Son günlerde dinlediğim albümler pek tat vermedi. Birazcık sıkıcı olmaya başlamıştı bu durum. Fakat dünden beri kulaklarımda yankılanan bir albüm bütün bu olumsuz düşünceleri ve hayal kırıklıklarını aldı götürdü. Bu defa rotamızı Black Metal ve Death Metal’in bir başka gizliden gizliye yükselen ülkesi Çek Cumhuriyeti veya Çekya’ya (ben Çekya’yı kullanacağım) çeviriyoruz. Avrupa Black Metal konusunda aldı yürüdü resmen. Sadece Black Metal değil tabi ki. Diğer ekstrem türlerde de oldukça efsanevi grupların varlığı bizleri oldukça memnun ediyor. Bugünkü Çek grubumuzun adı “Inferno”. Bu grubun ismi bana yabancı değil aslında. Çok önceden bir iki şarkısını dinlemiştim. Spotify’da gezinirken çalma listelerinin birinde karşıma çıkmıştı. Fakat o dönem bu denli ekstrem türler dinlemediğim için çok fazla ilgilenmedim. Birkaç gün önce yine karşıma çıkınca bu defa albüm inceleme listeme aldım. Bugün klavyenin başına Inferno’nun bu yıl çıkardıkları “Paradeigma (Phosphenes of Aphotic Eternity) albümlerinden sizlere söz edeceğim.
Inferno'nun daha önce dinlediğim şarkılarını elbette hatırlamıyorum. Ne adlarını hatırlıyorum ne de tınılarını hatırlıyorum. Grubun Black Metal ve Death Metal karışımı bir müzik yaptığını biliyordum. Elbette önceki albümlerini dinlemediğimi için sadece Paradeigma (Phosphenes of Aphotic Eternity) üzerine yorumlarda bulunacağım. Öncelikle bu albümün muazzam bir atmosferik albüm olduğunu daha en başta söylemek istiyorum. Gerçekten daha albümün ilk şarkısı ses verir vermez gözleriniz parlıyor. Şahsen bende öyle olmuştu. Albüm de herhangi bir şarkı sözü olan şarkı yer almıyor. Sadece şarkılarda derinlerden uğuldayan ve çığıran bir adamın sesini işitiyorsunuz. Bu da albümün atmosferik olmasındaki en büyük etmen oluyor. Bunu da gerçekten çok iyi bir şekilde başarmış Inferno. Bu zamana kadar dinlediğim atmosferik yapıya sahip albümlerin geneli daha dengeli veya tiz bir sounda sahip oluyordu. Fakat Paradeigma’nın çok tok bir soundu var. Bu tok soundun oluşmasındaki en büyük unsur bas gitarın gümbür gümbür şarkılarda varlığını göstermesidir. Eh, bas gitar böylesine güçlü olur da davul aşağı kalır mı? Davul da bu albümün öne çıkan enstrümanı oluyor. Şarkıları üst seviyeye taşıyor davulcu “Sheafraidh”. Büyük zevk aldım bu albümdeki davul çeşitlemelerini dinlerken. Yazılan gitar riffleri de gerçekten çok sağlam olmuş. Atmosferik bir albümde gitar riffleri genellikle pek önemli olmaz. Kendini sürekli tekrar eden partisyonlarla uzun uzun şarkılar yapılır. Özellikle çok iyi bir beste çıkmışsa ortaya bunu birkaç dakika boyunca tekrardan kaçınmaz gruplar. Bu da bu türün özelliklerinden birisidir. Bu albümde de aynı durum var. Fakat riff çeşitliliği açısından daha zengin şarkıların varlığı albümü en süt kademelere taşımayı başarmış. İki gündür Paradeigma’yı dinliyorum. Bu albüm için sadece Black Metal albümü demek haksızlık olur. İçinde Death Metal’i ve Atmospheric Sludge gibi türleri de barındırıyor. Hatta geçenlerde dağılmış olduklarına kederlendiğim “Red Apollo”nun tarzına çok benziyor Inferno’nun müziği. Elbette Red Apollo muhtemelen Inferno’dan etkilenmiştir zamanında. Zira Inferno 1996 yılından bu yana Metal camiasında var olan bir grup. Red Apollo ise 2010 yılında kurulmuştu.
Paradeigma, birkaç orta halli albüm dinlememden sonra bana çok iyi geldi. Bana göre kusursuz bir albüm olmuş. Inferno’yu bu kadar geç dinlediğim için elbette içim cız etmedi değil. Fakat artık bu grubun da yakın takipçisi olacağım. Sizler de süper bir albüm dinlemek istiyorsanız muhakkak Paradeigma’ya bir kulak verin derim. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder