Albüm Kritik 352 (Plastic Woods / Icarus)

Merhaba sevgili dostlarım, dün “Beyhude Çabalar” yazı dizisinin son yazısını da yazıp, o seriyi noktalamıştım. Albüm incelemelerine kaldığımız yerden devam edebiliriz artık. Fakat bugün sizlere biraz daha sofistike bir albüm sunacağım. Ekstrem türleri seven benim gibi dostlarım için ara sıcak tadında bir albüm olacağını düşünüyorum. Grubun kendisi ile tanışalı daha bir hafta oldu. Albümlerini de 3 günden beri dinliyorum. Açıkçası oldukça sert şeyler dinlediğim için beni çok fazla tatmin etmeyeceğini düşünüyordum fakat gerçekten iyi bir Rock / Doom Rock albümü dinleyince bütün bu düşüncelerim yok oldu. Bugün sizlere İspanyalı (Endülüs) “Plastic Woods” adlı Rock grubunun çıkış albümleri olan “Icarus”tan söz ediyor olacağım.

Rock albümlerini dinlediğimde Heavy Metal’in doğuşunu hissediyorum. Tabi doğuşu hissetme olayı gerçek Rock albümlerinden vuku buluyor. Yoksa Rock’ı Pop ile karıştırıp bir şeyler üretmeye çalışan gruplardan tiksintim devam ediyor. Bu tiksintimi köklü gruplar üstüne alınmasın tabi ki. Yani “Abba” ve “Queen” gibi müzikal yönden olağanüstü gruplar elbette bu kategoriye dahil olamazlar. Benim en çok dinlediğim Rock grubu “The White Stripes”tır. Grup dağılmış olsa da Jack White’ın ne kadar süper bir insan olduğunu ve o dönem Rock müziğin çehresini nasıl değiştirdiğini biliyoruz. Zaten kendisi süper yetenekli bir insan olduğu için, haliyle yarattığı müzik de güzel oluyor. Jack ve The White Stripes’tan sonra elbette birçok Rock ve Rock’ın alt kategorisinde yer alan albümler dinledim. Genel olarak güzel işlerle karşılaştım şu ana kadar. Hatta zirve yaptığı noktalar bile oldu. İsveçli “Spiders” ve İngiliz “Uncle Acid & The Deatbeats” bu zirveleri temsil etmektedir benim için.


Plastic Woods’un ismi öncelikle çok çarpıcı olmuş. Gerçekten bir Rock grubu için oldukça aykırı bir isim ve neler anlatmak istediğini direkt olarak isimden verme yetisi var. İspanyalı grup bulunduğu Akdeniz bölgesinden o tuzlu deniz havasını da albümlerine katmış. Icarus ismi biliyorsunuz ki Yunan Mitolojisinde yer alan ve cesurluğu ile bilinen bir karakterdir. Zaten albümün temasına baktığınız zaman da Icarus’un üzerine kurulu olduğunu görürsünüz. Icarus’un başından geçenleri 8 şarkıya yayarak bizlere sunmuş Endülüslü grubumuz. Tematik açıdan mitoloji ekmeği çok yenen bir konu olsa da belli bir süre sonra kısır bir döngüye gireceği su götürmez bir gerçek. Bakınız: “Amon Amarth”. Gerçi Amon Amarth artık müziği ile de baymaya başlayan bir grup olma yolunda ilerliyor. En son albümleri “Jomsviking” bunun en büyük kanıtıdır. Neyse konumuz Amon Amarth değil.

Icarus, dinlendiğinde sizleri mutlu edebilecek bir albüm dostlarım. Özellikle Rock kategorisinde bir şeyler dinlemeyi sevenlerdenseniz veya farklı bir şeyler arıyorsanız bu albüm sizin ilacınız olabilir. Albüm içinde yer alan şarkılar genellikle kaliteli rifflerden ve ezgilerden oluşuyorlar. Bu da şarkıları daha dinlenebilir kılıyor. Albümü dinlerken sıkılmak gibi bir duygu hissetmiyorsunuz. En azından ben hissetmedim. Prodüksiyon olarak benim çok sevdiğim bir sounda sahip. Rock albümlerinin hepsi keşke bu prodüksiyon ile çıksa da kulaklarım bayram etse (Uncle Acid hariç, onlar özgünlükte bir numaralar). Gerçekten bütün enstrümanların seslerini çok rahat bir şekilde duyuyorsunuz. Kulaklarınızda daima estetik tınılar duymak sizi mutlu edecektir. Bas gitarı çalan “Antonio Muriel”in performansı beni çok mutlu etti. Elbette bunda grubun aldığı bas gitarın göz önünde durması kararı da etkili oldu.


Son zamanlarda dinlediğim, bütünsel olarak gerçekten beni mutlu eden bir Rock albümü olmuş Icarus. Albüm kapağı bile sizlerin içinizi ferahlatmaya yetiyor. Plastic Woods’un çıkış albümleri beni oldukça mutlu etti. Bu grubu yakından takip edeceğim artık. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8,5/10



Yorumlar