Satanizmin Metal ile buluşmasını sağlayan belki de en etkili müzik türü Black Metal olmuştur. Gitar tonundan tutun da, vokalin iblisliğine kadar her bir detayında şeytan kilisesinden çıkan sesler cümbüşünden başka bir şey gibi durmuyor Black Metal. Satanizm temalı grupların varlığı günümüzde oldukça fazladır. Özellikle Black Metal bunun lokomotifidir desem yanlış olmaz. İşte bu satanizm propagandasını yapan grupların en başında geliyor Mayhem (The True Mayhem ama elbette Mayhem diyeceğim sadece). İskandinav ya da Norveç Black Metal akımının öncülerinden bir oluşum Mayhem. İşlerin en çirkin hallere büründüğü dönemin yani birinci akım ya da ana akım Black Metal’in köklü gruplarından birisidir. 1984 yılından bu yana karanlık alemin müziğini bizlere icra ediyorlar. Norveçli şeytan sevicilerin yeni albümü “Daemon” ile Ekim ayını noktalıyoruz.
Mayhem'i çok seven biri olmadım hiçbir zaman. Grubun yaptığı belli başlı birkaç albümü dinlemekten öteye gidemedim. Evet, “Freezing Moon” gibi kült bir Black Metal şarkısının ben de hayranıyım elbette. Fakat Mayhem’den başka bir şarkı söyle deseniz söyleyemem. Gruba olan ilgim hiçbir zaman artmadı. Bunun nedenini bilmiyorum. Fakat ana akım Black Metal gruplarından benim için en itici olan grup hep Mayhem oldu. “Gorgoroth” ile başladığım günahkar yürüyüşte açıkçası Mayhem’in icra ettiği müziğe pek de ihtiyaç duymadım. Bildiğiniz üzere Mayhem’in tarihinde bir de acı olay yatmaktadır. Mayhem gitaristi ve kurucularından “Euronymous” “Burzum”un lideri olan “Varg Vikernes” tarafından katledilmişti. Bu cinayetten sonra ana akım Black Metal’inde yani İskandinav Black Metal’inde bölünmeler yaşandı. Burzum ve Mayhem destekçileri oldukça öfkeli bir kalabalık oluşturmaya başladılar. Bu, it dalaşından başka bir şey değildi. Fakat Burzum ve Varg Vikernes’in yaptığı (ilk başlardaki) Black Metal’i ben hep daha çok sevdim. Bir katilin grubunu desteklemek garip bir his olsa da işin içindeki sanatı baz aldığımızda sanırım kendimce haklı çıkıyorum.
Mayhem denince birçoğumuzun aklına hemen “De Mysteriis Dom Sathanas” albümleri geliyor. O kadar çok albüm yapmış olmalarına rağmen grubun ilk stüdyo albümü hala en çok dinlenen Mayhem albümü olma özelliği taşıyor. Zaten ben de en çok bu albümü dinledim Mayhem cephesinde. Benim için kesinlikle bir başyapıt ve ana akım Black Metal albümleri arasında zirvede kendisine sağlam yer oluşturmuş birkaç albümden birisidir. Hal böyle olunca bu albümün etkisi tıpkı “Metallica”nın “Master of Puppets”ı gibi Black Metal camiasının parmakla gösterilen yapıtına dönüşmüştür. Aradan geçen 35 yılın ardından bugün yeni bir Mayhem albümünü dinliyor olmak açıkçası heyecan verici bir durum. En azından grubun hayranları açısından 2014 yılından bu yana beklenen bir albümdü Daemon. Benim tekrar bir Mayhem albümü inceliyor oluşum da kendi açımdan da oldukça ilginç bir durum aslında. Zira Daemon’dan önceki albümlerinden birkaçını da siteye yazmayı düşünmüştüm fakat Mayhem’e olan ilgisizliğimden mütevellit onlar sitedeki yerini alamadı. Tabi De Mysteriis Dom Sathanas hariç. Daemon’u dinlemeden önce açıkçası yeni Mayhem soundu nasıldır, acaba neler değişmiştir hiçbir fikrim yoktu. Tamamen öngörüsüz bir şekilde albümün kuytuluğuna kendimi bıraktım.
Mayhem, Norveçli bir Black Metal grubu olduğunu unutmamış. Her ne kadar gelişen teknoloji ile birlikte sound değişmiş olsa da işin matematiksel ve iskelet boyutunda seksenlerdeki Mayhem’in yapısını hala koruyor oluşuna şaşırdım açıkçası. Elbette bu koruma işi can sıkıcı derecede kendisini tekrarlamaları olarak algılanmamalıdır. Zira yaratıcılık konusunda gerçekten oldukça başarılı bir iş çıkarmış şeytan seviciler. Safkan Black Metal türünü icra ediyor olmaları ya da Norveç Black Metal’ini hala doludizgin üretiyor olmaları beni oldukça mutlu etti. Yazılan riffler genel olarak sizleri tatmin ediyor. Klasik bir tat olarak şeytanın varlığının o kekremsi tadını alabiliyorsunuz. Mayhem, şeytani müzik yapma konusunda oldukça başarılı bir grup. Günümüz felsefe temalı Black Metal oluşumlarının aksine Mayhem, 35 yıl önce içine girdiği cehenneme ve itaat ettikleri efendilerine sadık kalmışlar. Hala şeytanı yüceltiyorlar ve onun hanedanlığı önünde nöbet tutmaya devam ediyorlar.
Albümün atmosferik öğeleri yeterli düzeyde olmuş. İblislerin kol gezdiğini en çok yazılan bestelerde anlıyorsunuz. İşte bu da safkan Black Metal’in en güzide özelliklerinden birisi dostlarım. Bas gitarı çalan “Necrobutcher” bu defa klasik old-school Black Metal’in bas gitarı arkada bırakması kuralını çiğnemiş. Bunu önceki Mayhem albümlerinde de birazcık görüyorduk aslında. Fakat bu defa olabildiğince yoğun bir şekilde kendisini ön plana almış. Çok kararında bir bas performansı dinliyorsunuz. Her şarkıda oldukça etkili bir performans çıkarmış. Davulda ise “Hellhammer” cehennem ritimlerini tutmuş. Davulun tek düze olmadan harikulade çeşitlemeler ile şarkıları bezemiş oluşunu çok beğendim. Vokal konusunda ise “Attila Chisar” yine o bilindik brutal sesi ile var olmuş. Normal bir vokal performansı var şarkılarda. Öyle tüylerinizi diken diken edecek herhangi ekstra bir şey yok. Bana göre albüm altıncı şarkıdan sonra başlıyor aslında. İlk beş şarkı oldukça sıradan geldi bana. Fakat altıncı şarkı olan “Aeon Daemonium”dan son şarkı olan ki bu şarkı “Everlasting Dying Flame” ile birlikte bonus şarkı olan “Black Glass Communion”a kadar muazzam bir ikinci kısım dinlettiriyor bizlere. Albümün sırf bu bölümü zaten beni uçurdu.
Mayhem, bu yılın en güzide albümlerinden birini ortaya koymuş. Mükemmel bir albüm değil bana göre fakat karakteri olan ve aynı zamanda Norveç Black Metal ruhunu çok iyi barındıran safkan bir Black Metal albümü olduğu da su götürmez bir gerçek. Yukarıda da dediğim gibi albümü ikinci kısmından sonra dinlediğinizde bambaşka bir haz alıyorsunuz. Her şeyden öte 35 yıllık köklü bir Black Metal oluşumu olan Mayhem’in hala harika bir şekilde üretim yapabiliyor oluşuna saygı ile eğiliyorum. Cehennem bu adamlar sayesinde sürekli çekici kalacak!
Albüm Puanı: 8,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder