Albüm Kritik 458 (Furtherial / Liberation Path)

 

"Neredeysen gel
Rüyalarımın terzisi
Gökyüzünde yelken açıyorum
Sonsuzluğa doğru kürek çekiyorum”


Böylesi güzel dizelerle başlayan bir şarkının kötü olması için oldukça kötü bir müzik ile bezenmesi gerekiyor. Neyse ki bu şarkı sözlerini yazan grup “Furtherial” olduğu için bu ihtimal neredeyse sıfıra iniyor. Furtherial demek benim için şurama dokunan şarkıları yaratan grup demek (şuramdan kastım bütünselliğim ve maneviyatım). Yıllardır dinlediğim ve ülkemizdeki en iyi gruplardan biri olduğunu (yer yer başını çektiğini hatta) dile getirmekten ve eşe dosta önermekten kendimi alamadığım bir grup Furtherial. 2014 yılında yayınladıkları ilk albümleri olan “Destroying Atropolis” ile kendilerine olan bağlılık yeminimi etmiştim zaten. O zamandan bu zamana ortaya koydukları her albümle de iyice hayranlığım arttı kendilerine. Ülkemizde böylesine muazzam işler yapan gruplar buldum mu kanımı canımı teslim etmekten geri durmuyorum. Bu zamana kadar 1 defa canlı dinleme fırsatım oldu Furtherial’ı. 2014’te “Hi-Voltage” etkinliğindeydi. Furtherial’ın bambaşka bir olay olduğunu o anda anlamıştım. Böylesine uzun bir girişi yapmaktan kendimi alamadığım için Furtherial’a açıkçası teşekkür etmek istiyorum. Fakat derinlerine inmemiz gereken bir albüm var.

Tarih Ocak 1’i gösterirken Furtherial bir anda yeni yıl hediyesi olarak yeni albümlerini ortamlara saldı. Şimdi bu albüm muazzam bir yeni yıl hediyesi değil de nedir? Benim için kesinlikle öyle! “Liberation Path” adını verdikleri bu albümün çıktığını duyar duymaz çalışma masamı toparladım, her şeyi belirli bir düzene oturttum ve iyi bir kulaklığı bilgisayarıma taktım. Sonrasında ise Furtherial’ın ne denli fırlamalıklar yaptığını dinlemek için sırtımı koltuğuma yasladım ve kendimi dış dünyadan soyutladım. Daha ilk şarkıda zaten gözlerim parlamaya başlamıştı. Melodik Death Metal’in bence ülkemizdeki en nevi şahsına münhasır halini icra ettiklerini bir kez daha mırıldanırken buldum kendimi. Bunda kesinlikle yazılan rifflerin dokunaklı bir tarafının olmasının etkisi çok büyük. Yani tam olarak nasıl betimleyebilirim açıkçası pek bilemiyorum fakat Furtherial’ın şarkı yazımlarında en başından beri hep şunu hissettim; yarısı Avrupai yarısı ise Mezopotamya olmak üzere bir potpuri var. Belki sadece ben böyle hissediyorumdur fakat gerçekten en iyi şekilde betimleyebileceğim hali bu, inanın. Bu albümde de yine bu birlikteliği hissettim ve bu yüzden de Furtherial’ı daha önce dinlediğim herhangi bir Melodic Death Metal grubu ile kıyaslayamıyor veya benzetemiyorum. Bence dünyanın farklı coğrafyalarında dinleyenler de bu yüzden Furtherial’ı farklı bir noktaya koyuyorlardır. Bir de benim için Melodic Death Metal grupları genellikle o an dinlediğimde veya sonrasında birkaç defa daha dinlediğimde raf ömrünü tamamlamış oluyorlar. Evet, karışık çalma listemde denk geldiğinde dinliyorum elbette. Fakat Furtherial’ı ilk keşfettiğim andan beri dinliyorum. Dinlemediğim zaman eksikliğini bana hissettiren muazzam gruplardan birisi.


Albümdeki her şarkıya bayıldım. Yani ruhumda bütünleşti her şarkı ve her birisinde yer yer ortak hisler, yer yer de farklı farklı hisler yaşadım. Her bir şarkı kendi başına birer melodik başyapıt olduğu için albüm de bütünsel olarak haliyle çok iyi bir noktaya kendisini yerleştirmeyi başarıyor. Yazılan riffler her zamanki gibi Furtherial elinden çıktığını belli ediyor. Bu çok önemli bir şey bence. Zira birçok grubun duymadığımız şarkılarına denk geldiğimizde “bu olsa olsa şu gruptur” diyebiliyoruz. İşte Furtherial da kendi orijinalliğini yarattığı için (en azından benim nezdimde) bu şarkı Furtherial’ındır diyebiliyorum gözüm kapalı. Evet, her şarkı çok iyi ama bana kalırsa albümün en muazzam eseri ve aynı zamanda en uzun süreye sahip şarkısı olan “Truth in Existence”dır. Bu şarkı aynı zamanda bu albümün özeti bana kalırsa. İçinde her türlü duyguyu hissedeceğiniz ve her bir geçişte hislerinizi tekrar tekrar yelleyip o koru diri tutmayı başaran bir şarkı olmuş. Davul çeşitlemelerine de bayıldım. Gerçekten her şarkıda farklı bir şeyler duyurmak adına çok iyi iş çıkarmış “Berkay Yıldırım”. Özellikle albümün açılışında bu bam güm girme işine girişmesi de hepimizi biraz tehdit etmedi mi, hı? Ben teslim oldum direkt zaten. Gitar sololarına falan değinmenin çok yüzeysel kalacağını düşünüyorum açıkçası. Bu adamların her biri çok iyi müzisyenler zaten ve her yazılan gitar solosunun da çok kaliteli bir çalışmanın ürünü olduğunu anlıyorsunuz dinlerken. Benim için esas olay ise her zaman Başer Çelebi’nin sesi oldu. Böyle bir ses yok arkadaşlar. Bakın çok net söylüyorum bunu. Hem brutal konusunda gayet iyi olacak, hem temiz vokalde başarılı olacak ve aynı zamanda yazılan rifflerin resmen dile gelmiş hali olacak bir vokal yok! Evet, iddialıyım! Yanıksı Metal diye bir şey olsa kesinlikle Başer’in sesinin üstüne kimse çıkamazdı. Bu sesi dinlemek gibi bir ayrıcalığa sahip olduğumuz için kendimizi çok şanslı hissetmeliyiz. Şahsen ben hissediyorum da. Albüm müzikal yönden ne kadar başarılıysa, tematik yönden de o derece başarılı olmuş. Furtherial’ın üstlenmiş olduğu hikaye anlatıcılığı aslında bu albümde de sürüyor. Biraz daha ruhani bir forma bürünmüş ve duygu dünyasını daha ön plana çıkarmış Furtherial. Tek kelimeyle harikulade olmuş her şey. Her şeyin birleşmesinde saç kılının geçeceği bir boşluk bile kalmamış. O derece sağlam ve kuvvetli bir albüm dinledim ve dinliyorum ve dinlemeye devam edeceğim. Unutmadan, bas gitarın tonuna da dibim düştü. Çok güçlü bir şekilde ben de buradayım diyor ve yer yer yaptığı başına buyruk hareketlerle de kalbimizi çalıyor. Teşekkürler “Önder Işkın”.


Evet, bana kalırsa sabaha kadar yazarım ama bir noktada toparlamam gerekiyor artık. Ülkemiz Metal camiası ve kaliteli müzik camiası adına kesinlikle bir övünç kaynağı Furtherial! Liberation Path ise grubun ne yapmak istiyorsa onu yaptığı ve asla bir şeyleri kanıtlamak zorunda hissetmediği -ki bu nedenle de iç ısıtan- bir albüm olmuş. Mutlaka bir kulak verin derim. Ayrıca Furtherial bu albümü elindeki kısıtlı imkanları kullanarak yarattığı için de mümkünse sadece duygusal destekle değil en azından dijital versiyonunu satın alarak gruba destekte de bulunun. Albüme ise hiçbir yerden kıracak bir puan bulamadığım için ve bana hissettirdikleri çok derin olduğu için 10 tam puan veriyorum. Görüşmek üzere!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar