Albüm Kritik 511 (Stass / Songs of Flesh and Decay )

 Yeni bir haftanın ilk gününden herkese selamlar. Bugün de sizlere bu yıl içinde çıkan bir albümden söz edeceğim. Sonrasında araya birkaç eski tarihli albümleri eklemek istiyorum. O süreçte de listeme yeni model albümler eklemek için keşfe çıkacağım. Duyanda Smaug’un peşine düşeceğimiz maceraya atılacağımı sanır. Fakat yeni gruplar keşfetmek veya bildiğim grupların yeni albümleri var mı yok mu diye keşfe çıkmak da pek kolay olmuyor. Bugün sizlere bir Death Metal albümünden söz edeceğim. Fakat bu safkan bir Death Metal albümü olmayacak. İçinde bolca Thrash Metal öğelerine yer verilen bir albüm olacak. Almanyalı “Stass”ın bu yıl içinde çıkardıkları “Songs of Flesh and Decay”den sizlere söz edeceğim.

Açıkçası grubun adını daha önceden duymuştum. Yanılmıyorsam da ilk albümlerinden bir iki şarkı dinlemiş ve pek de beğenmemiştim. Hazır yeni albümleri karşıma çıkmışken, gruba daha ciddi bir tavırla yaklaşıp, nasıl bir gelişim gösterdiklerini ve müziklerinde neler sunduklarını tam olarak öğrenmek istedim. Albümü birkaç defa başa sarıp sarıp dinledim. Fakat Stass’ın yaptığı müziğe ne yazık ki pek ısınamadım. Öncelikle prodüksiyon kalitesiyle başlamak istiyorum Songs of Flesh and Decay’in. Gerçekten son zamanlarda dinlediğim en kötü prodüksiyon kalitesine sahip albümlerden bir başkası da bu albüm oldu. Öylesine saçma bir sound ile kaydedilmiş ki kaliteli bir kulaklıkla dinlediğinizde bile albüm hala kulaklarınızı tırmalayan bir sound ile yankılanıyor. Albüm oldukça yüksek tempoya sahip ve Stass büyük ihtimalle bunla kalpleri fethetmek istemiş ama bana sorarsanız hiç olmamış. Yazılan riffler aslında genel olarak başarısız değil. Fakat şarkı haline bürünmelerinde ne yazık ki büyük eksiklikler var. Parçaların bir araya gelmesinde sıkıntı yaşandığını düşünüyorum. Bir de albümde bir bas sorunu var ki gerçekten çok şaşırtıcı! Bas gitarın varlığını sadece uğultu ile anlayabiliyorsunuz. Yani Death Metal albümlerinde bas gitarın biz daha ön planda olmasına ve şarkılara farklı boyutlar kazandırmasına alışığız. Burada ise herhangi bir şekilde orijinal bas partisyonlarının yazılmasını bir kenara bırakın, basın ne çaldığını bile doğru düzgün anlayamıyorsunuz. Sanki albüm oldubittiye getirilmiş gibi bir hava veriyor. Halbuki gayet iyi riffler ziyan olup gitmiş. Bu albümü birkaç defa dinledim fakat her dinlememde de ayrı ayrı bıkkınlık yaşattı bana. Bu yıl içinde çıkan en vasat albümlerden biri olarak görüyorum ben Songs of Flesh and Decay’i. Bazı siteler albüme övgüler düzmüş. Açıkçası onlara da pek anlam veremedim. Neyse herkesin sübjektif deneyimi sonuçta. Benim deneyimlememde bu albümün vasat bir nottan yukarı çıkması çok zor.


Alman Stass’ın riff yazma konusunda herhangi bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Fakat bu iyi riffleri doğru yerlerde, doğru şarkılarda birleştirme konusunda sıkıntı çektikleri de su götürmez bir gerçek. Bir daha dönüp bakmayacağım bir albüm oldu Songs of Flesh and Decay. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 5/10



Yorumlar