Albüm Kritik 578 (Groza / The Redemptive End)

Bazı yeni grupları dinler dinlemez ileride muazzam işler yapacaklarını düşünüyorum. O hissiyatı dinleyenlere verebilmek bana kalırsa muazzam bir şey. Zira Metal camiasında birçok yeni grup var oluyor fakat bunların hepsi etkileyici bir şekilde varlığını sürdüremiyor. Ya çok geri planda kalıyorlar ya da üretkenlikleri çok zayıf oluyor. Eğer çok kaliteli bir müzik üretiyorlarsa da zaten direkt büyük prodüksiyon şirketlerinin radarına girmeyi başarıyorlar. Alman grup “Groza”yı dinlerken ise çok fazla muallakta kalmıştım. Zira 2016 yılında kurulmuş olan bir grup son yıllarda Black Metal’in en önemli grupları arasında olan “Mgła”ya gerek müzik tarzı olarak gerekse de görünüm olarak oldukça fazla benziyordu. Durum böyle olunca esinlenme ile birebir aynısını yapma arasındaki çizginin ne tarafında olduklarını pek çözememiştim. Fakat Mgła gibi müzikal bir zirvede olmadıkları da aşikâr olduğu için bunu esinlenme olarak yorumladım ve iyi niyetli bir girişim olarak gördüm. Bu şubat ayında grubun 2018 yılında çıkardıkları “Unified in Void”u değerlendirmiştim. O EP bana sorarsanız iyi bir çıkış olmuştu. Fakat “iyi” düzeyinden bir fazlası yoktu. Groza, son zamanların en çok dinlenen türlerinden biri olan Melodic ve Atmospheric Black Metal’i üretme kararı alarak gelecekte de kendilerine daha çok hayran çekeceğini biliyordu. Eh, ilk EP ile adından belli bir düzeyde söz ettirmeyi başarmış oldu grup. Her ne kadar her şeyi ile Mgła’ya benzetiliyor olsa da bunu başarmıştı. AOP Records’un da radarına girmeyi başaran Groza bu yıl çıkardıkları “The Redemptive End” ile aslında tam olarak ne olduklarını göstereceklerdi. Peki, bu albüm ile Groza kendisini nasıl göstermiş oldu?

Doğrusunu söylemem gerekirse Groza beni şaşırtmayı başardı. Zira Unified in Void’u dinledikten sonra hemen hemen bu düzeyde bir albüm geleceğini düşünmüştüm. Fakat The Redemptive End’in dinlediğimde Groza’nın da bu Mgła benzetmelerinden bıkkınlık yaşadığını fark ettim. Çünkü bu defa kalkıştıkları iş daha özgün ve bu tür içinde kendi varlıklarını daha iyi bir şekilde gösterebilecekleri bir şey üretmek istemişlerdi. Bunu da başardıklarını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Elbette Melodic ve Atmospheric Black Metal iskeletinde olan temel bileşenleri The Redemptive End’de de görüyoruz. Bu çok normal bir durum. Bu albümü dinlerken bu defa Mgła havasını pek almadım. Dersine çok iyi çalışmış bir Groza dinliyordum. Zaten potansiyeli olan bir gruptu Groza ve bunu sadece kendi gerçekliği ile birleştirmesi gerekiyordu. The Redemptive End’de bunu başarmışlar ve çok daha sağlam bir albüm ile karşımıza çıkmışlar. Daha ikinci albümde kendi kimliklerini ciddi bir şekilde bizlere göstermeleri bu camiada en yukarılara oynamak istediklerini gösteriyor. Bu albümden aldığım tat çok başka oldu gerçekten. “Harakiri For The Sky, Agalloch ve çok az da olsa Mgła” karışımı bir tat aldım. Bu da demek oluyor ki gayet lezzetli ve tadı damağınızda kalan bir albüm dinliyorsunuz. The Redemptive End baştan sona muazzam şarkılarla bezeli bir albüm değil aslında. Fakat bütüne baktığınızda şarkıların her birinin bir yapbozun parçası olduğunu ve bu parçaların ise tam oturduğunu görüyorsunuz. Bana kalırsa albümün en etkileyici şarkısı albüme adını veren The Redemptive End olmuş. Bu albüm önceki Groza albümüne göre daha naif olsa da The Redemptive End bu durumun dışında kalmayı başarıyor. Tema olarak ise yine insan düşmanlığı, hiçlik ve ateizm temalarının işlendiğini görüyoruz. Bu tür derin mesajlar veren şarkı sözlerini aynı etkileyicilikte müzik ile buluşturmak da hiç kolay değil. Groza bunu tam kararında yapmayı başarmış. Unified in Void’dan sonra resmen merdivende 3 basamak birden atlamış. Albümü dinlemekten oldukça keyif aldım. Bu yılın en iyi albümlerinden biri olması belki biraz zor. Fakat Groza çok iyi bir LP ile Black Metal camiasında varlığını biraz daha göstermeye başladı.


Bu yılın başından beri ciddi bir şekilde takip ettiğim Groza’yı böylesine iddialı bir albümle görmek beni ihya etti. Doğru bir yolda gitmeye başladıklarını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ve bir sonraki albümlerinde tamamıyla özgün bir hava vereceklerini düşünüyorum. The Redemptive End dinlenmesi gereken bir albüm olmuş. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8,5/10



Yorumlar