Albüm Kritik 429 (Dopelord / Sign of The Devil)

Uzun zamandır Doom Metal albümü incelemiyordum. “Ghost”un ilk başlardaki etkisi ile oldukça fazla düşkünlüğüm olmuştu Doom Metal’e. Fakat işler değişti tabi ki. Ne Ghost artık eskisi gibi ne de ben artık Doom Metal ile pek fazla zaman geçiren biriyim. Fakat geçen yıllarda sitede de yer verdiğim “Monolord”a denk gelmiştim. Birkaç şarkısını dinlerken yan tarafta “Dopelord” adlı bir gruba denk geldim ve ne şans ki onlar da bu yıl bir albüm çıkarmışlardı. Doom Metal albümü yazmayalı da epeyce bir süre olduğu için özellikle bu grubu listeye aldım. Bugün sizlere Polonya Menşeili (evet, ilginç) Dopelord’un “Sign of The Devil” adlı albümlerinden söz edeceğim.


Doom Metal’i hala seven biriyim aslında. Fakat bu sevme oranım eskisi gibi değil. Son birkaç yıldır oldukça fazla ekstrem türlere yoğunlaştığım için böylesi Metal türlerine biraz kapıyı kapatmış gibi oldum. Dopelord’u gördüğüme ve keşfettiğime biraz da bu yüzden sevindim. Hemen Sign of The Devil’ı dinlemeye başladım. Albümün ilk şarkısı çalma başladığında bir an “noluyor ya” diye bir serzenişte bulundum içten içe. O kadar uzak kalmışım ki böylesi ağır aksak ilerleyen albümlere bir anda tempoyu 100 kat düşürmek gibi bir şey oldu. Malum blast beatlerin allah yarattı demeden giriştiği Metal türlerinden sonra böylesi “Groove” ağırlıklı tempolar haliyle şaşırtıcı oldu benim için. Grubun Polonya menşeili olması benim oldukça garibime gitti. Son yıllarda genelde ekstrem türlerin anavatanı olma özelliğine bürünmüş durumda ülke. Haliyle böyle “Amerikan ve İngiliz” vari bir Metal yapan grup görünce şaşırdım. Doom Metal’in belli başlı algoritmaları vardır. Eğer onları harfiyen uygularsanız ortaya normal bir Doom Metal albümü çıkar. Güzelce millete dinlettirebileceğiniz albümler çıkar yani. Fakat bu güzelce dinletmeleri oldukça sınırlı tekrar çalmalara sığdırırsınız. Çünkü belli bir süre sonra bu tür “normal” Doom Metal albümleri size yavan gelmeye başlarlar. Dopelord, işte bu algoritmayı iyi bir şekilde uygulayan ve kendini güzelce dinlettiren bir grup niteliğinde bir çizgi çiziyor. Farklı bir şeyler duymak mümkün mü peki? Yaratıcılık adına en azından? Cevap: HAYIR.


Yaratıcı bir şeyler beklemek belki de bu tür için biraz ütopik olacaktır. Fakat yaratıcı işler yapan gruplar da yok değil. Örneğin; “Black Sabbath”ın Heavy Metal tanrısı olduğunu biliyoruz. Fakat Sabbath’ın yaptığı bazı albümler de Doom tınılarını taşıyorlar ve oldukça da sağlam işleri var. Bu, birazcık müzikal vizyonla ilgili sanırım. Nitekim Ghost’un ilk iki albümünde hatta “Meliora”yı da dâhil edebiliriz buna, ne denli muazzam işler yaptığını ve yaratıcılık konusunda ne denli başarılı olduğunu hep beraber gördük ve şahit olduk. Doplelord’un yaptığı müzik bana “Witchcraft”ı hatırlattı. Fakat daha mütevazı bir Witchcraft diyelim biz buna. Albümün soundu birçok Ddoom Metal albümünden de tanık olduğumuz tok bir sese sahip. Bu prodüksiyonu açıkçası ben Doom Metal’e yakıştırıyorum. Fakat her grup için bunu söylemek mümkün değil elbette. Albümde her şey normal bir şekilde yazılmış. Hiçbir enstrüman bir başkasının önüne geçmiyor. Her şeyi ile gayet düzgün bir albüm dinliyorsunuz. Grup tema olarak da; okültizm, satanizm gibi konuları ele alıyor ve bunları daha şeker bir şekilde dinleyenlerine söylüyor.


Özetleyecek olursam; Dopelord’un albümü gayet iyi. Doom Metal adına beklentiniz ne ise hepsini bu albümde bulacağınıza eminim. Ama biraz daha farklı şeyler ve yaratıcı partisyonlar bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrarsınız. Gayet düzgün bir albüm olmuş Sign of The Devil. Ben üç kere dinledim albümü ve bir süre dinleyeceğimi düşünmüyorum. İleride belki, kısmet! Hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7/10



Yorumlar