Albüm Kritik 450 (Hecate / Ode au désert suspendu)

Avrupa Black Metaline kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bana göre Polonya’dan sonra en önemli Black Metal ülkesi Fransa’dır. Fransa da tıpkı Polonya gibi oldukça yenilikçi ve görkemli grupların çıktığı bir ülke konumuna gelmiştir. İster kabul edin ister etmeyin ama durum gerçekten de böyle. Bugün de size 2009 yılında temelleri atılmış olan Fransız Black Metal grubu “Hecate”in bu yıl çıkardıkları “Ode au désert suspendu” adlı albümlerinden sizlere söz edeceğim.

Bir önceki yazı olan Polonyalı “Czort”un albüm değerlendirmesi aslında birazcık tuhaf olmuş. Polonya’nın Black Metal konusunda ne kadar çığır açan bir ülke olduğundan dem vurup sonrasında kötü bir albümden sizlere söz etmiş olmam biraz “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” olmuş. Böyleydi değil mi bu söz? Fakat o girişi Czort’un albümünün nezdinde yapmadım elbette. O yüzden burada Fransa’yı birazcık övmekle yetindim. Zira Hecate’nin Ode au désert suspendu albümü de ne yazık ki pek kulaklara şenlik bir albüm değil dostlarım. Üst üste iki albümün de böyle yüzümü ekşitmiş olmasına içim burkulmadı değil. Halbuki iyi gidiyorduk yahu. Hecate’in müzik tarzını tam olarak çözemedim açıkçası. Biraz “Alcest” vari bir Black Metal yapıyorlar gibi geldi bana. Fakat Alcest atmosferi çok kuvvetli bir grup. Hecate için ise bunu söylemek çok zor. Atmosfer kullanmayı yazmış oldukları dramatik ve hüzünlü rifflerle yapmayı tercih etmişler. Görünüşte bunun elbette bir sorun olması imkansız gibi duruyor. Fakat yazılan rifflerin sıradanlığı ve yenilikçi olmaktan uzak oluşları duygusal atmosferi bir süre sonra can sıkan bir atmosfere dönüştürebiliyor.


Albümün ilk şarkısını oynatmaya başladığımda gayet güzel bir melodik partisyonla giriyor oluşu beni biraz heyecanlandırmıştı. Zira Shoegaze ve Black Metal sentezi güzel bir albüm dinleyeceğimi düşünmüştüm. Fakat sonrasında giren distorsiyonlu riff ne yazık ki hevesimi kursağımda bıraktı. Kötü riffler yok dostlarım beni yanlış anlamayın. Ama hemen hemen birçok Atmosferik veya Melodik Black Metal gruplarında daha önce duyduğunuz rifflerin benzerlerini dinliyor olmak haliyle artık sıkıcı oluyor. Özellikle sizler de benim gibi bu türde bolca albüm dinliyorsanız, işler daha da dramatik olabiliyor. Albümü baştan sona iki defa dinledim. Yazılan riffler ve melodik partisyonlar normal ve rahat dinlenebilir olduğu için öyle şaşırtıcı pek bir şey olmadı. Her şarkı aynı seviyede yer alıyor. Hani bir an belki albümden herhangi bir şarkının belki bir tık daha önce çıkıp, günü kurtarabileceğini düşünmüştüm. Olmadı.


Prodüksiyon açısından retro sounda yakın bir şekilde kaydedilmiş Ode au désert suspendu. Şarkıların hepsi grubun anadilleri olan Fransızca. Albümde beni en çok rahatsız eden “Veines Noires”ın sesi oldu. Gerçekten de çok itici bir böğürmesi veya haykırması – artık her neyse – var. Biraz “Varg Vikernes”in ilk zamanlarındaki gibi bir şeyler yapmaya çalışmış sanırım ama olmamış be abi. Bu albüm de ortalama altında kalan bir albüm bana göre dostlarım. Artık bu tür sıradanlıklar benim pek ilgimi çekmiyor. Yaratıcı olmak veya çok iyi riffler yazmak her zaman grupları daha cazip kılıyor benim gözümde. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 5,5/10



Yorumlar