Albüm Kritik 343 (Rotting Christ / The Heretics)

Neden sevmediğimi bir kez daha anladım. Evet, ben Rotting Christ sevmiyorum. Sevemiyorum. “Rituals” adlı albümlerini incelediğimde az da olsa etkilenmiş, sonrasında ise “bu ne lan” diye burun kıvırmıştım. Çünkü müzik adına ortada pek bir şey bulamamıştım. Bulamayacaktım da. Rotting Christ’ı Rituals albümleri ile tanımış biri olmak benim en büyük dezavantajım oldu belki de. Bilmiyorum. Fakat adamları bir türlü sevemedim. Hani komşudur biraz kan kaynar diye kendimi zorluyorum ama olmuyor. Biraz sert bir giriş oldu ama yapacak bir şey yok dostlarım. Uzun zaman sonra bir Rotting Christ albümünden daha sizlere söz edeceğim. Merak etmeyin yerden yere vurmak için kasten bilgisayar başına oturmadım. Eğrisi ile doğrusu ile (doğrusu neresi onu bilmiyorum) sizlere “The Heretics” albümünden söz edeceğim.

2019 yılının birçokları için en merakla beklenen albümlerinden biri The Heretics’ti. Birçok forumda bu albümü heyecanla bekleyenleri görüyordum. Aslına bakarsanız Rituals albümlerinden sonra grubun herhangi bir albümünü dinleme ve yazma gibi bir niyetim yoktu. Rituals öylesine tek düze bir albümdü ki dinledikçe bayıyordunuz. Albümü baştan sona bir kez dinlediğinizde bir daha dinlemek gibi bir istek içinizde uyanmıyordu. Rotting Christ’ın yaratmak istediği o ruhani atmosfer ne yazık ki kotarmamıştı. Madem olmuyor tadında bırakacaksın. Fakat gelin görün ki aynı bedbaht durum The Heretics’te de devam ediyor. Hem de daha da kötü bir şekilde. Evet, atmosfer yaratmak elbette oldukça yaratıcı bir olay. Bu konuda en ufak bir itirazım yok. Fakat eğer yarattığınız şarkılar tek düze olmaktan öteye gidemiyorsa o yaratılan atmosfer de ne yazık ki başınıza çöküyor. Kendini tekrarlayan rifflerden bahsetmiyorum dostlarım. Kendini tekrarlayan kaliteli ve kulak doldurucu riffler olsaydı zaten burada çok farklı şeyler yazıyor olurdum. Gitarı elinize alın ve sadece bir power riffe olabildiğinizce vurun. Sonuç; tek bir ses ve arkada ayin yapan adam sesi. Bu mu şimdi yaratıcı atmosfer oluşturmak. Böyle bir şey dinlemek istesem zaten oturup da Metal dinlemem. Yerel şarkıları dinlerim (ki onlar daha fazla çeşitlilikten oluşuyordur).

Rotting Christ, öyle saçma bir yolda ilerliyor ki bu tutumunu anlamak benim için imkansız bir hal alıyor. Müzikal yetenekleri yok desem bu zamana kadar bu camiada nasıl tutunduklarını da oturup araştırmam lazım. Fakat öyle bir şey olduğunu sanmıyorum. Sadece bir iki nota basarak üzerine kallavi sözler yazmak (onlar kallavi olduğunu düşünüyor) bana yetersiz geliyor. Belki birçokları için bu albüm bir başyapıt değerinde olabilir. Oturup milletin zevkine gam vuracak değilim. Lakin benim müzik oluşturma anlayışıma oldukça ters bir albüm olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Yunan dostlarımız bir de ülkemize konsere gelecekler. Çok düşündüm bir defa gidip dinlesem mi diye ama bu albümden sonra artık fikrim net. Rotting Christ dinlemek benim sinirlerimi bozuyor. Albümde ele avuca gelir bir şeye denk gelmek çok zor. Sanki aynı şarkıları dinliyormuşsunuz gibi bir hisse kapılıyorsunuz. “Fire God and Fear” adlı şarkılarının sadece solo kısmında heyecanlandım. O da zaten saniyelerle ölçülebilecek bir süre oluyor. Yazık gerçekten.

Bu grubun önceki albümlerinin genelde çok daha başarılı olduğunu, Rituals’tan sonra Rotting Christ’ın bozduğunu söylüyor birçokları. Arkadaş bu ne şanstır ki ben de gittim en kötü iki albüme denk geldim. Önceki albümleri nasıldır bilmiyorum ama Rotting Christ hayranları The Heretics’i beğenmişler midir? İşte bence en önemli olan şey bu. Şahsen ben de “Ghost”u hep göklerde tutardım. “Meliora” albümlerine kadar (Meliora da dahil) efsane albümlerle hep geldiler. Lakin “Prequelle” ile birlikte Ghost benim için resmen boyut atladı. Artık Ghost’u çok nadir dinler oldum. Demem o ki aslında bazı gruplar öyle albümler yapıyor ki ne yazık ki gidecekleri patikaları da belirlemiş oluyorlar. Rotting Christ da böyle bir yol seçmiş kendisine. Benim kabul edebileceğim türden bir şey değil. Zira ben enstrümanların gerçekten bir şeyler yaptığı albümler dinlemekten hoşlanıyorum. Sadece atmosferle olmuyor.


Evet, dostlarım albümün ne prodüksiyonundan sizlere söz edeceğim ne de yazılan rifflerden. Prodüksiyon gayet iyi ama o iyi prodüksiyonu yansıtan besteler yok. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 5/10


Yorumlar