Black Metal’in yükselen ve en çok dinlenen iki kolu olan Atmosferik ve Melodik Black Metal kategorisinde oldukça fazla gruplar var olmaya başladı. Benim de oldukça fazla dinlediğim iki tür. Bugün sizlere yine bu iki türün sentezi bir grup olan “Sarastus”un bu yıl çıkardığı “Enter the Necropolis” adlı albümlerini sunuyorum.
Bu yıl Black Metal’de çıkan albümlerin durumu bana göre geçen yıla kıyasladığımda bir düşüşte. Yaratıcılık konusunda ve özgün olma yolunda çok fazla albüm duymadım. Çoğunluğu birbiri ile aynı tadı veren albümler dinledim. Geçen yıl daha bol ürünlere sahip albümler dinlediğimi, senenin sonuna gelirken yavaş yavaş söylemek istedim. Bu arada elbette sitede yine bu yılın “EN”lerini okuyacaksınız. Fakat ona daha var. Konudan sapmadan Sarastus’un bu güzide albümüne dönelim. Bakın güzide dedim. Demek ki kulaklarınıza şenlik verecek bir albümden sizlere söz ediyor olacağım gelecek satırlarda. Albüm melodik açıdan gerçekten farklılık adına ne varsa sunuyor bizlere. En azından son zamanlarda birbirinin aynısı olan şarkılar dinlemekten bunalmış biri olarak, Sarastus’un şarkı yazımını çok beğendim. Yazılan melodiler biraz Shoegaze tadında olmuş. Davulcu dostumuz ise sanki bir Black Metal davulcusu değil de bir Punk veya Heavy Metal davulcusuymuş gibi şarkılara eşlik edince ortaya haliyle farklı bir iş çıkmış. Elbette Black Metal’in olmazsa olmazı Blast Beatler de yer yer duyulmuyor değil. Black Metal’in her yıl daha farklı işlerle daha farklı yönlere doğru kaydığına şahit oluyoruz hep birlikte. Melodik riffler bence bu farklılaşmanın en büyük etmenleri oldu. Herhalde bunun en büyük temsilcisi Polonyalı “Mgła”dır desem kimse itiraz etmez. Çünkü bu adamlar gösterdi ki; Black Metal belirli kalıplarla sürdürülemeyecek kadar muazzam bir müzik türü ve bunun önünde sonunda birçok evrimsel sürece maruz kalması gerekiyordu. İşte Mgła devreye girdiği andan itibaren Black Metal cephesindeki değişimler de iyi melodik riffler yazmaya doğru yoğunlaştı. Önceden hep kaotik ve satanik tınılar duyduğumuz Black Metal bugün oldukça dramatik ve felsefik tınıları kulaklarımızda gezdiriyor.
Albüm sound olarak benim sevdiğim kayıt şekillerinden biri olan Retro tarzda kaydedilmiş. Fakat bu oldukça riskli bir kayıt şekli aslına bakarsanız. Eğer gitar tonlarınız ve davulun sesi bu sounda tam uygun olarak ayarlanmazsa oldukça çirkin sesle kaydedilmiş bir albüm dinlemek zorunda kalıyoruz. Neyse ki Sarastus bunu da oldukça iyi bir şekilde yapmış ve albümü dinlemesi çok keyifli dostlarım. Bu yıl yüzümde gülümseme yaratan albümlerden bir başkası oldu Enter the Necropolis. Atmosferik açıdan çok bir şey sunmasa da melodi konusunda gayet başarılı bir albüm oluşu, kudretli bir atmosferin var olmasına gerek duydurmuyor. Albümde bulunan 8 şarkının hepsi de beni çok mutlu. Dinlemekten bir damla sıkılmadım. Çünkü her şeyi ile çok başarılı bir albüm olmuş. Evet, belki bas gitar klasik bir Black Metal albümünde nasıl geri planda kalıyorsa burada da öyle olmuş. Fakat bu durum bir sorun teşkil etmiyor. Albümde bolca Mgła tadı alıyor oluşunuz da grubun ilham kaynaklarının kimler olduğunu gösteriyor.
2014 yılında kurulan ve iki kişinin yürüttüğü Sarastus oldukça gelecek vadeden bir grup. Ben sadece bu albümlerini dinlememe rağmen bu ışığı onlarda gördüm. Diğer albümlerini de bir an önce dinlemek istiyorum. Görüşmek üzere!
Albüm Puanı: 8,5/10
Bu yıl Black Metal’de çıkan albümlerin durumu bana göre geçen yıla kıyasladığımda bir düşüşte. Yaratıcılık konusunda ve özgün olma yolunda çok fazla albüm duymadım. Çoğunluğu birbiri ile aynı tadı veren albümler dinledim. Geçen yıl daha bol ürünlere sahip albümler dinlediğimi, senenin sonuna gelirken yavaş yavaş söylemek istedim. Bu arada elbette sitede yine bu yılın “EN”lerini okuyacaksınız. Fakat ona daha var. Konudan sapmadan Sarastus’un bu güzide albümüne dönelim. Bakın güzide dedim. Demek ki kulaklarınıza şenlik verecek bir albümden sizlere söz ediyor olacağım gelecek satırlarda. Albüm melodik açıdan gerçekten farklılık adına ne varsa sunuyor bizlere. En azından son zamanlarda birbirinin aynısı olan şarkılar dinlemekten bunalmış biri olarak, Sarastus’un şarkı yazımını çok beğendim. Yazılan melodiler biraz Shoegaze tadında olmuş. Davulcu dostumuz ise sanki bir Black Metal davulcusu değil de bir Punk veya Heavy Metal davulcusuymuş gibi şarkılara eşlik edince ortaya haliyle farklı bir iş çıkmış. Elbette Black Metal’in olmazsa olmazı Blast Beatler de yer yer duyulmuyor değil. Black Metal’in her yıl daha farklı işlerle daha farklı yönlere doğru kaydığına şahit oluyoruz hep birlikte. Melodik riffler bence bu farklılaşmanın en büyük etmenleri oldu. Herhalde bunun en büyük temsilcisi Polonyalı “Mgła”dır desem kimse itiraz etmez. Çünkü bu adamlar gösterdi ki; Black Metal belirli kalıplarla sürdürülemeyecek kadar muazzam bir müzik türü ve bunun önünde sonunda birçok evrimsel sürece maruz kalması gerekiyordu. İşte Mgła devreye girdiği andan itibaren Black Metal cephesindeki değişimler de iyi melodik riffler yazmaya doğru yoğunlaştı. Önceden hep kaotik ve satanik tınılar duyduğumuz Black Metal bugün oldukça dramatik ve felsefik tınıları kulaklarımızda gezdiriyor.
Albüm sound olarak benim sevdiğim kayıt şekillerinden biri olan Retro tarzda kaydedilmiş. Fakat bu oldukça riskli bir kayıt şekli aslına bakarsanız. Eğer gitar tonlarınız ve davulun sesi bu sounda tam uygun olarak ayarlanmazsa oldukça çirkin sesle kaydedilmiş bir albüm dinlemek zorunda kalıyoruz. Neyse ki Sarastus bunu da oldukça iyi bir şekilde yapmış ve albümü dinlemesi çok keyifli dostlarım. Bu yıl yüzümde gülümseme yaratan albümlerden bir başkası oldu Enter the Necropolis. Atmosferik açıdan çok bir şey sunmasa da melodi konusunda gayet başarılı bir albüm oluşu, kudretli bir atmosferin var olmasına gerek duydurmuyor. Albümde bulunan 8 şarkının hepsi de beni çok mutlu. Dinlemekten bir damla sıkılmadım. Çünkü her şeyi ile çok başarılı bir albüm olmuş. Evet, belki bas gitar klasik bir Black Metal albümünde nasıl geri planda kalıyorsa burada da öyle olmuş. Fakat bu durum bir sorun teşkil etmiyor. Albümde bolca Mgła tadı alıyor oluşunuz da grubun ilham kaynaklarının kimler olduğunu gösteriyor.
2014 yılında kurulan ve iki kişinin yürüttüğü Sarastus oldukça gelecek vadeden bir grup. Ben sadece bu albümlerini dinlememe rağmen bu ışığı onlarda gördüm. Diğer albümlerini de bir an önce dinlemek istiyorum. Görüşmek üzere!
Albüm Puanı: 8,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder