Albüm Kritik 363 (Allegaeon / Apoptosis)

Metal Müzik dinlememin yüzlerce nedeni var. Burada onları teker teker elbette sayamam fakat hemen hemen her bir albüm değerlendirmesinde zaten bunlardan birkaçını dile getirmişimdir. Gerek bu müzik türünün görkemi olsun gerekse de albümleri oluşturan konuların diğer yüzeysel türler gibi sığ olmayışı olsun, Metal’in ne kadar kıymetli olduğu anlamına geliyor. Elbette bu türün içinde de saçma sapan işler yapan gruplar ve şahıslar yok değil fakat bu samanlıkta iğne aramak gibi bir şey. O yüzden o “yüzeysel” işleri yapan grup veya şahıslar her daim belli başlı bir kitleye hitap etmeye devam edeceklerdir. Bugün böyle bir giriş yaptım çünkü benim birkaç yıldan beri oldukça ilgimi çeken ve Metal’in teknik ve melodik kısmını esaslı bir şekilde ortaya koyan Amerikalı grup “Allegaeon”un yeni albümünden sizlere söz edeceğim. Arkanıza yaslanın veya rahat bir yer bulun ve “Apoptosis” adlı bu albümün DNA sarmalının içine birlikte rahat bir şekilde girelim.

Allegaeon ile tanışmam yine Spotify keşiflerimden birinde gerçekleşti. Teknik Melodik Death Metal yapan bu gurubun 2017 yılında incelediğim “Elements of Infinite” adlı albümlerinden öylesine etkilenmiştim ki, o dönem bu albümü sürekli başa sarıp sarıp dinliyordum. Müzikal yönden öylesine tatmin eden bir albümdü ki, kafanızın içinde sürekli melodiler ve riffler birbirleri ile aşırı seks yapıyorlardı. Dur durak bilmeyen geçişler ve bütün var olan enstrümanların her birinin sıradanlıkla uzaktan yakından tanışıklıklarının olmayışı haliyle benim dibimin düşmesine yetmişti. Teknik işleri seven biri haline geldim bir anda bu adamlar sayesinde. Önceden de Teknik Death Metal albümleri dinlemiş olsam da Allegaeon aslında bu türü bana sevdiren grup oldu. Sadece işin hüner kısmı ile değil aynı zamanda da melodik rifflerin yazımı konusunda da bu genç dostlarımız gerçekten inanılmaz bir seviyede duruyorlar. Bu tür albümlerin yazım aşamasını her daim merak etmişimdir. Sürekli riff geçişleri, harikulade gitar soloları, dehşet davul çeşitlemeleri ve bas gitarın çelik tellerinin kafanızın içinde çınlayarak dolaşması gibi unsurların yazım aşamasını herkes merak eder diye düşünüyorum. Evet, birçok türde teknik işleri destekleyen biri değilimdir. Fakat konu Death Metal olunca burada işler değişiyor işte. Zira felsefi ve ruhani işlerden ziyade öfkeli bir müzik dinliyorsunuz. Bu da haliyle yazılan rifflerin önemini ve kalitesini biraz daha ön plana çıkmasını gerektiriyor.

Allegaeon'un bu yıl bir albüm çıkaracağını biliyordum. Albüm çıkmadan öncesinde single yayınladı grup. Fakat ben dinlemedim. Albümü bütünsel olarak merak ettiğim için çıkış tarihine kadar bekledim. Çünkü tek bir şarkı üzerinden hayal kırıklığı yaşamak gibi bir seçenek de vardı benim için. Tabi bu durum her grup için geçerli değil. Hastası olduğum birçok Black Metal grubunun albüm öncesinde yayınladıkları teklileri hemen dinliyorum. Black Metal’in yeri ayrı bende. Bunu herhalde yüzlerce albüm değerlendirmesinin içindeki Black Metal albümlerinin yoğunluğundan anlamışsınızdır. Allegaeon’un yaptığı müzik “Technical and Melodic Death Metal” olarak geçiyor. Gerçekten de bu iki türün tamamını eksiksiz bir şekilde bünyesinde barındırıyor. Adamların öylesine hunharca bir yeteneği var ki şaşmamak elde değil. Apoptosis albümlerinde de bu yeteneklerini sonuna kadar konuşturmuşlar. 2016 yılında çıkardıkları, bir önceki albümleri, “Proponent for Sentience” ne kadar yüzeysel ve Allegaeon’un adına yakışmayacak bir albüm olmuşsa, Apoptosis o kara lekeyi kapatmayı çok iyi başarıyor. Gerçekten de Proponent for Sentience herhalde grubun bu zamana kadar yaptığı en kötü albümleri olabilir. Neyse ki o kara lekeyi unutturuyor Apoptosis. Allegaeon’un albümlerinin temasını genellikle bilim ve bilim kurgu hikayeleri oluşturuyor. İşin bu tarafından bakıldığında da yine diğer birçok Death Metal gruplarından ayrışmayı başarıyorlar.

Albümü dinlediğim süre boyunca büyük keyif aldım ve yine ağzım açık dinledim. Öylesine yaratıcı işlere imza atmışlar ki, beyniniz sürekli şarkıların içinde olup bitenleri takip etmeye çalışıyor. Evet, belki sizleri manevi açıdan çok tatmin etmeyecektir. Bir Black Metal albümündeki gibi atmosferik yapısı yok ama zaten bu türde onu aramak da anlamsız olacaktır. Öylesine üst düzey riff yazımları var ki, gözünüzün önünde adamların gitar çalarken nasıl ruh hastası bir durumda oldukları falan geliyor. Şahsen benim geldi. Gitarın klavyesinin her yerinde dolaşan eller hayal etmek hiçte güç bir şey değil. Prodüksiyon olarak kusursuz bir albüm dinliyorsunuz. Zaten Allegaeon’un albümlerinin sound kalitesi hep iyi olmuştur. Albümün temposu sürekli yüksek seviyede. Çok nadiren düşüşler yaşıyorsunuz. Brutal vokal ile birlikte şarkıların kaya gibi yapısıyla enerji patlaması yaşıyorsunuz. Davul konusunda da “Brandon Park” yine hadsizliğini ortaya koymuş. Hiç acımadan, muazzam davul çalmış şarkılarda. Death Metal’de davul gerçekten büyük önem arz ediyor. Bir başka önem arz eden şey ise basgitarın ne kadar aktif kullanılıp kullanılmadığı. Bu konuda da Allegaeon zaten çok cömertçe davranıyor. Bas gitarı bir köşede unutturmak niyetinde hiçbir zaman olmadılar. Bası çalan “Brandon Michael” da soloları ile gövde gösterisini daha albümün açılış şarkısı olan “Parthenogenesis”te belli ediyor.


Bu yıl en çok dinleyeceğim albümlerden birisi hiç şüphesis Apoptosis olacak. Bu yılın en iyi albümleri arasında da elbette bu albümün adını görme ihtimaliniz çok yüksek. Ben dinlerken büyük haz aldım. Albümde bulunan 11 şarkının tamamı sizleri buram buram kalite kokan patikalara götürüyor. Böylesine güzide bir albümü bizlere sundukları için bu sert dostlarıma teşekkür ediyorum. Bir başka yazıda görülene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar