Albüm Kritik 519 (Gojira / Fortitude)

Biliyorum , birçoğunuz “Gojira”nın yeni albümünü sabırsızlıkla bekliyordu. Geçen aydan beri Gojira yeni albümünden sinyaller vermeye başlamıştı. Albüm çıkmadan önce yayınlanan birkaç şarkı merakı daha da arttırdı. Fakat Gojira’yı uzun süreden beri dinleyenler eminim ki temkinli yaklaşmayı tercih etmişlerdir. Zira bu albümün içinde olup olmayacağı belli olmayan “Another World” adlı şarkı çok daha önce “single” şeklinde ortamlara salınmıştı. O şarkı aslına bakarsanız oldukça düz ve basit bir Gojira şarkısından öte değildi. Fakat hazırladıkları video klip ile etkileyici bir hal almıştı. Görüyoruz ki Another World de Gojira’nın daha dün çıkan albümü “Fortitude”un içine dahil edilmiş. Another World bir ortam yoklamasıymış belli ki. Zaten popüler Metal medyasına baktığınızda şarkıyı öve öve bitiremediklerini görmüşsünüzdür. Fakat benim için sıradan bir Gojira şarkısından öteye gidememişti o şarkı. Dediğim gibi klibiyle birlikte dinlediğim zaman etkileyiciliği daha da artıyor. Dün, birçok kişi bu albümün değerlendirmesini yazdı bile. Tabi promo olarak eline geçen büyük yayın organları bunu daha önce halletmişti. Açıkçası ben aceleci olmak istemedim. Yoksa dün Fortitude’u 7 kere falan dinlemişimdir. Yine de sabretmem gerektiğini düşündüm. İsterseniz modern yaşamı bir süreliğine kenarı bırakıp, ciğerlerimizi yağmur ormanlarının ferah kokusu ile dolduralım. Eh, ne kadar temiz hava kaldıysa…

Gojira, en başından beri niyetini belli eden bir gruptu. Doğa olayları ve insanların doğaya karşı olan bitmek bilmez savaşını şarkılarında var etmeye kararlıydılar ve öyle de yapıyorlar. Modern griliğin boyadığı şehirlerin, dünyanın kendi renklerini nasıl yok ettiğini oldukça sert bir şekilde işliyor Fransız dostlarımız. Gojira ile “The Way All of Flesh” albümleri ile tanışmış olsam da o albümden çok daha fazla etkileyen “From Mars to Sirus” ile bu gruba olan bağlılığım artmış oldu. Zaten birisi bana Gojira nedir diye sorduğunda From Mars to Sirus’u dinlemesini söylüyorum. Öte yandan Gojira özelinde bir durum da var. Gojira’nın yaptığı müzik “Groove Metal” olarak adlandırılsa da o bildiğimiz klasik Groove Metal ile aslında çok az ortak yönünün kaldığını görüyoruz. Gojira kendisine bir yol yaratmayı başaran gruplardan birisi oldu. Bu yolda sadece Gojira yürüyor şu ana kadar. O yüzden de yolda giderken farklı şeyler denemesi de grubu pek korkutmuyor ve endişelendirmiyor. Biz bu rahatlığı 1995 sonrası “Metallica”da da görmüştük. Çünkü artık biz buranın abileriyiz diyorlardı ve biz ne istersek, hangi müziği yaratmak istersek sizler de onu dinleyeceksiniz diyorlardı. Açıkçası bu cesur adımlar 1995 yılı için belki kabul edilebilir olsa da günümüz modern Metal camiasında ters tepme olasılığı bir hayli yüksek. Fakat Gojira bunu başardı. Zira “L’Enfant Sauvage” her ne kadar yerin dibine sokulsa da Gojira’yı yapacaklarından alıkoymadı. Peki, ne yaptı sonrasında? Bu defa tamamen kendisini farklı bir yöne atarak “Magma” ile karşımıza çıktı. Neden magma tamamen farklı bir rota olsun ki? Groove desen Groove var işte! Evet, Groove var ama Gojira artık kaya gibi sert olmaktan bıkmış olduğunu bu albümde göstermişti bizlere. O bildiğimiz Gojira tınılarını koruyup, daha soft ve daha akılda kalıcı şarkılar dinletmişti bize Magma’da. Açıkçası ben Magma’yı cesur bir yol değiştirme olarak görmüş ve o albüme iyi bir puan vermiştim. Peki, Magma’yı çıktığı yıldan bu yana ne kadar dinledim diye sorarsanız da, yine bir From Mars to Sirus kadar olmadığını söyleyebilirim. Bütün bunları ele aldığımızda Gojira Magma ile kabile tınılarını ve modern soundu bir araya getirmek istemiş ve bunu kısmen başarmıştı. Fortitude ise artık bu birleşimin tamamlandığını ve Gojira’nın antropolojik açıdan değerlere sahip bir müzik yapmak istediğini görüyoruz.

Fortitude, benim için Magma’nın devamı niteliği taşıyor. Magma’da görmüş olduğumuz şarkı yazma matematiğini Gojira bu albümde de devam ettiriyor. Artık efsanevi sertlikte Gojira şarkıları beklememizin biraz hayalci olduğunu anladım ben bu albümde. Zira Gojira seçmiş olduğu bu yolda mutlu mesut bir şekilde yürüyor. Özellikle modern Metal camiasında da bir hayli kabul gördüklerini de kabul etmemiz lazım. Kompleks riff yazımlarını şöyle bir kenara bırakıp, daha çok bas ve davula yüklenildiği bir albüm olmuş Fortitude. Gerçekten de bas konusunda, her ne kadar öyle etkileyici solo partisyonları olmasa da, albüm çok tok ve sağlam bir sound veriyor dinleyenlerine. Albüm kapak resminde de görüleceği üzere bir yerli resmi var. Muhtemelen bir Aborjin resmedilmiş ve bu resmetme işini de grubun yetenekli davulcusu Mario yapmış. Albüm kapak resmi gerçekten çok güzel olmuş. Tişört olarak üzerimde taşımaktan mutlu olurum. Albüm kapağını kaldırıp şarkılara geçtiğimizde ise orada işler birazcık değişiyor. “Born for One Thing” şarkısı ortamlara salındığında şarkıyı hemen dinlemiştim. Hem de baya bir tekrar ede ede dinlemiştim. Açıkçası bu şarkı “Silvera”dan bana pek de farklı gelmedi. Aynı formülle yazılmış şarkıydı. Bu şarkı bana bunu hissettirdiği için albüm çıkana kadar yayınlanacak başka herhangi bir şarkıyı dinlemeyeceğime karar verdim. Öyle de yaptım. Dün, albümü baştan sona ilk defa dinlediğimde aslında bu albümün sadece bir başka Magma versiyonu olmadığını düşündüm. Sonra birkaç defa daha dinlediğimde Gojira’nın aslında Magma ve From Mars to Sirus birleşimleri olduğunu fark ettim. Fakat ağırlıklı olarak elbette Magma formülü üzerine yazılmış şarkılar var albümde. Fakat albümü dinlerken “Sphinx”e geldiğinizde “bah hele bah” diyorsunuz. Şahsen ben öyle dedim. Zira “Flying Whales”in bu defa aslan vücutlu bir Mısır heykeline dönüştüğünü görüyorsunuz. Elbette birebir aynısı değil fakat metot olarak oldukça benzerlikleri var. Gojira riff yazma konusunda çok daha iyilerini yazmış bir grup. Fortitude’ta da gayet başarılı riff yazımları var fakat dediğim gibi sertlik konusunda eski Gojira’dan pek fazla esintiler yok. Daha çok davulun ön planda olduğu bir başka Gojira albümü dinliyorsunuz. Esas can sıkıcı taraf ise bana göre Joe’nun vokal performansıdır. Gerçekten de bu albümde hiç de iyi olmayan bir vokal performansı sergilemiş. Hele “Into The Storm” şarkısındaki güfte yazımları gerçekten kulaklara zarar. Joe’nun sesi hiçbir zaman efsanevi olmadı fakat bu albümde genel olarak bir güfte yazma sıkıntısı olduğu çok açık. Şarkıları brutal söylerken belki bir nebze kabul ediyorsunuz ama Joe bu albümde temiz vokale baya bir abandığı için de ortaya ne yazık ki nahoş bir durum çıkmış.


Gojira, Magma ile seçtiği yolda Fortitude ile devam etmeyi sürdürüyor. Ayrıca albüm tema olarak salgın hastalıkları falan dönüp dolaşıp anlatmadığı için de ayrıca müteşekkirim. 2019-2020 yılları arasında tam 240 gün süren ve yaklaşık 8.000.000.000 hektar alanın yanmasıyla büyük bir felaket yaşamış Avustralya'yı hatırlattı bana bu albüm. Amazon yağmur ormanlarının da bilinçli bir şekilde yakılması ve tahrip edilmesi de bir başka insanlık utancı oluyor. Milyonlarca canlının öldüğü bu korkunç kıyımların bir Metal albümünde unutulmaması da yine Gojira’nın misyonunun bir örneğidir. Elbette sadece bu konu değil, azınlıkların uğradığı katliamlar, yerlilerin görmüş olduğu sömürüler gibi daha birçok derin konu bu albümün içinde yer alıyor. Fortitude, iyi bir albüm. Dinlemesi genel olarak keyif veren bir albüm. Fakat her şarkının hayranı olmadım. Bana sorarsanız albümün en vurucu şarkısı “Amazonia”dır. Bu şarkı haricinde “Sphinx” de albümün en kaslı, kuvvetli şarkısı olarak ön plana çıkıyor. Peki ya “The Chant”? Bu şarkı çok güzel bir marş olabilirmiş ama Joe ne zamanki şarkı sözlerini söylemeye başlıyor işte orada her şey altüst oluyor. O yüzden The Chant vokalsiz haliyle güzel bana göre. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7,5/10



Yorumlar