Boyumdan büyük işlere kalkışmaya karar verdim. Uzun zamandır bu tür bir yazı yazmak konusunda düşüncelerim vardı. Zira klasik müzik oldukça meşakkatli ve karışık bir mecra olduğu için insan ister istemez muallakta kalabiliyor. Daha önce sitede birkaç klasik müzik sanatçısının biyografilerini yazmıştım. Fakat o yazılar sitenin daha emekleme aşamasında yazıldığı için çok özgünlük barındırmıyordu. Fakat klasik müziğe olan ilgim ve sevgimden dolayı o yazıları sitede yayınlamak istemiştim. Klasik müzik, duyulabilecek en güzel ses topluluğudur benim için. Birçok müziğin de atasıdır. Öylesine yoğun bir müzik ki, gerek yazımı gerekse de sahnede sergilenmesi en zor matematik problemlerine benziyor. Fakat ne güzeldir ki bu problemi çözme işi kulaklarımızda başlıyor ve zihnimizde son buluyor. Kulak işin büyük bir kısmını halletiyor. Bugün bir albüm değerlendirmesi yapacağım. Daha doğrusu bir süit değerlendirmesi yapacağım sizlere. Metal müzik dinleyicisi olarak sizlerin de ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Çünkü biz, metal müzik severler, kaliteli müziği severiz. Metal müziğin en yoğun bölgelerinden biri olan hatta başını çeken İskandinav Yarımadasının en şahane ülkelerinden biri olan Danimarka'da doğmuş olan “Carl Nielsen”in “Aladdin” isimli tiyatro süitini sizler için değerlendireceğim.
Ülkemizde klasik müzik belli başlı kitle tarafından dinlenmekten öteye gidemedi. Oysaki Avrupa’da daha çocuk yaşta bu müzik ile tanıştırılıyor insanlar ve birçoğunu bu müzik çatısı altında bir şeyler üretmeye teşvik ediyorlar. Çünkü klasik müzik insanın sadece duyma duyusunun değil aynı zamanda hissetme ve dokunma duyularına da dokunabilen bir müzik türlüdür. Yaratılan bestelerin bir de teknik boyutu var elbette. İşin o kısmında zaten herhangi bir müzik türü ile kıyaslanamaz bile. Ülkemizde çocukların sürekli arabesk vizyonsuzluklara maruz kalmasından dolayı klasik müzik her zaman “dinozor” kesim diye yaftalanan kitleye ait kalacak. O yaftalanan kesim bugün olmasa ve çocuklarına bu müziği öğretmese, dinletmese belki de klasik müziğin tamamen silineceği bir ülke olacağız. Çok uzak bir gelecek gibi de görünmüyor bana. Neden Carl Nielsen ile başladın ki diye soracaklarınız vardır. Malum herkesin aklına gelebilecek klasik müzik üstatları var ve onların belki bir senfonisi olabilirdi diye düşünenler olacaktır. Üniversitedeyken senfoni konserlerine olabildiğince giderdim ve birçok sanatçının senfonilerini canlı canlı dinleme fırsatım oldu. Fakat yakın zamanda (5 ay önce) Bursa’da gittiğim senfoni orkestrasının konserinde Nielsen’in Aladdin sütini dinlediğimde resmen mest olmuştum. Bir de uzun süre sonra klasik müzik konserine gitmenin ayrı bir şevki de vardı. Nielsen’in bu suitini gerçekten başarılı bir şekilde seslendirmişti Bursa Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Ben de konserden çıktıktan sonra bu süiti tekrar dinledim. Daha sonraki günlerde de dinlemeye devam ettim hep.
Nielsen, 1865-1931 yılları arasında yaşamış Danimarka’dan çıkan en ünlü besteci, keman virtüözü, orkestra şefi ve müzik eğitimcisidir. Kariyeri boyunca oldukça göz ve kulak dolduran bestelere imza atmıştır. Fakat bugünkü bahsediyor olduğum Aladdin Süit’i Nielsen’in baş yapıtlarından biri olarak adlandırılır. Tiyatro oyunu için yazdığı bu 7 parçadan oluşan süiti dinlediğiniz anda kendinizi Arap yarımadasında hissediyorsunuz. Tabi ki şimdiki Arap yarımadasından bahsetmiyorum. Aladdin’in hikayesini birçoğumuz biliyoruz. Bilmeyenlerde buraya tıklayarak okuyabilir. Süit’in başlangıcından son şarkısına kadar gelişen olayların tematik tınıları var. Her bir şarkı bizlere tiyatro piyesinde var olan hikâyeyi şarkılarla yaşatıyor. Keşke tiyatro ile birlikte dinleseydim dedim hep. Kim bilir belki ülkemizde böyle bir oyun olur ve Nielsen’in baş yapıtları eşliğinde bizlere sunulur. Ağırlıklı olarak yaylıların ve üflemelilerin tınılarını duyuyorsunuz şarkılarda. Perküsyon grubunun da gayet yeterli düzeyde eşlik ettiği bazı parçalarda da daha başka bir havaya giriyorsunuz. Süit’in giriş parçası olan “Festival March”ta Aladdin görkemli bir festival alanına girer. Orada birçok devletten gelmiş olan pazarcılar ve sirkçiler vardır. Aladdin’in festival alanında dolaşmaya başlar. Bence Süit’in en etkileyici parçası Festival March’tır. Öylesine muazzam bir şekilde sizlere o romantik havayı yaşatıyor ki şaşırıyorsunuz. Daha önce duymadığınız bir güzide ses gibi sizleri selamlıyor.
Süit'in şarkılarını sırasıyla dinlediğinizde kusursuz bir hikayenin melodilere dökülmüş olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Gerek tematik yönüyle gerekse de müzikal muazzamlığı ile sizleri fazlasıyla tatmin ediyor. 1918-1919 yılları arasında yazdığı Süit günümüzde birçok orkestra tarafından hala çalınıyor ve dinleyenleri kendine hayran bırakıyor. Ben de o hayran kalanlardan biriyim işte. Nielsen’in en ilgi çekici tarafı ise bildiğimiz klasik müziğin yapısının dışına çıkarak, modern bir klasik müzik yapısı oluşturması ve bu konuda öncü olmasıdır. Zaten bu yaklaşımından sonra tüm dünyada tanınmaya başlıyor kendisi. Nielsen gibi bir Danimarkalı’nın Arap masalı olan Aladdin’ini böylesine içten yaşaması da ayrı bir gıpta durumu değil de nedir?
7 Şarkılık bu Süit’i kesinlikle dinleyin dostlarım. Bir masalın müziğe dökülüşüne sizler de tanık olun. Her şeyi ile büyüleyici bir süit olmuş kesinlikle. Böylece ilk klasik müzik “albüm” (albüm demek zorundayım, yoksa işler çok karışır) değerlendirmesini de siteye yazdım. Umarım sizlerin ilgisini çekebilmişimdir. Görüşmek üzere hoşça kalın.
*Klasik müzik yapıtlarını puanlama sistemine dahil etmiyorum.
- Yukarıdaki albüm kapak resminde de belirtildiği üzere, Aladdin Suite Op. 34 albümü South Judland Senfoni Orkestrasının şef Niklas Willén kondüktörlüğünde çıkarılmıştır.
Video 2015 yılında TRT kanalında gösterime sunulmuştur. Hatta YouTube'da Aladdin Suite Op. 34 için arama yaptığınızda karşınıza ilk çıkan videodur. Süit'in tamamını dinleyebilirsiniz.
Ülkemizde klasik müzik belli başlı kitle tarafından dinlenmekten öteye gidemedi. Oysaki Avrupa’da daha çocuk yaşta bu müzik ile tanıştırılıyor insanlar ve birçoğunu bu müzik çatısı altında bir şeyler üretmeye teşvik ediyorlar. Çünkü klasik müzik insanın sadece duyma duyusunun değil aynı zamanda hissetme ve dokunma duyularına da dokunabilen bir müzik türlüdür. Yaratılan bestelerin bir de teknik boyutu var elbette. İşin o kısmında zaten herhangi bir müzik türü ile kıyaslanamaz bile. Ülkemizde çocukların sürekli arabesk vizyonsuzluklara maruz kalmasından dolayı klasik müzik her zaman “dinozor” kesim diye yaftalanan kitleye ait kalacak. O yaftalanan kesim bugün olmasa ve çocuklarına bu müziği öğretmese, dinletmese belki de klasik müziğin tamamen silineceği bir ülke olacağız. Çok uzak bir gelecek gibi de görünmüyor bana. Neden Carl Nielsen ile başladın ki diye soracaklarınız vardır. Malum herkesin aklına gelebilecek klasik müzik üstatları var ve onların belki bir senfonisi olabilirdi diye düşünenler olacaktır. Üniversitedeyken senfoni konserlerine olabildiğince giderdim ve birçok sanatçının senfonilerini canlı canlı dinleme fırsatım oldu. Fakat yakın zamanda (5 ay önce) Bursa’da gittiğim senfoni orkestrasının konserinde Nielsen’in Aladdin sütini dinlediğimde resmen mest olmuştum. Bir de uzun süre sonra klasik müzik konserine gitmenin ayrı bir şevki de vardı. Nielsen’in bu suitini gerçekten başarılı bir şekilde seslendirmişti Bursa Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Ben de konserden çıktıktan sonra bu süiti tekrar dinledim. Daha sonraki günlerde de dinlemeye devam ettim hep.
Nielsen, 1865-1931 yılları arasında yaşamış Danimarka’dan çıkan en ünlü besteci, keman virtüözü, orkestra şefi ve müzik eğitimcisidir. Kariyeri boyunca oldukça göz ve kulak dolduran bestelere imza atmıştır. Fakat bugünkü bahsediyor olduğum Aladdin Süit’i Nielsen’in baş yapıtlarından biri olarak adlandırılır. Tiyatro oyunu için yazdığı bu 7 parçadan oluşan süiti dinlediğiniz anda kendinizi Arap yarımadasında hissediyorsunuz. Tabi ki şimdiki Arap yarımadasından bahsetmiyorum. Aladdin’in hikayesini birçoğumuz biliyoruz. Bilmeyenlerde buraya tıklayarak okuyabilir. Süit’in başlangıcından son şarkısına kadar gelişen olayların tematik tınıları var. Her bir şarkı bizlere tiyatro piyesinde var olan hikâyeyi şarkılarla yaşatıyor. Keşke tiyatro ile birlikte dinleseydim dedim hep. Kim bilir belki ülkemizde böyle bir oyun olur ve Nielsen’in baş yapıtları eşliğinde bizlere sunulur. Ağırlıklı olarak yaylıların ve üflemelilerin tınılarını duyuyorsunuz şarkılarda. Perküsyon grubunun da gayet yeterli düzeyde eşlik ettiği bazı parçalarda da daha başka bir havaya giriyorsunuz. Süit’in giriş parçası olan “Festival March”ta Aladdin görkemli bir festival alanına girer. Orada birçok devletten gelmiş olan pazarcılar ve sirkçiler vardır. Aladdin’in festival alanında dolaşmaya başlar. Bence Süit’in en etkileyici parçası Festival March’tır. Öylesine muazzam bir şekilde sizlere o romantik havayı yaşatıyor ki şaşırıyorsunuz. Daha önce duymadığınız bir güzide ses gibi sizleri selamlıyor.
Süit'in şarkılarını sırasıyla dinlediğinizde kusursuz bir hikayenin melodilere dökülmüş olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Gerek tematik yönüyle gerekse de müzikal muazzamlığı ile sizleri fazlasıyla tatmin ediyor. 1918-1919 yılları arasında yazdığı Süit günümüzde birçok orkestra tarafından hala çalınıyor ve dinleyenleri kendine hayran bırakıyor. Ben de o hayran kalanlardan biriyim işte. Nielsen’in en ilgi çekici tarafı ise bildiğimiz klasik müziğin yapısının dışına çıkarak, modern bir klasik müzik yapısı oluşturması ve bu konuda öncü olmasıdır. Zaten bu yaklaşımından sonra tüm dünyada tanınmaya başlıyor kendisi. Nielsen gibi bir Danimarkalı’nın Arap masalı olan Aladdin’ini böylesine içten yaşaması da ayrı bir gıpta durumu değil de nedir?
7 Şarkılık bu Süit’i kesinlikle dinleyin dostlarım. Bir masalın müziğe dökülüşüne sizler de tanık olun. Her şeyi ile büyüleyici bir süit olmuş kesinlikle. Böylece ilk klasik müzik “albüm” (albüm demek zorundayım, yoksa işler çok karışır) değerlendirmesini de siteye yazdım. Umarım sizlerin ilgisini çekebilmişimdir. Görüşmek üzere hoşça kalın.
*Klasik müzik yapıtlarını puanlama sistemine dahil etmiyorum.
- Yukarıdaki albüm kapak resminde de belirtildiği üzere, Aladdin Suite Op. 34 albümü South Judland Senfoni Orkestrasının şef Niklas Willén kondüktörlüğünde çıkarılmıştır.
Video 2015 yılında TRT kanalında gösterime sunulmuştur. Hatta YouTube'da Aladdin Suite Op. 34 için arama yaptığınızda karşınıza ilk çıkan videodur. Süit'in tamamını dinleyebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder