Merhaba sevgili dostlarım, geçtiğimiz ekim ayında siteye “Glorior Belli” adında Fransız bir Black Metal grubunun “The Apostates” adlı albümlerini yazmıştım. Glorior Belli’nin o albümünü seçip yazmam tamamen albüm kapağının muhteşemliğinden dolayı olmuştu. Lakin Belli’yi dinledikçe de sevdim ve albümü değerlendirmeye değer olduğuna karar verdim. The Apostates’i bugün hala dinliyorum. O yazıda albümü bir daha dinleyip dinlememe konusunda tereddütlerimin olduğunu yazmıştım. Fakat aradan geçen zamanda Belli’nin yaptığı müziği aslında sevdiğimi fark ettim. Spotify’da falan sadece denk gelince dinlediğim bir grup değil aynı zamanda isteyerek açıp dinlediğim de bir grup oldu Glorior Belli. Madem bu kadar sevdim bu arkadaşları neden bir başka albümlerini incelemiyorum dedim. Bugün grubun 2016 yılında çıkardığı “Sundown (The Flock That Welcomes)” adlı albümlerinden sizlere söz edeceğim.
Glorior Belli’nin The Apostates albümü her ne kadar Black Metal etiketine sahip olsa da Stoner ve Punk etkilerinin oldukça yoğun görüldüğü bir albümdür. Bunu albüm değerlendirmesinde de dile getirmiştim. The Apostates’i oldukça yoğun bir şekilde dinleyen biri olarak, Sundown albümlerinin de üç aşağı beş yukarı aynı senkronda olacağını düşünüyordum. Fakat baya bir yanıldım. Çünkü Belli Sundown albümlerinde öylesine hayvansı bir Black Metal icra ediyor ki, bu defa işin içinde yukarıda sözünü ettiğim ne Stoner ne de Punk etkisi oluyor. Oldukça güçlü bir Black Metal albümü dinliyorsunuz. Fakat aklınıza hemen öyle ikinci dalga İskandinav gruplarının yaratmış olduğu keskin bir Black Metal gelmesin. Daha melodik ve daha atmosferik bir Black Metal albümünden söz ediyorum. Sundown’ın ilk şarkısı olan “Lies, Strangled Skies”, daha başlangıçta işlerin hiçte öyle The Apostates de olduğu gibi olmayacağını söylüyor. Yazılan riffler öylesine harikulade ki, albümde yer alan şarkıların süreleri bir hayli uzun olsa da sizleri çok net bir şekilde etkisi altına alıyor. Glorior Belli, böylesine kallavi işler yaparken The Apostates’te neden daha rafine bir iş yapmaya yoğunlaşmış açıkçası ben pek anlamlandıramadım. Fakat günümüz Metal gruplarının birçoğu artık deneysel işler yapmayı tercih ediyorlar. Tekdüzelikten belli ki haz etmiyorlar. Ben bu duruma genellikle şapka çıkarıyorum. Lakin bu deneysel işler ele yüze bulaşmadığı sürece!
Çok çabuk konusunu açacağım belki ama bas gitardan bahsetmek istiyorum. Şu iki paragrafı bas gitardan bahsetmeden nasıl sabırsız bir şekilde yazdım bilemezsiniz. Albümün prodüksiyonu gerçekten çok garip dostlarım. Evet, bas gitardan söz edeceğim ama önce şu prodüksiyonun kalitesinden bahsetmek istiyorum. Kesinlikle bir garipliğe sahip çünkü. Öylesine muazzam bas gitar partisyonları var ki albümde böyle dibiniz düşüyor dinlediğinizde. Bu bas gitar sololarını da gayet muazzam bir şekilde duyuyorsunuz. Fakat albümde bas gitarın vermesi gereken o tokluk yok. Hayır, bunu nasıl başardınız ben orada kala kaldım. 3 farklı kulaklıkla albümü dinledim ve hepsinde de aynı sonucu aldım. Bas gitar tıpkı bir elektrik gitarın vereceği toklukta bir ses ile kaydedilmiş. Yine de “Infestvvs” lakaplı “Billy Bayou”nun tek başına bütün her şeyi üstlendiği bu albüm için yazmış olduğu bas gitar bölümlerine saygıyla eğilmemek haddim bile olamaz! Muazzam bir iş çıkarmış. Albüm beni sadece bas gitar partisyonları bile mest etmeyi başardı. Bas gitarı istemeye istemeye kenarı bırakıp riff yazımlarına geçelim isterseniz. Onlar için de söyleyeceğim tek bir şey var; “BAYILDIM”! The Apostates için yazılan riffler de fena değildi ama Sundown da Belli gücünün yüzde yüzünü ortaya koymuş resmen. Davulu kim çalmış bilmiyorum ama davul çeşitlemeleri de harikulade olmuş. Sundown dinlediğim en iyi albümlerden birisi oldu. Çok şaşırtıcı gelebilir size ama benim için durum bu.
Albümdeki şarkıların hepsi öylesine güzel dinlettiriyorlar ki kendini bir gram sıkılmadım. Albümü her başa sarıp dinlemeye başladığımda aynı heyecanı yaşadım. Enerjim tavan yapıyor Sundown’ı dinledikçe. Glorior Belli için her şey tek bir adamdan çıkıyor ve bence bu durumun en önemli olumlu etkisi her kafadan bir ses çıkmadığı için dilediği gibi at koşturabiliyor. Nitekim sonucunda da yaratılan Sundown gibi bir albüm oluyor. Elbette her zaman muazzam albümler dinlemek çok zor. Kaldı ki normal gruplarda da durum böyle oluyor. Bayou’yu gerek multi-enstrümantalistliğinden gerekse de çok iyi bir kompozisyon oluşturduğundan dolayı tebrik ediyorum. Özellikle “Thrall of Illusions”ta ben ipleri kopardım. At gibi şarkı yapmışlar! Dinlemekten öylesine keyif aldığım bir albüm oldu ki Sundown, bir süre "Exercises In Futility"nin yerine geçebilir (evet hala Mgla’yı evire çevire dinliyorum). Bir başka yazıda görüşene dek hoşça kalın dostlarım!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder