vokallerinden herhangi biri bile bu adamın sesi ile boy ölçüşemez. Zaten albüm kendi içinde ikiye bölünüyor bana sorarsanız. Bir tarafta müziğin ihtişamı sizleri etkilerken, bir taraftan da Solberg’in muazzam sesi ile resmen albümün atmosferinin herhangi bir parçası oluveriyorsunuz. Leprous, bir Progressive Metal / Rock grubu ve bunu kendilerine has muazzam bir atmosfer ve prodüksiyon ile icra etmeyi başarıyorlar. Bu zamana kadar dinlemediğim için beni bin pişman etmeyi başardılar. Albümü dinlerken ne kadar güzel bir müzik dinlediğimi fark ettim. Bu müziği sadece Metal ile ilişkilendirmemek gerekiyor belki de. Zira tam anlamıyla bir sanat eseri karşımızda duruyor. Fakat buradan şu kıssadan hisseyi de çıkarabilir tabi ki; Metal Müzik çağımızın en güzel sanat eserlerini veren bir müzik türü artık. Buna ister karşı çıkın ister abartı deyin ama durum tam anlamıyla böyle. Albümde gitar riffleri de gerçekten üst düzey olmuşlar. Fakat bu albümü sadece gitar rifflerinin muazzamlığı ile anlatmak elbette yetersiz kalacaktır. Bu albümde var olan bütün enstrümanlar harikulade bir şekilde şarkıların içinde var oluyor ve bizler de bu enstrümanları dinlerken kendimizden geçiyoruz. Ayrıca şuna de değinmek isterim ki, gitar tonu ile de oldukça farklı bir hava katmayı başarmış şarkılara Leprous. Müzik vizyonların inanılmaz geniş ve yenilikçi olduğunu bu albümün her saniyesinde anlıyorsunuz. İşte bu yüzden bu albüm yılın en iyi albümü olmaya aday benim için. Albümdeki birçok farklı duyguyu dinleyiciye çok iyi bir şekilde aktarmaları da albümü dinleyen bizlerin adeta ruhumuzda hissetmesini sağlıyor.


Leprous, Aphelion ile resmen beni kendilerine hayran bıraktılar. Bu kadar muazzam bir albüm dinleyeceğimi, hele hele böylesine muazzam bir vokal performansı dinleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Resmen albümün her şarkısında ağzım açık kaldım. Bütün bir albümü şaşırarak dinledim. Bu yazı bittiğine göre tekrar Aphelion’u dinleyebilirim. Hem de baştan sona! Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar