Albüm Kritik 341 (Ithaca / The Language of Injury)

Merhaba dostlarım, bugün sizlere oldukça öfkeli bir grubun albümünden bahsedeceğim. Grup öfkeli olunca haliyle albümleri de öfke dolu oluyor. Son zamanlarda dinlediğim en agresif ve en progresif albümlerden biri olabilir. “Ithaca” adlı İngiliz Hardcore grubunun bu yıl çıkan “The Language of Injury” adlı albümlerinden size söz etmek istiyorum. Zira oldukça sıra dışı bir atmosferi var ve ben dinlerken büyük haz aldım.

Böylesine Hardcore Metal albümlerine çok fazla denk gelmiyorum. Açıkçası çok fazla meraklısı da değilim. Çünkü dinlediğim birkaç albümde hayal kırıklığına uğradığım için oturup da bir daha bu türde albümler ne dinlemek istedim ne de yazmak. Fakat adını sanını yeni duyduğum Ithaca’ya nedense bir şans vermek istedim (ne büyük onur oldu onlar için). Zira 2019 yılında çıkan albümler listeme aldığımda grubun hiçbir şarkısını dinlememiştim ve en ufak bir bilgim de yoktu haklarında. Gerçi grup hakkında hala pek bir bilgim yok. Kendilerini araştırdım fakat çok fazla bir bilgiye ulaşamadım. 2012 yılında kuruldukları, Birleşik Krallık’tan oldukları ve grup üyelerinin isimlerini biliyorum. Fazlası yok. Bu kadar bilgi de aslında yeterli. Burada nice grupları yazdım hakkında hiçbir bilgi bulamadığım. O yüzden bu bilgi benim için yeterli dostlarım. Ithaca, bana oldukça sağlam bir grup izlenimi verdi. Bir defa adamlar taklitçilikten oldukça uzaklar. Elbette esinlenmeler var fakat kendi patikalarını ve özgünlüklerini yaratmayı başarmışlar. Bundan dolayı bu genç dostlarımı yürekten kutluyorum. Hafif “Pantera”, biraz “Soulfly” esintilerini hissettiğim The Language of Injury, dinledikçe kendisine hayranlık uyandırıyor. Vokal partisyonlarında bir defa olayın ne kadar farklı olduğunu anlıyorsunuz. Oralara da geleceğim. Fakat öncelikle bu albümün iskeletinden bir başlayalım.


The Language of Injury, gerçekten oldukça güçlü bir sounda sahip. Kaya gibi sert ve aşınması bir hayli güç bir yapı ile dinleyenlerinin huzurunda var oluyor. Albüm için yazılan riffler kesinlikle harika olmuş dostlarım. Bu türde dinlediğim en dişe dokunur riff yazımlarından olduğunu söylersem çok abartmış olmam. Çünkü dinlediğim çok fazla Hardcore albüm yok. O yüzden gönül rahatlığı ile onu diyebilirim. Albümün verdiği salt duygu; öfke. Fakat bu öfkenin yer yer kontrolden çıktığını ve delirme noktasına ulaştığını görürken, bazen de oldukça dingin bir halde seyrettiğine şahit oluyorsunuz şarkılarda. Kurgusu gayet başarılı olan bir atmosfere sahip The Language of Injury. Bu türde böylesine iyi bir atmosfer ile karşılaşacağımı hiç düşünmezdim. Albümde şarkı şarkı ilerledikçe aldığım haz daha da büyüyor. Vokal konusunda o hırçınlığı duymak beni gaza getirdi. Adamların yaptıkları müziği en iyi şekilde yapmaları ve öfkeyi sizlerin de damarlarınıza enjekte etmeleri gerçekten taktire şayan. Davulun “Groove” tarzda oluşu sizleri ister istemez kafa sallamaya zerk ediyor. Yalnız fazla sallamayın sonra boynunuz üzülür. Şahsen benim ki üzülüyor. Bas gitarın da Groove tempoya ayak uydurur şekilde şarkılarda yer alması ise olağan bir şey. Bas gitarın çıkıntılık yaptığını göremedim. Aslında bir iki hınzırlıklar beklerdim

.
Ithaca, , bu yıl için oldukça iddialı bir albüm ile selamlıyor bizleri. Bu grubu keşfettiğim için çok mutlu oldum. Gerek yaratılan atmosfer gerek kadın-erkek vokal paylaşımları gerek riff yazımı konusunda gerçekten iyi bir noktada olmaları ve kafanızı sürekli sallayıp duracağınız bir tempoda olmaları enerji dolu bir albüm dinlemenizi sağlıyor. Albüm kapakları her ne kadar gördüğüm en çirkin kapaklardan olsa da içindeki şarkılar durumu kotarıyor. Sizler de eğer oldukça güçlü bir albüm ve öfke sesleri duymak istiyorsanız Ithaca’nın The Language of Injury adlı albümüne bir göz atın derim. Bir başka yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8,5/10




Yorumlar